dün sinemada izledim ve filmden çıkan erkekler ilişkilerini ciddi ciddi gözden geçirdiler. yanındaki sevgilisinden, eşinden tırsanlar, kötü gözle bakanlar mı dersin.
elemanın biri arkadaşına "yok abi ben en iyisi aleti kestiricem, bu kadınlara güven olmaz" diyordu.
ön planda intikam temalı bir gerilim filmi olsa da, aslında arka planda evlilik üzerine tokat gibi çözümleme sunuyor. öyle bir tokat ki insanı evlilikten soğutuyor. Hatta sonlarda bir diyalog var ki, Ben Affleck yaşadıkları olumsuzlukları sıralıyor ve Rosamund Pike ise "evlilik budur" diye cevap veriyor. Wow diyebiliyorsun sadece...
Fakat filme dönersek Fincher'in kariyerine yakışmamış. Sinema öğeleri açısından güzel olmasına güzel ama sona doğru klişe bir hal alıyor ve finali ise maalesef mantık dışı...
yönetmen fincher için hafif kalmış bir yapım. orta halli bir yönetmen çekseydi kesin oscar alırdı bence.
erkek kadın ilişkisinin evlilikte yarattığı travmaları çok gerçekçi bir dille anlatan, statü farkının sevgiye rağmen nasıl gizliden gizliye ötekileştiğini görüyoruz. nick karakteri eğer öküzlük derecesi olsa 1. sırada yer alırdı. 3 diplomalı güzel zeki bir eşin var, parasını çatır çatır da yiyorsun. ne sikime kadına dolap gibi muamele ediyorsun pezevenk. amy denen psikopat zaten ayrı bir olay. nick'e saplantılı olmazsa öküz kocasını idama yollayacaktı ama yüreği el vermedi. hele eve döndüğü gece adama gel bebek yapalım demesi kopardı beni.
sonuç olarak amerikalı kadın da olsa. türk kadını da olsa biz erkeklerin görevi hepsinin köküne kibrit suyudur efendim.
Etkileyici bir senaryosu olan ve süresine rağmen seyirciyi bir an bile sıkmayan,izleyeni genellikle diken üstünde tutan başarılı bir gerilim Gone Girl.Film dışarıdan bakıldığı zaman sıradan bir kayıp kadın hikayesi gibi duruyor ama inanın bana o klişe filmlerden biri değil,ince ince işlenmiş bir intikam hikayesini anlatıyor bu film.Filmin süresi yaklaşık iki buçuk saat olmasına rağmen hiç sıkmıyor,hep acaba şimdi ne olacak hissiyle izliyor insan filmi ve film ilerledikçe asıl gerçekler de su yüzüne çıkmaya başlıyor ve filmin başındaki gayet sıradan gözüken bir kayıp vakası kendini "yok daha neler" mottosuna bırakıyor.Film sadece bir gerilim filmi değil ayrıca erkek-kadın ilişkisi klişelerine de,erkek-kadın ilişkilerinin gerçek yüzünü de gösteren bir film.Flashback sahneleriyle film asıl tadını buluyor diyebilirim,zaten flashbackler sayesinde de neyin ne olduğu anlatılıyor seyirciye.Fakat bence filmin düğümü erken çözüme kavuşturulmuş,keşke bu ana düğüm filmin daha sonlarına bırakılsaydı,yani bence filmin düğümü biraz erken çözülmüş.Oyunculuklar başarılı,bence bu sene Rosamund Pike'nin Oscar da adaylık kazanma şansı çok yüksek,ayrıca soundtrackler de oldukça başarılı.Uzun zamandır sinemada böyle kaliteli senaryosu olan bir film izlememiştim bu film iyi geldi diyebilirim.David Fincher'ın en iyi filmi değil fakat izlenmesi gereken bir -gerilim- filmi yapmış yine David Fincher.Son olarak oldukça başarılı ve etkileyici bir film Gone Girl,ben senaryosu için puanımı biraz daha fazla veriyorum,sinemada izlemenizi tavsiye edebilirim.
giriş sahnesini durup durup izlediğim / dinlediğim film. eğer kitap da böyle başlıyorsa oldukça iyi bir giriş olmuş:
"When I think of my wife, I picture cracking her lovely skull, unspooling her brains. Trying to get answers. The primal questions of any marriage. What are you thinking? What are you feeling? What have we done to each other?