radikalin yaptığı süper tespit:
"ankarayı susuz bırakan sadece kuraklık değil, gökçek fiyaskosu"
yağmur yağmadığı için "biz nereden bilelim bukadar az yağmur olacağını, takdiri ilahi işte" diyebilen, senelerdir ağaçları keserek, yeşillikleri ve tarihi yok ederek köprüler, kavşaklar, altgeçitler yapabilen, onsenelerdir kuraklığı, susuzluğu, türkiye 2050'de çöl olacak diyen tema'yı görmezden gelen, göreve geldiğinden beri suya yönelik hiçbir yatırım yapmayan bir belediye başkanı düşünün.
bir de bir başkent düşünün, musluklarından su akmıyor. hem de 5 gün boyunca. akan suyun da kalitesi ortada, önce çamurlu akıyor, berraklaştığında ise kolera ya da diğer hastalıkları barındırma ihtimali var, çeşmeden akan suyla -o da akarsa- dişinizi fırçalayamıyorsunuz, yüzünüzü yıkayamıyorsunuz. "e ben ne yapıcam ozaman çeşmeden akan suyla aq akmasın daha iyi" diye sinirlenmeyin zaten akmıyor. ara sıra elektrikler de gidiyor akşamları, susuz elektriksiz oturuyorsunuz.
anlatılan başkent mozambik başkenti değil, ankara.
bir haftadır suyumuz yetmeyecek diye sularımızın kesildiği
daha sonra da suya yönelik yatırım yapılmadığı için eskiyen boruların suyun tazdiği yüzünden patlayan, tonlarca suyun sokaklarda boşuna aktığı bir ankara.
halen büyükşehir belediye başkanlığı yapan insan ise sorunun belediye ya da yatırımlarıyla ilgisi olmadığını belirtebilecek, yağmur yağmadıysa suç bizim değil diyebilecek kadar koltuk sevdalısı.
boru patlamasında kaç ton su boşa aktı ve bu kesintilerden kaç ton kar edildi hesaplaması istiyorum ben. kardaysak ölene kadar yıkanmayacağım.
not1: aklıma ilk gelen afrika ülkesi olduğu için mozambik öeneğini verdim, belki başkentleri şu anda bizimkinden daha medenidir.
not2: insanların akılsızlığı yüzünden başımıza gelen şeyleri sadece takdiri ilahiye bağlamak da sadece akp ve yandaşlarına ve şakşakçılarına özgü birşeydir.
ne demişler;
"önce eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra allaha emanet et"