godot yu beklerken

    18.
  1. --spoiler--
    "Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. Ağlamaya başlayan biri için, bir yerlerde bir başkası keser ağlamayı. Aynı şey gülmek için de geçerlidir. (Güler.) Bizim kuşak hakkında kötü şeyler söylemeyelim öyleyse, önceki kuşaklardan daha bedbaht değiliz çünkü."
    --spoiler--
    4 ...
  2. 19.
  3. 20. yüzyılın deneysel edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan Samuel Barclay Beckett’in absürdizm akımı etkisi altında yazdığı “Godot”yu Beklerken” adlı eserinde, baş karakterler olan Vladimir ve Estragon, özgürlükten aynı ölçüde yoksunlardır çünkü her iki karakter de bir başka karaktere bağımlıdır. Birçok olgunun ortaya çıkısı ve vurgulanışı, bu olgudan yoksunluk halinde olunmasından dolayıdır. “Özgürlük” de bu olgulardan biridir.

    Karakterlere sembolik açıdan yaklaştığımızda Estragon'un fiziksel ihtiyaçları ve istekleri ile bedeni, Vladimir'in ise sezgisi ve sağduyusu ile aklı temsil ettiğini görürüz. Vladimir’in, yani aklın Godot'yu bekleme amacı bellidir. Vladimir' e göre, Godot onu kurtaracak, özgürlüğünü geri verecektir. Estragon'un Godot'yu bekleme amacı ise çok farklıdır. Bedensel aktiviteler dışında hiç bir faaliyet göstermeyen (havuç yemek, uyumak) Estragon, aklı yani Vladimir olmadan devam edemeyeceğinin farkındadır. Vladimir’in “Tek başına pek başarılı olamazsın.” Sözüne karşın Estraragon şöyle cevap verir: “Çok kötü olur, gerçekten kötü. Ha didi? Çok kötü olmaz mı?” (Beckett, 18). Bu alıntı Estragon’un, Vladimir’e olan bağımlılığını kanıtlar niteliktedir. Bu farkındalılık olayı, figürleri iyice birbirine bağlar. Vladimir, Estragon için düşünür; Estragon ise Vladimir için bedensel etkinliklerini sürdürür. Bununla birlikte pasiflikleri devam eder. Bekleyişlerinin amacı ise bellidir: "Tam olarak nasıl davranmaları gerektiğini öğreninceye kadar beklemek" (Beckett, 21). Birliktelik süreci, beden ile ruhun ilişkisine göndermedir. Mekanikleşmiş dünyada Vladimir'e gülmek yasaklanmıştır: "Yasak olmasa gülerdim bu söylediğine"(Beckett, 23) Vladimir ise Estragon'un bedensel faaliyetlerini kontrol eder: "Havuç ister misin?" (Beckett, 24), "Aman Gogo, öyle deme"(Beckett, 69) ve "Pantalonun çek"(Beckett, ?). Zaman zaman ayrılmayı düşünseler bile, birbirlerini tamamladıkları ve Godot'yu bekledikleri için bir arada dururlar. Vladimir’in Godot’ya bağımlılığı, Estragon’un ise Vladimir’re bağımlılığı karakterler arasında bir iktidar ilişkisine dönüşerek karakterlerin özgürlüklerini sınırlayan bir etken haline gelmeye başlar.

    Antik Yunan’da Atinalı bir devlet adamı olan Perikles’in, özgürlük kavramını “iktidarların yaptıklarına muhalefet etme cesareti” olarak tanımlaması, eserdeki “özgürlükten yoksun olma” temasını açıklamak için kullanılabilir. Godot’nun Vladimir üzerine, Vladimir’in Estragon üstünde iktidar kurmuş olması ve hiçbir karakterin buna karşı çıkmayışı, bekleyişi, bağımlılığı her iki karakterin de özgürlüğünden aynı derecede yoksun olduğunu açıklamaktadır.
    3 ...
  4. 3.
  5. (bkz: godot bile geldi sen gelmedin) gibi esprilere konu olan aslında insanların ömürlerini beklentileri uğruna harcadıklarını anlatan tiyatro eseridir.

    güzide bir yazar imiş bir yandan da.
    3 ...
  6. 12.
  7. kavuşmanın beklemekten her zaman daha güzel olmadığını farkedersin..
    3 ...
  8. 35.
  9. Estragon: haklarımızı kaybettik, ha?
    Vladimir: (net). haklarımızdan kurtulduk.

    gelip gelmeyeceği, kim olduğu kadar belirsiz olan birini bekleyen iki arkadaşı ve tüm "bekleyenleri" anlatan eser.

    Samuel Beckett tarafından 1949 yılında Fransızca olarak yazılan eser, vikipedi'den aldığımız bilgilere göre, ilk kez 1953'te Paris'te sahnelenmiştir.

    Tıpkı yarın akşam üstüne yakın gelecekmiş gibi, beklemeye devam.
    2 ...
  10. 22.
  11. beklemenin zirvesidir. estragon ve vladimir in diyaloğuna özeniyor insan. yok ki hayatımızda bizi bu kadar bekletip gelmeyen birini konuşa konuşa bitireceğimiz bi ahbabımız. ha vardı evlendi bir ay önce doğru ya. şimdi de onun yalnızlığını baş köşeye oturt konuş. sanki benim yalnızlığım bana az geliyormuş gibi. anlamıyorum bu hayatı. elimizde ne varsa çekip bekletmekle eline ne geçiyor? nasıl olsa ben işsizim ya işim gücüm pozzo olmak...
    2 ...
  12. 21.
  13. estragon-hepimiz deli doğarız, bazılarımız öyle kalır.

    (sayfa 105)

    edit:imla.
    3 ...
  14. 15.
  15. Oyun, absürdlüğü ve göreceli olarak farklı bir dünya görüşüne sahip olmayı anlatır. Bu dünya görüşü, bireyin varlığını ortaya koymasında bir başkasına sığınmayı amaçlamasının saçmalığını, savaşların sonuçlarının insanların psikolojik bunalıma girmesine, ezen-ezilen sınıflarının oluşmasına yönlendirdiğini ve bireyin yaşama amacının olmasının kendisini kandırmaktan başka bir şey olmadığını savunur. Buna göre insan bir amaç doğrultusunda yaşadığında, sonu gelmeyen ve eziyet dolu bir bekleyiş sürecine girmektedir.

    Bireyin birilerine bağlı olma ve sürekli birilerini bekleme arzusunun absürdlüğünü anlatır. “Godot’ya mı? Godot’ya mı bağlıyız? Ne aptalca bir düşünce bu! Söz konusu bile olamaz! (Bir an) Şimdilik.” (Beckett, 25) Birey, saçmalığının farkında olduğu bir şeyi yapmaya ısrarla devam etmektedir. Godot’ya bağlı olmayı reddederken, gidememek, ayrılamamak; günümüz toplumlarında bireyin zavallılığını imgeler. Birey o kadar çaresiz durumdadır ki sırf bir yaşama amacına ulaşabilmek için, sonuçsuz kalacağını bildiği halde; varlığını bile kanıtlayamayacağı bir varlığı beklemekte ve onun sayesinde sahnelenecek kurtuluşunu hayal etmektedir. Birey sadece bekler, itaatkâr bir şekilde, sorgulamadan, kayıtsızca; bu bekleyiş de zamanla yaşamının amacı haline gelir. Birey kendini, bir ağacın altına yaslanmış, görünürdeki hiçliği beklemeye mahkûm eder. Suçu ise, yaşamaktır.

    Beckett, aslında o saçmalıkların ve garipliklerin ardından bize göz kırpıyor ve hayatı sorgulamamız için, sorgulamayan iki örnek gösteriyor. Sımsıkıya sarıldıkları hiçlik yüzünden hayatlarının geri kalanını aptalca bir bekleyiş içinde geçirmeye kendilerini mahkûm etmiş iki insanı örnek gösteriyor. Varlığımız için mutlu olmamız ve alışılmışın dışına çıkmamız gerektiğini söylüyor. Bunalımlı dönemler, ülkelerarası veya ülke içi gerilimler geçicidir; esas olan söylediklerimiz, yazdıklarımız, çizdiklerimizdir. Bir kurtarıcıyı beklemek ya da ayağımızın içine sıkıştığı botla uğraşmak değildir. Kimseyi beklemeden, insani bir sabırsızlıkla üretmektir yaşamın amacı; ilahi bir sabırla varlığı sorgulananı beklemek değildir.
    2 ...
  16. 29.
  17. Bekliyoruz. Sıkılıyoruz. Hayır, inkar etme, sıkıntıdan patlayacağız, inkar edemeyiz bunu. Peki, bir değişiklik oluverince ne yapıyoruz? Fırsatı kaçırıyoruz. Hadi işe koyulalım. Birazdan her şey bitecek ve biz yeniden yalnız kalacağız, hiçliğin orta yerinde...

    Sayfa-76.
    3 ...
  18. 11.
  19. Godo kimdir nedir nesne mi insan mı bilinmez sadece beklenir. Samuel de bizim kafadan.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük