yıllar sonra tekrar başladığım harikuleyt menejerlik oyunu. akşam akşam işi gücü bıraktım, perşembe lig lideriyle oynayacağım maç için -g*t tutuştu tabi- transfer yapmaya çalışıyorum.
2006 dan sonra ve 2009-2010 dan önceki döneme bu oyunda "klasik", sonraki döneme "global" dönem denilmekte. klasik dönemdeyken alman takımları işi öküze bağlamış ve en yüksek oyuncu gücü 10.0 iken bu yetmemeye başlamış ve 15.0 a çekilen sınırdan sonra görülmüştür ki 14.2 ye varan oyuncu güçleri olmakta. puan ortalaması sisteminde gidilen değişiklik ile 9 oyuncu skili (kalecilik, pas, defans, oyun kurma vs) özelliği 5'e indirilmiş, ve skill alımlarından sonra güç atlama durumu zorlaştırılmıştır. şu anki global sistemde eğer gerçekten çok iyi değilseniz, takımınızda 7.0 ve üstü oyuncuların bulunması muhtemel, fakat 10.0 henüz görülmedi, ama 9.0 üzeri bir iki oyuncu da yetişmedi değil.
genç oyuncu olayı da şudur; aşırı lig yığılması sonucu türkiye, almanya gibi ligler 15 kademeye kadar lig gördüler. bu da her sene bir çok "afk" oyuncuya sebep verdi ve her sezon yapılan temizlikler ile artan lig sayısının önüne geçilmesi için liglerin kendi içlerinde küme sayıları arttırıldı. yani, 5. ligin (örneğin) 512 kümesi varken 1024 kümesi, 7. ligin 1024 kümesi varken 2048 kümesi oldu. böylece 15. liglerin görülmesinin önüne geçildi, ama bu sefer de gerçekten 5. lig ve sonrası emek etmeyen oyuncular için çok ama çok zor hale geldi. bu da oyuncuları sabırsızlığa sürükledi ve piyasadaki güçlü ama yaşlı topçuları ucuza kapatarak o sezonu kurtarmaya çalışan birçok manager ortaya çıktı. fakat onlar da gelecekte maddi kriz ile takımlarını yenileyemiyorlar ve oyunu bırakmak zorunda kalıyorlar.
tesisleşme ve genç bir takım her zaman iyidir. finansınız sağlamsa oyunu kazanmanız olası.
ama şöyle ki, eğer oyunda stars; yani gerçek parayla "coin" almazsanız bir çok özellikten yararlanamıyorsunuz. ve bu sadece görsel değil artık takımın gücünü de etkiliyor.
"ben davamdan vazgeçmem" diyenler, mutlaka bu oyunu oynamalı...
iyice sıçmıştır. şöyle ki eskiden genç oyuncuları yetiştiren, geleceğe yatırım yapan menajerler vardı, onlar yok artık. 6. ligde bile 34-35 yaşına gelen ama güçlü olan oyunuclara abanmış millet, e haliyle dur ben genç bulayım yetiştireyim diyene gelen 5 giden 6 bırakıyor. *
şimdiye kadar sıkılmadığım tek online oyun. üstelik futbolu da sevmem. oyun sizi saatlerce bilgisayara bağlayacak imkanlar sunmuyor. en fazla 1 saat sürüyor işiniz ve yapacak bir şeyiniz kalmıyor.
haftalardır takıma uyguladığım "set pieces" antrenmanında yarım kutu dahi ilerleyememiş durumdayız. oyuncuların antrenmana gelmemeleri ihtimali üzerinde duruluyor.*
almanya 10. liginde 12 bin kişilik stadyumun olsun, lig liderliğini kaptırdığın gibi bir de şamar oğlanına dön, aradaki 8 puan fark erisin, dördüncülüğe kadar düş. ulan goalunited, yeneceğim seni.
yıllardır oynuyorum menajerlik oyunlarını. basketbolundan buz hokeyine... hatta coşup voleybolunu, hentbolunu aradığım da oldu ama bulamadım. yeri geldi basketbol oyuncusu oldum, yeri geldi takım çalıştırdım. yeri geldi fm taktiğine kafa patlattım, yeri geldi hattrick yönetimine çemkirdim. son durağım goalunited oldu. ve onlarca online oyun oynamış biri olarak söyleyebilirim ki, oynadığım tüm oyunların eline verir bu. crossfire'ı falan bu kategoride değerlendirmiyorum, tamamen ayrı tarzda bir oyun zira. alakası yok futbolla ya da tarayıcıyla falan.
ama goalunited'ın atmosferi, hele ki arkadaşlarınızla oynuyorsanız bambaşka. inanılmaz. knight karakteriyle evlenmeye çalışan adamlara gülerdim. hiçbir oyuna kendimi kaptırmadım. severek oynadım, çok eğlendim ama ölümüne bağlanmadım. goalunited'a da hala haftada 1 kez bakarım. ama bu oyunda insanı çeken bambaşka bir şey var. o yazıyı takip ederek gol attığınızı öğrendiğinizde havalara uçabiliyorsunuz. neye sevindiğinizi bilmeden, "gol ulan!" diye bağırabiliyorsunuz.
duygulandım sözlük.
7 hafta...
wuppertal borussia 19 puanla lider. ben 17 puanla ikinciyim. fsv daniel 05, hemen arkamdan geliyor 16 puanla. dördüncü sıradaki gütersloh'un puanı 11, üst lige çıkacak 3'lü belli gibi fakat sürprizler mümkün her zaman.
şu an wuppertal deplasmanında 2-1 öndeyim hacılar. rakibi boğan, hayvan gibi atak yapan bir taktik oluşturdum. faydasını görüyorum. gerçekten bu denli aktif olabildiğim ve bu kadar az zaman harcayarak oynayabildiğim, bu kadar eğlenebildiğim ilk ve tek oyun. 4. dakikada buschsenja'nın golüyle sevindik. 22'de duffek atınca üzüldük. 30'da plaschke attı, numpad tuşlarını kırdık.
ulan bu maçı 10-2 kaybetsem de maç sonunda evde "interlaken oley!" diye tezahürat yaparım lan ben...