yanlış hatırlamıyorsam en güçlü takımın brezilya olduğu oyundu. brezilya takımındaki gözlüklü, tipsiz ibnetor kalecinin ebesini tersten gösteren balık vuruşu yapardı. bu vuruşu durdurmanın tek yolu kontrol ettiğiniz adamı topun önüne atmaktı. japon takımındaki yıldız vuruşu yapan uzun saçlı oyuncu küçük takımlara beşer onar atarken brezilya, arjantin, almanya gibi takımlara karşı kötü performans gösterirdi. kolay maçların adamıydı yani. küçük takımlara karşı bu uzun saçlı arkadaş kullanılırken büyük takımlara karşı yeraltından köstebek vuruşu diye tabir edilebilecek vuruşu yapan eleman tercih edilirdi. bir de basketbol versiyonu vardı bu oyunun, üç pota alt alta falan...
güzel oyundu be.
not:moğolistan ve tayland'ın bir futbol oyununda ne aradığını hâlâ anlayabilmiş değilim, belki bir gün...
bir gün karşılıklı penaltı çekme olayında, skorboard acep kaça kadar yazar diye, bir ilk kola, bir ikinci kola penaltıdan gol attırmak suretiyle saatlerce uğraştığım oyun.
meraklısı için 99'dan sonra gol atsa da, skorboard ilerlemiyor.
80* doğumlu olanların büyük ihtimalle atari dediğimiz oyun konsollarında fırsat bulup oynadığı müthiş oyun. özledik kendisini, efendim bu oyun, milli takımlar arasında oynanır. single player modunda sadece japonya'yı alabilirsiniz. multi player oynuyorsanız yanınızdaki arkadaşınızla istediğiniz başka bir ülkeyi seçebilirsiniz. faul serbesttir, ofsayt yoktur, özel vuruşlar vardır, saha ise çoğu zaman çamurludur batarsınız çıkmanız uzun sürer ve bir hortum sizi alıp oyndan alabilir, beklersiniz, geri dönersiniz, saatlerce oynarsınız.
derslerde oynayınca (telefonda emülatör yardımıyla) bütün sınıfın direk "napıyo lan bu salaklar(bluetoothta multiplayer şeklinde)" diye bakıp o bakışlara aldırış etmeden oynamak hele daha bir zevklidir.hele player 2'ye bir bakarsın yanındadır, hocayı bile takmaz basarsın küfrü o zaman zaten film kopar.bütün sınıf bilir senin ve kardeşinin (öz değil çok yakın arkadaş) goal 3 oynadığını ama yine uzaylıymışsın gibi bakarlar.hele bazıları vardır, goal 3'ü bilmez bu kazmalar, n"ne biçim maç lan bu" der gelip dövesin gelir, rahatlarsın.üstünden takla atıp kafasına binersin adamın, sonra p2 gelir kayar çakar bi tane ona.hele yanındaki (kaleci olan)oyunu biraz unutunca kaledeyken gelen topa omuz falan atınca oyun orda yenilgiyle bile sonuçlanabilir.her gün oynarım şahsen, okulda özellikle.bir de özel şutları ve atan ülkeleri yazıyım tam olsun.
asya
çin=ying yang.
tayland=aslan.
moğolistan=at.
afrika
kamerun=top paso yokolup geliyordu ama italya'nınkine benziyor.
gine=top her kırmızı yanıp hem yerin altında gider.
senegal=güvercin.
güney amerika
arjantin=muz.
brezilya=piranha.
meksika=elektrikli gider top.
avrupa
ingiltere=mayın.
italya=top güneşe benzer.kocaman olur.duvar vb tanımaz ezer geçer.
almanya=top ikiye bölünür.
iki oyuncu farklı takımları da alabilir.aynı zamanda penaltı da çekilir.acayip zevklidir.
yazarın notu=efsanedir.oynarken transa geçilir.etraftaki seslere (okulda oynarken özellikle)sadece ana avrat küfredilir.
her milli takımın kendine özgü bir vuruş stiline sahip olduğu oyundur. benim hatırladığım kamerun'un muz ve japonya'nın yıldırım vuruşu var idi. doğrusu bir futbol oyunu bundan daha matrak nasıl yapılabilir bilemiyorum.
oyunun aklımda kalan en zevkli yönlerinden biri de uzaktan çekilen fantastik şutun kaleci tarafından tutulamayacağının anlaşıldığında yön tuşuna bas-çek-bas-çek yaparak toptan hızlı koşmaya çalışıp,sonra da ishizaki gibi topun önüne atlanmasıdır,topu nadiren etkilese de adamın patlayıp ötektarafa uçması komik olurdu.gene hislerim depreşti, ilhan mansızla yıldız şutu çekesim geldi.*
Aşırı derecede komik atari oyunu. Futbol oyunu olasına karşın oyunda futbol kuralları mevcut değildi. Sadece japon milli takımı seçilebiliyordu. Karşı takım oyuncusuna kayma omuz atma gibi pekçok haraket yapılabiliyordu. Hayatımda oynadığım en güzel spor oyunuydu.
her takımın farklı şut şekilleri vardı ancak japonya takımında her oyuncunun farklı vuruşu vardı. kaleminden tut, kaybolanına, kızaran top halini alana... eğer rakip çıkarsa kapışırım, çünkü zamanında yenilmezdim.
şu an çocukluğumdan beri sakladığım, kasedi pc masamın üstünde duran efsanevi atari oyunudur. manevi şeylere çok değer vermememe rağmen bu oyunun yeri çok farklıdır. kaç tane kol bozdum bu oyunla. kasedi kırtasiyeye annemle gidip aldığım günü bile hatırlıyorum sözlük.
bir ara satmayı düşünmüştüm kasedi, teklifler falan gelmişti ama kıyamadım.
