akşam saatlerinde 3 arkadaşımla birlikte ilk kez gerçekleştirdiğim aktivite. neden bu zamana kadar yapmadım diye pişman oldum açıkçası. son derece keyifli, ama birşeyler yapabilmek ve tam randımanlı kullanabilmek için pratik yapmak şart. virajlarda çok kolay spin atabilir ya da bariyerlere girebilirsiniz. bu da çarpma şiddetinize göre sakat bir duruma yol açabilir. herşeye rağmen verdiğiniz paranın kuruşunu düşünmüyorsunuz o derece zevkli.
birde bizden önce 55-60 yaşları arası bir teyze vardı yarışan. ilk turlarda temkinli kullanıyordu ama sonra gazı keşfetmesiyle birlikte bariyere dik olarak girip burnunu kırması bir oldu. kasksız binecek olanlar özellikle dikkat etsin, siz çarpmasanızda davarın biri arkanızdan gelip çarpabilir. *
süre arttıkça ödeceğiniz para miktarı daha avantajlı oluyor ama bana kalsa insanları kandırma psikolojisi uyguluyorlar. her yerde böyle midir bilmiyorum. örnek verecek olursam;
- 10 dakikası 15 tl
- 15 dakikası 18 tl
- 20 dakikası 20 tl
haliyle 20 dakika binmek istiyorsunuz. bunu öncelikle söylemek istedim ama kötülediğim falan yok.
geçireceğiniz her an gayet eğlenceli olacaktır. vereceğiniz paraya acımazsınız özet olarak. özellikle kalabalık(5-10 kişi arası) gidilirse tadından yenmez. eğlenceniz daha da katlanır böylelikle.
dikkatli olmak gerekiyor. lastik bariyerlere çarptığınız an vücudunuzun bazı yerleri (özellikle sırt bölgesi ve bacaklar) moraracaktır. o gün anlamayabilirsiniz ama uyuyup uyandıktan, yani bir gün sonra acısı fena çıkar.
7 dakikası 12.5 lira olan çarpışan araba nın 10 misli katlı eğlence olayı. 2 kişi bile yarışsanız yerden süpürdüğünüz rüzgarın teninizde yarattığı... öhöm. araba kullanmayı sevmeyene bile araba sevdiren güzel icat.
şimdi diyeceksiniz:''be adam salak mısın? boş pistte nasıl kaza yaptın?''
evet salaktım.
anlatayım:
antalya'nın yağmurlarını bilen bilir,bilmeyen zaten hiç öğrenmesin gök yarılmış zanneder.neyse gene böyle bir yağmurdan 1 gün sonra meşhur antalya havası yapacağını yaptı ve birden güneş açtı.bizde bu güneşten faydalanarak gezmeye gittik.gezdikten sonra da ben,ıslak yerlere aldırmadan go-kart yapmak istedim.
önce arkadaşlar ''dur''dedi,yerler ıslak dedi.ama safi salak ben onları hiç dinlemeden gittim parayı verip go kart'a bindim.
bu sırada çoğu kişi de yağmurdan korkmuş,piste gelmemişti.*
neyse ben bindim arabaya başladım gazlamaya.ancak biraz da temkinliyim kaymasın araba diye.gene zor bir virajı alırken,viraja hızlı girerim ve o bölgede şansıma suyun en çok olduğu bölge olur.
sonrası tam bir olay.
ben deniz son sürat kayarak o sert lastiklere doğru gitmekteyim.her iki türlü de bir yerime bir şey olacağı belli oldu.ben ''has..tir''modunda giderken bir yandan da direksiyona deli gibi sıkı sarılmış,neredeyse kırılacak kadar döndürmüştüm.
o sırada bütün bu olayların üzerine bir de kolumun sakatlanması gelmez mi?
evet şimdi bir düşünün:
''saatte 50 kilometre sürat ile kayarak tam karşınızdaki lastiklere gidiyorsunuz.direksiyonu çevirirken kolunuz sakatlanıyor ve tek el ile düzeltmeye çalışıyorsunuz''
işler o sakatlanmanın ardından iyice sarpa sardı ben tek elle direksiyon ve arabayı tekrar eski konuma getiremeyeceğimi anlayınca,direksiyonu bıraktım ve o an aklıma frene basmak geldi.hayvan gibi bir güç ile frene bastım.araba en azından yavaşlamıştı ama lastiklere az bir mesafe kala bunu akıl ettiğim için sert olmasa da gene de lastiklere çarptım.
o an bana pek bir şey olmadı ama kolum çok acıyordu.kırıldığını zannettim ama oynatabiliyordum.demek ki kırılmamıştı.rahatlamıştım.
daha sonra arabadan indim pistte yürüdüm ve olanları anlattım,beni bekleyen arkadaşlar:
''dedik değil mi len biz sana'' falan gibi fırça çektiler.ondan sonra kolumun ağrısı ile geri eve döndüm.
sonuç olarak kuru bir pistte yapılması gereken yarış türü.
inanılmaz zevkli ama bir o kadar da pahalıdır. hayır ne olduğunu anlamıyoruz hemen bitiyor meret. gönül ister ki para çok, pist bizim olsun. 1-2 saat kapatalım pisti o da yeter.
Tuzla'da Autodrom'da akşam vakti ışıklandırmayla yapılmasını şiddetle tavsiye ederim.Uzun ve bol virajlı bir pist hele birde yerler ıslaksa zevkın doruklarına çıkarsınız.Ama dikkatli olmakta fayda vardır araçta bır koruma olmadığı için çarpışmalar sonucunda vucutunuzu kalkan olarak kullanmaktasınız ve bunun neticesinde morluklar ve kesikler oluşmaktadr.Ama buna rağmen çok zevkli ve eğlencelidir.
insana tarif edilmesi güç bir zevk veren yarış aktivitesi.
yenibosna'daki pistte dayımın çalışıyor olmasından mütevellit sürebildim oralarda. tabi daha büyük ve iyi pistlerin tadına da bakmak isteriz. tabi makul bir fiyata bulursak..
eskiden, 11 12 yaşındayken, gizli ve yoğun ısrarlar sonucu ilk bilgisayarımız alınmışken, deli gibi mutluyken, cd ler 2 milyondu. oyun cd leri. fifa 2000 falan. o sıralar elimize ne zaman para geçse 2'ye böler ve o kadar oyun cd'si alınacağını hesaplardım. paranın ne kadar fazla olduğunu öyle daha bi' iyi anlardım.
yıllarca böyle geçti, ve şimdi size şöyle söyleyeyim, elime para geçiyorsa, ortalama 20-25 liraya bölerek kaç kere, toplam kaç dakika go kart'a gidebileceğimizi hesaplıyorum.
harbiden de şu dünyada gördüğüm en zevkli şeylerden birisi. fakat iyi bir piste gitmeniz gerekiyor. her gidişinizde dışarıdan " ne yavaş gidiyo lan bunlar " dersiniz, bindiğinizde ozonu delmek ne kelime tekerleklerden e-5'e çıktım sanacaksınız. zeytinburnu pisti güzeldir. yenibosna saatli vs. ama küçük olması kötü. beylikdüzü grandprix'ini deneyeceğiz kısmetse. zeytinburnu'na gece gidince singapur oldu.