yeni bitirdiğim dizi. aslında baya güzeldi. ufak izlenimlerimi yazmak isterim.
--spoiler--
bir kere başlamadan önce okuduğum yorumlarda genelde izleyiciler ilk 3 sezon ve son 3 sezon olarak ayrım yapmışlar. izledikten sonra hak verdiğim bir durum oldu bu. gerek asıl ekibin mezun olması gerek yeni karakterlerin gelmesi derken diziye yeni bir alışma sürecine giriyor insan.
son sezon biraz ekstra görülmüş sanırım ama bence kötü değildi. izletti yani kendini.
sıcak bir ortam sunuyor aslında bu dizi. eğer duygusal bir insansanız bazı bölümlerini gözler nemli bir şekilde izlememek imkansız. gerek mutluluktan gerek üzüntüden.*
zaten yıllar önce bir kaç entry yukarıya yazmışım castin sesi güzel diye. hakikatten neyi coverlasalar hepsini orjinali gibi, hatta bazılarını orjinalinden daha iyi coverlamışlar.
ayrıca finn hudson'ı anma bölümünü çok çok tadında ve doğru yapmışlar. oturdum ağlaya ağlaya izledim valla o bölümü.
neyse kısa keseyim, aslında beni ilk gençlik senelerine götüren bir yapımdı. samimi arkadaşlıklar vs. o yüzden tavsiye ederim yani varsa izlemeyi düşünen.
sınıfın divası oylamasında ise rachel'a oy verirdim. karakter bencil ve yer yer itici de olsa artık lea michele'in mükemmel sesi ve sevimliliğinden/güzelliğinden midir nedir 6 sezon boyunca çok çok az yerde sinir oldum kendisine. go team rachel!*
--spoiler--
şarkıları orjinalinden daha güzel hale getiren dizi. Ha bir de asla inanmaktan vazgecmemeyi, hayallerine sıkıca sarılmayı öğreten dizi. Kesinlikle tavsiye ederim.
Gayet güzel, neşeli ve enerjik bir dizi. izlerken gerçekten insanı çok eğlendiriyor. Fakat anlamadığım bir şey var; bir okuldaki neredeyse herkesin sesi ve müzik kulağı bu kadar mı mükemmel olur! çözemedim.
6. sezonun 13. bölümüyle final yapmış olan müzikal tadındaki dizi.
lise gençliğini, bu gençliğin sanatla olan ilişkisini konu edinen bir dizi olarak yola çıktı. ilk 3 sezonu hayranlıkla izledim. tamam belki senaryonun garipleştiği, bu kadar da ütopik olmaz ki ama denildiği zamanlar oldu fakat ben çok severek izledim. coverları hayranlıkla dinledim. sahne performanslarına da bayıldım.
fakat sonraki sezonlarda dizi biraz tıkandı sanki. yapımcılar da ne yapacaklarına pek karar verememiş olmalılar ki, bir süre sonra ohio'daki glee kulübünü bıraktılar, eski kulüp üyelerinin new york'taki hayatına geçiş yaptılar. belki yeni gelen elemanlar eskilerin yerini dolduramadığından, belki de hikaye artık baymaya başladığından, artık hangisiydi bilemeyeceğim. fakat ilk 3 sezonun o heyecanını ve güzelliğini diğer sezonlarda pek bulamadım.
yine de izlemeye devam ettim. eskisi gibi coşkuyla olmasa da yüzümde bir gülümsemeyle izledim. tek bir bölüm hariç: finn hudson rolüyle dizide yer almış olan cory monteith'i anmak için hazırlanan bölüm. ben hiçbir dizide 40 dakika boyunca durmaksızın ağladığımı hatırlamıyorum. cory monteith'i de, canlandırdığı finn hudson karakterini de sevdiğimden ötürüdür belki ama yine de şarkılar, performanslar çok güzeldi.
6. sezonu 13 bölümle tamamlayıp diziyi sona erdirmelerine üzüldüm açıkçası. gerçekten yetenekli olan dizi oyuncularının şarkılara kattıkları yorumu dinlemek, danslarını izlemek güzel oluyordu. ama burda önemli bir parantez açarak söylemek istiyorum: take me to church ve chandelier performanslarına bayıldım! yeni elemanların açık ara en iyi olduğu şarkılardı bunlar.
her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi glee'nin de sonuna geldik. insan sevdiği ve uzun zamandır izlediği bir şey sona erince biraz hüzünleniyor tabii... çok cici bir son hazırlamışlar, güzel bir veda oldu.
not: rachel'ı eş tercihinden ötürü tebrik ediyorum.
lionel richie, hello yorumuyla ilk kez ortaya çıktığından beri çok büyük bir jonathan groff hayranıyım. yıllardır spring awakening'de seslendirdiği şarkılarla yatıp kalkıyorum resmen. dizide canlandırdığı jessie karakteri rachel'a ihanet edip ilişkileri bozulduğunda ve bundan kısa bir süre sonra da diziden ayrıldığında bağrıma taş basıp izlemeye devam ettim diziyi. ama 2. sezonun sonunda tam kendimi jesse'siz bir glee'ye alıştırmışken tek bir düet için geri geldi. küllenmiş ateşi yeniden alevlendirdiler! o kadar sinirlendim ki bıraktım izlemeyi.
ama karakterlere ne oluyor merakımdan kurtulamadığımdan facebook sayfasını beğenmekten vazgeçemedim. ve bu gün tüm sıkılmışlığımla facebookda dolaşırken bir de ne göreyim; jessie ve rachel elele ve musmutlu. hem de rachel hamile. bir kaç saniye bakakaldım fotoğrafa, sevindim açıkçası. ama kırgınlığım geçmedi senaristlere. çünkü hepimiz biliyoruz eğer cory monteith vefat etmeseydi jessie'yi hatırlamayacaklardı bile.
yine de dizi bitmeden son bir rachel jesse düeti güzel bir sürpriz oldu vize telaşındaki bünyeme.
5 sezonun en kötü yarışma bölümünü sunan dizidir. hadi new directions'ı finn hudson anısına falan geçelim de rakiplerin performansları hiç öyle ahım şahım değildi. nationals olunca çok şey beklemiştim ama olmadı. ryan murphy sıçtı ve sıvamaya devam ediyor 2 sezondur.
rachel ve santana arasındaki kavga bence gerekli bir kavgaydı. santana bunu rachel'a nasıl yapabilir? hem seçmelerede rachel'ın taklidini yapacaksın hem de kızın küçüklükten beri tek hayalini çalmaya çalışacaksın noo bitch you cant be rachel!
rachel hayatının tokadını attı santana'ya. çok yerindeydi. en üzüldüğüm şeylerden biri ise kurt'ün bir bok yapmamasıydı.
performanslar inanılmazdı, sezonlar ilerledikçe glee olgunlaşıyor, olaylar güzelleşiyor. 100. bölümden sonra olacakları merak ediyorum açıkçası.umarım mal mal şeyler yazmazsın ryan öptm hdi bb. ha bu arada breakaway inanılmazdı!
mainstream olan hemen hemen her şeyi coverlamaları vb. sebeplerle aslında güzel olmayan; lakin başarılı coverler çıkaran cahillikten ölecek olan şahsıma pek çok klasiği öğretmiş olan dizidir.
the quarterback bölümü ile ilgili diyebileceğim tek bir şey var o da 44 dakika nasıl ağlanır sorusunun cevabı olan bir bölümdü.
ayrıca rachel'ın finn'e söylediği make you feel my love şarkısını, lea ve cory ilk kez arabada birbirlerine söylemiştir.
The Quarterback bölümüyle hüngür hüngür ağlatan dizi.
--spoiler--
daha giriş şarkısıyla duygulanıyor insan. kurt'ün hakkında söyledikleri, annesinin yası, puck'ın ağaç altındaki konuşması, rachel'ın will'le yaptığı konuşma ve hepsinden öte bölüm sonunda will'in hali...
--spoiler--
-------5x02 spoiler--------
hey jude diyorum... tina çok tatlıydı 1. sezondan beri glee kurucularından bu kız 5. sezon oldu hala hak ettiği yeri alamadı. why ryan why diyorum."kitty ve iyi olmak" kavramları hala bana çok zıt geliyor ama bu bölüm çok iyiydi,özellikle tina'ya elbisesini vermesi beni etkiledi. ve "fanny brice=rachel berry" ondan sonra let it be.. tamamı ile inanılmaz bir bölümdü. 4. sezon rezaletinden sonra bu kadar harika 2 bölüm beklemezdim.
-------5x02 spoiler--------
az evvel 3. bölüm fragmanını da izledim, salya sümük ağladım sözlük. bölümü nasıl izleyeceğim bilemiyorum.
5. sezon 2. bölümde Demi Lovato'nun oynayacağı eğlencelik müzikal dizi. Her bölümde harika şarkılar harika sesler var, bir ses giderken yerine yenisi geliyor. Kimileri ergen dizisi desede 35 yaşında tanıdığım bile var izleyen. Kurgusu çok çocukca, zaten olaylar lisede geçiyor ne bekliyorsunuz ki? *
-----5x01 spoiler-----
kurt ve blaine... klaine kesinlikle süperdi. -çok ağır spoylır-
evlenme teklifi harikaydı. ilk tanıştıkları yerde evlenme teklifi etmesi ve all you need is love-help şarkılarının coverları süperdi. darren criss harika bir adam yav. onun dışında rachel'ın yesterday şarkısı duygulandırdı beni.güzel başladılar bakalım 2. bölüme.
alıntıdır (http://www.facebook.com/TRAdamLambert )
"Hâlâ daha Adam'ın Glee'de tam olarak ne
yapacağı, hangi rolü canlandıracağı sır gibi
saklanıyor. Şu ana kadar kesin olan tek bilgi
Glee oyuncularından Chris Colfer'ın ağzından
duyduğumuz 'Kurt'ün can düşmanı' planında
olacağı. Bunun dışında söyleyeceği şarkılar,
rolünün ismi (Starchild) şimdilik söylentiden
ibaret. "
