gizli müslüman olunmaz. ya müslüman olursun ya da olmazsın.
tolstoy'a gelince. tolstoy hristiyan bir ailede doğmuş, ergenlikle beraber dinin saçmalık olduğunu düşünmeye başlamış, siyasi amaçlar uğruna daha sonradan pişman olacağı günah dolu, hırs ve kibirle geçen adi bir hayat yaşamış daha sonra hayatını sorgulamaya başlayınca (yaşamın amacı) tekrar dinleri araştırmaya başlamıştır. son olarak en büyük öğüdü "gerçek hayatı köydeki (basit) insanlar yaşıyor, tutarsızlıklarınızı gözden geçirin ve hayatınızı basitleştirin" şeklindedir ve tabiki aklı başında insanların hak vereceği bir öğüttür. tolstoy filozof-yazar'dır müslüman olsaydı her filozof gibi dürüstçe tutarlılığı gözeterek müslüman olarak yaşamaya başlardı. zira müslümanlık tüm hırslardan arınmak olmakla beraber felsefenin de sonudur çünkü hiçbir şey bilmediğinizi kabul eder (bildiklerinizin bir çekirdeğin içini doldurmayacak kadar az olduğunu idrak eder), sadece tanrıya kul olursunuz ve onun kuralları doğrultusunda yaşarsınız (bkz: teslimiyet).
'müslümanlığın kendine has dış görünüşüne göre Kilise hristiyanlığına kıyas kabul etmez derecede üstün durması bende hiçbir şüphe doğurmuyor. Eğer ki bir kimsenin karşısına Kilise hristiyanlığına veya islam dinine girme hakkında bir tercih koyulsa, o zaman her bir akıllı adam mürekkep ve anlaşılmaz ilahiyatın, üç sıfatlı Allah’ın, günah çıkarma merasiminin, dini ayinlerin, isa’nın anasına yalvarışın, mükkadeşlerin ve onların resimlerine sayısız hesapsız ibadetlerin yerine, hükümleri bir Allah’ı ve peygamberi olan islam dinini şüphesiz ki üstün tutar. Bu başka türlü de olamaz.’ Peki gerçekten öyle miydi kendisi?