arkadaşlar günaha girmeyelim cennetimiz yakmayalım, öldüğümüzde frank tukaş 'a cennette komşu olmayı istiyorum ben, sözlük yazarı manyakla cehennemde mi yanalım ,kefereler.
büyük zenginimiz topbaş büyüğümüzde bir videoda kendisi söylemişti, muhallebi yerken gizli gizli kuran okurduk diye. kendisi corana-19x1453'den vefat oldu, taksiratı affola.
hatta kuran kitabı da bulunmazmış ,mekke'den medine'den ezberci getirilir gizlice,
muhallebici de çalıştırma ayağına onlar ezberden okur ,topbaş'da tekrar edermiş.
neler çekmiş bu millet kemalistler den.
frankçığım beni cennette yanına al, villalarımız komşu olsun, gidip gelelim şerbet içip muhabbet ederiz. cübbeli aynı semtte ise taşınmam, cıvık o .
(bkz: ulu turşusuna hitaben)
4 Ocak 1932 tarihinde yayınlanan bir talimatnamede; Harf Devrimi Kanunu’na aykırı olarak Arap harfleriyle eğitim yapmak için gizli veya aleni dershane açanların ve bu dershanelerde eğitim verenlerin, Türk Ceza Kanunu’nun 526’ıncı maddesi gereğince üç aya kadar hafif hapis veya 10 liradan 200 liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiş.
Kaynak: Halim Alyot, Türkiye’de Zabıta, Tarihi Gelişim ve Bugünkü Durum, Kanaat Basımevi, Ankara, 1947, sayfa 937
——————
1 Kasım 1935 ve 30 Kasım 1936 tarihleri arasında çeşitli illerde 35 kişi gizli bir surette Arap harfleri ile öğretim yapmak suçundan yakalanıp adliyeye sevk edilmişlerdir. Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivleri (EGMA), Ankara, Dosya. 13217–11, Kardeks 1964; Dâhiliye Vekâletinin (Içişleri Bakanlığının) Maarif Vekâletine (Eğitim Bakanlığına) yazdığı 12.1.1937 tarih ve 368 sayılı yazı.
——————
1937 yılında Gaziantep’te 50 yaşlarındaki bir kadının kendi evinde gizlice eski usül Arap harfleri ile çocuk okuttuğu haber alınmış ve suçüstü (!) yakalanarak, aramada ele geçen kitaplarla birlikte mahkemeye sevk edilmiştir.
Ele geçen “suç” teşkil eden kitaplar ve bazı eşyalar ise şunlardır:
Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivleri (EGMA), Dosya 13217–3, Kardeks 596; Gaziantep Valiliğinin Dâhiliye Vekâletine (Içişleri Bakanlığına) yazdığı 31.12.1937 tarih ve 1481 sayılı yazı.
———-
Aynı dönemde Taşkent’ten orjinal kuranın ilk onaylı suretlerinden olan, günümüze kadar varlığını korumuş en eski kuran-ı Kerim kitabını getirselermiş, bu orjinal kitabı bile okutmayacak olan ülkeymiş. Hatim duasına kavuşabilmek için kuran’ı kerimi Arapça okuyan müslümanları suçlu kılmış ülkeymiş.
Kuran, arapçadır. Arapça alfabesiyle indirilmiştir. Arapça okunur.
Ben Atatürk’e laf etmem, zira kendisinin milliyetçi kimliğinin taraftarıyım ve bölücü-ayrılıkçı kürt ve marjinalcilik taslayan bölücü siyasal Alevilik zihniyetine uyguladığı politikayı destekliyorum. Desteklemediğim zevat, inönü ve bugünlerde kendine kömolöst deyip, bölücü terör zihniyetlerin yatağına giren çapulculardır.
Not:
istanbul’u Türk milletine kazandıran Osmanlı imparatorluğudur.
Not 2:
--spoiler--
bence aıtkabir'e gidip her taşını ayrı yalamanız lazım...
--spoiler--
Atatürk’ü beğeniyorum diye yaptığı her işe alkış tutacak halim yok. Beğenmek başka sorgusuz sualsiz tapmak başka. ikincisi, ben efendi efendi sadece inönü Türkiye’sinden bahsederken (zira dedem sadece o inönü’yü hatırlıyordu; Atatürk’ü değil, hatta kendisi gayet de Atatürk’e saygısı olan bir adamdı),
siz yok kaynak getir, e o kaynak olmaz, o kaynak şucu, bu kaynak filanca diye tutturdunuz. E bu iş taaa Atatürk dönemine kadar gidiyor. Atatürk dozunda bırakmış, inönü bokunu çıkarmış. Öyle bi çıkarmış ki, bugün o boku yemek için sıraya dizilmiş çapulcular var.
Ama dur ya ben unutmuşum ilahi sözlük hiç hatırlatmıyorsunuz da… bu arkadaş dübür korkusundan kendi anavatanına-ki bunun özünde türk olduğu da tartışılır da- gelip askerlik bile yapamayan bir zat pardon.
Bence bunun adı bundan sonra “üniforma tırsağı” olsun. Yakışır. Ne dersiniz?