bir anda etrafınızı sarmıştır. karşınızda adamdan tuttun 5 km uzaktaki pala bıyıklının bile ayaklarından şüphelenirsiniz. daha sonra daha kotu şeyler gelir aklınıza o pala bıyıklı ile. inilmeyecek derinliklere inersiniz koku arttıkca. oynamasın o adam kulagıyla bundan sonra deşmesin burnunu apış arasına gitmesin eli göbegini kaşımasın ! ne yaparsa batar gozunuze.herkez ve hersey buyur gozunuzde..
bi anda sol elini tuttugunuz cocugun sag eliyle cıkarttıgı ayakkabısının içine giren taş parçasını cıkarmaya çalıştıgını fark edersiniz. sonra mı taş cıkartılır masadan kalkılır sag el uzatılır size.
herkesin kaşlarının ortaya toplandığı, alnındaki kırışıklıkların çıktığı bir ortama sebebiyet verendir puşt. burun damarların sızlar, gözlerin dolar. ağlamak için bir sebep ararsın, bulamazsın.
matematik dersinde yaşadığım bi olayla aklımda kalan koku. derse odaklanmıştım o sırada önceden peynirli çubuk kraker kokusuyla gelip gittikçe daha ağırlaşan koku. nereden geldiğini merak ettiğim gizemli koku. tahminimce ön sıradaki bi arkadaş ayağını havalandırmak için ayakkabısını çıkarmıştı. tam olarak bilemiyorum.
herkes suçu birbirine atar bu durumda.
ama merak edenler için söylüyorum aslında ayağı kokan kendini hemen eleverir.
nasıl mı?
ayağının burnuna ulaşamayacağını bildiği halde, iki eliyle ayağını kavrayıp
koklamaya çalışır. hatta çevresindekilere der ki "bak benim ayağım kokmuyo"
işte ayağı kokan adam bunu diyen adamdır.
bulunulan ortamdaki sahibi belirsiz ayak kokusu olan bu koku, burunların direğini buldozer gibi yıkmakla kalmaz,
borsanın düşmesine bile neden olabilir. (bkz: kelebek etkisinin bokunu çıkarmak)