Olur öyle arada. Sevdiysen gelir aklına mütemadiyen. Alışkanlıkları, sevmedikleri, sevdiği renkler, güneşte rengi kırılan saçları, bakışları, konuşmaları gibi birçok unsur klasik olarak hafızanda yer eder. sıradan bir günde giyindiği sıradan bir kazağının aklına gelmesi ise bu monoton ezberi bir anda renkli bir özleme dönüştürüverir. Biliyorum artık o yok, farkındayım hayali yaZın ortasında mevsimsiz giyilmiş bir kazak, tüm hatırladıklarım unutmamak için kendime kurduğum bir tuzak. Biliyorum o giyindiği sıradan kazağın kokusunu, dokusunu, üzerinden akışını, gözlerimin havına bakışını unutmak zor, çok zor. Ama onu böyle düşünmek çok güzel...
Kim olduğuna dair en ufak fikrimizin olmadığı birinin kazağının anımsanmasıdır. Hobbes'a göre düşünmenin kendisi anımsamak neredeyse de, konu o değil. Bu açıkça aşık olmanın kendisine aşık olmaktır. Çileciliğin beşeri aşkla birleşmesinden başka bir şey değil. Aşkı nedense böyle öteledik...kavuşuca bitecek veya sönecek bir ideale dönüştürdük. Keşke seni seven biriyle evlensen de hayatını ona adasan. Ama hayır, sen acı çekmeyi seçiyorsun.