yaşadık zamanında hepsini yaşadık. çantanın içine minileri, cropları atıyorsunuz cafe tuvaletinde istediğinizi giyinip çıkıyorsunuz. ben büyüdüğüm için artık evimde giyinip çıkabiliyorum. ciciler sizi.
Annem babam hiç karışmaz, benim kızım ne giyeceğini bilir kafasındalar, babaannem sürekli siyah giyince, çıkar şunları hep kara giyiniyosun der, bazen kombinimi beğenmez, mor ve kırmızı en sevdiği renkler olduğu için sürekli ispirto rengi birşeyler al falan diyo, hahah. Öyle dizüstü, gerdan, sırt, göbek falan açamıyoruz, mecbur aile evi. Herşeyin orta karar olması gerektiğini düşünen aileler de abartı çıplaklığa ve teşhire tabiiki karşıdırlar. Bunda alınıcak, gücenicek, kızılacak bi durum yok.
insan bu konuda ıslak kalıp sabun gibi sıktığın an elinden kayıp gidiyor ve işi inada bindiriyor. Lakin hiçbir şey demezseniz gördüğünü uygulayıp yanlışı doğru da zannedebilir. Ayarı iyi tutturmak lazım.
aha da işte benim ailem.
lan oğlum yeni bişey giymeyi asla sevmiyorum. parlak, marlak. eskileri dikip giyiyorum.
neymiş o kıyafetle işe mi gidilirmiş, konu komşu ne dermiş.
bana ne ya.
Benim karışmazlar. Zaten doğru dürüst bir giyimimde yoktur. Bir tişört bir de keten pantalon. Üniversiteyi de onlarla bitirmiştim. Anacığım sende hep aynını giyiyorsun al şu parayı git bir şeyler al üstüne çulsuz der. Kader.
ilk takım elbisemi babam almıştı...hiç unutmam o dönem isg den almıştı memur maaşıyla. kendisi 35 yıl sadece üniforma giydiği için giyinmeyi pek bilmezdi ama bana en yakışacak renk ve modeli almıştı. o takım hala dolabımda, ha olmuyor artık o ayrı konu ama ömrümün sonuna kadar saklayacağım onu. kendisi "erkek adam kıyafetinden belli olur" demişti. şimdi armani, gucci den aşağısını giymem, yoksa kendi terzime diktiririm o ayrı tabi...ama o gün bugündür ne ütüsüz gömlek giydim, ne bir gün pantolonum kırışık oldu. elimden gelse uyurken bile takım elbise giyerim.