asıl mesleği tezgahtarlık olmayan zattır.
asıl tezgahtar, biri ucuz diğeri pahalı olmak üzere iki farklı kıyafeti denettirip,
+normalde size pahalı olanını önermem lazım ama, inanın bana, ucuz olanın kesimi size o kadar oturdu ki. kesinlikle ucuz olanı almalısınız, der.
tezgahtar; diğer sanıyla satış danışmanıysanız, verilen kotayı aşıp daha çok para kazanmak ya da işten atılmamak için belli bir satış yapmanız icap eder. bu sebeple giydiğinizin ,üzerinizde berbat durduğunu siz farkedene kadar,bu ürenlere hep; güzel, harika, çok yakıştı... gibi yorumlar duymanız muhtemeldir..
- nasılım hocam?
+ güzel valla
- o değil de şu nasıl hocam?
+ harika harika
- tamam abi bu nasıl
+ çok güzel çok güzel böyle çıksan sokağa arkanda kuyruk oluşur valla
- abi her giydiğime güzel diyorsun,hep arkamda bir sıra var da ben mi görmüyorum?
+ olum arkandanki sırayı nasıl göreceksin?
- haklısın abi,alıyorum ben bunu.
b- anne, ne düşünüyorsun?
t-ayy, valla harika oldu.
a- sanki dar oldu biraz.
t-yok canım ne darı, çok güzel oldu. işte insan böyle incecik uzun olunca herşey yakışıyor. geçenlerde bir bayan geldi...
b- (içses) siktir git ya..
t- ayy hiç güzel olmadı, ama sizdeki duruşu mükemmel.
b- almayacağım, teşekkürler.
tanım: sizi kör sanan tezgahtar. sanki ben bilmiyorum nasıl olduğunu.
robot misali karşısında müşteri gördüğü anda çok yakıştı diyen,iki elbise arasında karşılaştırma yaparken şu daha güzel şu pek iyi değil yerine bu güzel,bu mükemmel,bu olağan üstü diyerek karşılaştırma yapan samimiyetsiz tezgahtardır, işin garip yanı ise bu tezgahtarın yalan söylediğini herkes bilir ama inanır.
arada merak ediyorum acaba bu tezgahtar siyah gömlek giymiş zenci adama bu renk sizi açtı derken yüzüne hafif inandırıcı bir tavır takınmak için eğitim mi alıyor?bilemedim bunu....
-hee benim kuzen de bu ayakkabıdan kullanıyor.
-o renk sana durmaz boşver sen onu bu sana müthiş oldu.