Ankara/Polatlı'da ilk günümdü. Hava buz gibi soğuk. Can hastanesinin önünde ineceğim abi dedim yakınında bırakırım dedi. Baya bi uzakta bıraktı bu piç beni. Tabi yürüdüm baya. Meğersem tam dibinden geçiyormuş minübüsler bu hastanenin. O an çektiğim küfrü kimseye çekmemişimdir.
pusulayla yön bulmaya çalışan tek gözlü korsan gibidir. yakınından geçer diye gemiye binersin ebesinin nikahında bir adaya düşersin.sonrada tabanvay tabanvay.
eskiden 10 dolmuşcudan 10 u da yapıyodu bunu. tabi sonra halk otobüsü, akbil gibi sistemler geldikçe böyle muhabbetleri kaçırır olduk. aslında halk otobüsü lan bu. halkın adamı bir nevi. niye akbil basıp geçiyon. insan şoförle iki muhabbet eder halini hatrını sorar. mesela duracak düğmesine basma. onun yerine şoför abee ben inecem de. ya da demeyin arkadaşlar ben bi kere dedim. şoför dönüp orda düğme var görmüyon mu ulan dedi. korktum indim hemen.
bir yolcuyu indirip kapıyı tıssss diye kapattıktan sonra "inecek vaaar" diyen yolcuya söven şofördür. o yolcunun yaptığı pislikten daha büyük pisliğin "yakınından geçer" demek olduğunu unutmuş adi pislik heriftir.