bir ilkokul günü sabahı annemden en çok duymak istediğim soru cümlesiydi.
bunun bi de babaya sorulan versiyonu vardı o biraz farklıydı. ''baba bugun okula gitmesem olmaz mı?'' akabinde babanın ''hassektor ordan, evde tüm gün mario oynayıp, çizgi film izleyeceksin öğleden sonra da mahallede maç yapacaksınız deil mi'' bakışı atması, öğrendiğim birkaç küfürü ard arda sıralayıp okulun yolunu tutmam...
şimdi sen gitme kal, sonra hazır hissedince ben gideceğim anlamını içinde barındıran kısa cümledir.
çünkü zaten artık yolun sonuna gelinmiştir,arda kalan olmanın verdiği acılar içinde bilinçsizce kendini kurtarma çabasıdır.
bazen kolundan çekiştirerek,
bazen bir bakışla,
bazen tutarak elini,
bazen sadece bir yanağından öperek,
o öpmek istediğinde bir adım geri çekilerek,
az ilerlediğinde ardından seslenerek,
o kalkmaya niyetlenirken sen saatine baktığında,
"daha erken değil mi" diye sorduğunda,
alacağın yanıtı bilsen de kendini tutamadığında,
"bir çay daha içsek mi" ya da "dur biraz beraber kalkarız" derken,
kısacası beş dakikanın hesabını yaptığında;
kalmasını istediğinin anlamasını beklediğin, açık açık sormak istediğin ama sadece ima etmekle yetindiğindir.
Gidenler, "Bitti" diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. "Kırıldım ve
affedemiyorum" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "Seni istemiyorum
artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri
için kendine iyi bak derler. "Biliyorum çok canım yanacak ama bunu düşünmek
bile istemiyorum şimdi diyemedikleri için kendine iyi bak derler...
Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler. Çünkü o kan uzun süre
akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır. Bilirler...
Sen ki gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, içimdeki sevinçsisin... Sen ki
yağmurum, gök kuşağım, yüreğimdeki çarpıntı, hayatımın neşesisin... Sen ki
yolumu aydınlatan, dert ortağım, gönül yoldaşım, herşeyimsin... Kendine iyi
bak deme bana. Nokta koyma.
Keşke böyle yaşanmasaydı, keşke affedebilsen beni ve keşke ben de
affedebilsem seni.. Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü
aklımızla yaşasak sil baştan her şeyi.
Biliyorum ki imkansız, ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?
Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu nasıl doldururum?
Savaşsak aramıza giren herşeyle, olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü
engeli aşardı. Hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi. Hani aşk eninde
sonunda kazanırdı? Hani hayatta asla kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en
büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi
yalan mı?...
gitmesen kalbimden böyle kolayca,sebepsizce hatta.öyle çok taşıdıki bu kalp seni yoklugunda,varlıgına alışmaya çalışırken bir kez daha, sensiz bırakmasan senle dolu ruhumu böyle kolayca.
derin bir sessizlik,sonsuz hüzün.belli belirsiz bir haykırış.sessiz bir çıglık. degiştiremez gerçegi.giden gitmiştir zor olsada...
sadece gidilmese olmaz durumlarda sorulan kontra soru. insani dogru bildiginden sasirtir bu soru resmen. gidilmese olsa gidilmez herhalde.
bu soruda bir feminenlik var ayrica. erkegin agzina gitmez bu soru.
alt dudak asagiya dogru sarkitilarak, mumkun oldugunca simarilarak soyle denir,
çoğu zaman gitmese olmaz olan kişiye söylenemeyen laftır. yarım kalma pahasına kapatırsınız kelimelerin üstünü. gitmesi yeni filizlere davetiye çıkartacakmış gibi, sanki her sonun yeni bir başlangıç olduğuna inanmış gibi yapmaktır bu soru cümlesini kurmak.
gitmese olmaz çoğu zaman
siz öncelikli listenizde başı çeken kişiyi uğurlarsiniz o önceliklerine gider. arkada kalırsınız. kanar yarabandı örtüğü ten oluk oluk...
yara alırsınız
giden gider
bir ürperti eşliğinde titrer, yorgansız dönersiniz eve.
gidenin gitmesinin istenilmediği durumlarda kişinin sarf edeceği cümledir. sonuç alınırsa ne hoştur ancak alınmıyorsa da anılar arasında boğulmadan yaşamayı öğrenmek gerekir. zorlu bir sürecin başlangıcını yapabilen cümledir ayrıca. tabiki gidenin kim olduğuyl ilişiklidir, eğer bu cümleyi kurdurabiliyorsa bu durum olasıdır.
sorarken bile içiniz acır.
bu soruyu kendinize sorup, yine de gittiyseniz dönüp bakmamalısınız arkaya, arkada kalanlara.
bu soruya rağmen gidebildiyseniz meydan okumuşsunuzdur hayata; kendinize rağmen.
"bak ne diyorum. hani gitmesen; biraz daha kalsan. konuş diye zorlamayacağım seni. öylece dur orda. tam karşımda... ama gitme! gidersen yalnız kalırım, dört duvar hep acı be hayatım. farkındayım sen gitmek için çok heveslisin, hazırlıklısın... ama benim için son bir fedakarlık yapar mısın? gitme...."