gitmesin diye hiç dil dökemedim. son bir bakış için ölürcesine istediğimde, beni hiç kırmadın. sahaflara gittiğimiz her an, gözbebeklerinde yaşama sevincini yakaladım. evimizde yaptığımız yemekler, tartıştığımız konular, gecelere bağlanan gündüzleri hiç yadırgamadık. gitmesin diye hiç dil dökemedim. birgün gitmesi bu kadar ağır gelecek miydi? gitti çünkü.. ne bunları okuyacak kadar, ne de bir hoşçakal diyecek kadar..
gitmek kimseye yakışmazdı, ölüm gibi...
Aslında kalandır terkeden, giden de bu yüzden gitmiştir zaten demiş Murathan Mungan .
Gitmek bir kaçış değildir başlangıçtır bazen.
Her giden geri gelmeyebilir ama her gelen geri gidebilir.
Bazen meziyet değil, bazen kalmaktan evladır. Kadınlığın yarısı olan şeydir gitmek...
Şöyle düşün, en ufak hatana tahammül etmeyecek birisi var karşında. Sürekli arıza çıkaran ya da. Hep bıçak sırtındasın. Hayatın onu ve onun beklentilerini tatmin etmek etrafında dönüyor adeta. Biliyorsun ki bunu yapmazsan çünkü, o kadın gidecek, başkasına.
Bak işte öyle bir kadın, sev-mi-yor seni. Açık net söylüyorum; kandırıyor, kullanıyor, senin üzerinden kendi egosunu besliyor, yani kendini seviyor senin üzerinden. Saygıdeğer bir şey değil bu aslında.
Sonra başka bir kadın var. Ne yapsan da, üzsen de, kırsan da, acı da çekse kalıyor. Sana tahammül ediyor adeta, sabrediyor. Şimdi bu tutsaklığından mıdır, güçsüzlüğünden midir, sana mı muhtaçtır, yoksa sana takıntılı mıdır?
Bak şurayı iyi dinle bunun üzerine: sevmek kusurlarıyla, tüm karanlık yönleriyle sevmektir. Her şey mükemmel diye değil. Bu da sabrı gerektirir. Sabır, dolayısıyla da kalma kotası farklıdır her kadında.
Kimi en ufak hatanda basar kıçına tekmeyi, kiminde bu eşik daha yüksekte kalır.
Ve bir de severek gitmek vardır, mümkündür. Sevdiği halde giden kadın da güçlüdür, işine gelmediğinden değil, çok güçlüdür.
Maharet çünkü bunalıp sıkılarak gitmekte değil, bir şeylere rağmen gitmekte hep...
Kolayca giden, kalmanın değerini asla teslim edemeyeceği gibi, zor gitmek demek de güçsüzlük göstergesi değildir. Bir güç göstergesidir. Çünkü sonunda, gerekiyorsa, en nihayet gidilir.
Erkekten farklı olarak, kadın as-la dönmez gittiği yere bir daha da. Dönebiliyorsa gitmemiştir. Bu kotayı, kadını, sabrını, onun sevgisini sömürmeyin. Kolay gitmeyi değer biçilesi marifet, daha geç ya da zor gitmeyi de aptallık, zayıflık sanmayın. Hele hiç şımarmaya, kalkışmayın.
Eğer ölmüyorsanız hiçbir zaman tam anlamıyla yapılamayacak eylem. Şehir değiştirin, belki ülke, ev, eş, dost veya iş. Geride bıraktığınız hep bir yerde karşınıza çıkacak.
insan en fazla ne kadar gidebilir? Bir balık bir fanusun içinde nereye kadar gidebilirse o kadar. Bizim fanusumuz dünya. Üstü kapalı bir kürenin içinde ordan oraya savrularak geçen zaman.
Gökyüzü sonsuz mu? Bir sonu var. Ya denizler? Ne kadar gidersen git başladığın yere dönersin geri.
Sahi ne kadar gidebilir bir insan? En fazla nereye gidebilir? Hayatından, birinin hayatından?
Gidersin belki ama dünya yuvarlak, sonra yine aynı yere dönersin. Fanusun içinde yaşayan bir balıktan hiçbir farkımız yok. Sadece o balık gibi kendimizi uçsuz bucaksız bir yerde sanıyoruz.
Anca ölünce gidersin her şeyden, tamamen.