ortadoğu hakkında tek bilgisi "esad çocukları kesiyo yha" olan yandaş yazar. hala sabah gazetesinden harun yahya yayınlarından medet ummaya çalışıyor. çıkıp bir kütüphaneye gitmez ama sabah gazetesinin her köşe yazısını eksiksiz okuyan bir kişi belli ki. allah ıslah etsin.
bazı durumlarda söylenemeyen kelimedir. onu ikna etmek için sebep bulunamayan zamanlarda kullanılmayan kelimedir, gitme demek nafile, gelmiyor ki giden.
'gitme' demeyi deneseydin, soğuk bir kucaklaşma yerine, dudaklarımız uyuşana kadar öpüşebilirdik. gelmeyecekmiş gibi gitmek için fazla toydu belkide.
gitmek isteyene asla gitme demeyin panpalarım. ezik durumuna düşersiniz.gidecekse eğer, sen ne kadarda gitme desen yinede o gidecektir. çünkü o hiç bir zaman senin olmamıştır...
Hani gitmeler vardır ya,gidersin, gidersin ama yeniden aynı yere dönersin.Çare değildir gitmeler.Şehirden kaçarsın ama kendinden,yüreğinden,sevdandan kaçamazsın.Şehir geride kalmıştır ama sevdan aynı yerde durur.Şehri koparıp attığın gibi atamazsın içindeki yaralı sevdayı.Bir kez daha gözlerin dolar,ardına bakıp geride bıraktığın sevgiliye son bir kez bakarsın.Son bir vedadır,yolun sonunda geride kalan.Son bir elvedadır,kanayan yürekte tek kalan geriye.Yollar gidilir,Şehir geride kalır,ama yara hep kanar.Sıcacıktır asla kabuk bağlamaz.Vurmuştur bir kere soğuk bir el keskin hançeriyle.Sevda girmiştir zehir gibi kanına.Şehir geride kalır ama zehir hala kanında akar.Kaçtığın sevgili ya da şehir değildir asla kaçtığın kendi yüreğindir aslında.Adı kaçmakta olsa köşede yine seni bekleyen bir sevda ve kanayan bir yara vardır...Sorarsın kendine kaçtığın şehir mi yoksa yüreğin mi...
Bir aşık, bir maşuka söylemiş. Bir pervane, bir ateşe söylemiş.
"Göz de, akıl da, can da giderse gitsin, sen gitme! Bence seni görmek, onlardan daha iyidir. Yeter ki, sen gitme! Güneş de, gök de senin gölgene sığınmışlardır. Eğer şu gökyüzü, şu yıldızlar giderse gitsinler, yeter ki, sen gitme! iman ehlinin hepsi de son nefeslerinde imanlarından ayrılmaktan korkarlar. Ey iman padişahı! Benim korkumsa, senin gitmendendir. Ne olur sen gitme!
Sen gitme, gidersen benim canımı da al beraber götür. Eğer beni bu sofradan alıp kendinle beraber götürmeyeceksen, gitme! Ben seninle beraber olunca, cihanın her cüzü bana bahçedir, bostandır. Sonbaharda bahçenin, bostanın güzellikleri gitse bile sen gitme! Bana ayrılığını gösterme, ayrılığın pek taş yüreklidir. Ey güzelliği yüzünden taşın bile lal olduğu sevgili, sen gitme.
Zerre de kim oluyor ki; "Ey güneş gitme!" desin? Kul da kim oluyor ki; "Padişahım gitme!" demeye cesaret edebilsin? Fakat sen ab-ı hayatsın. Bütün insanlar da o ab-ı hayatın içinde yüzen balıklardır. Keremin pek boldur. ihsanına son yoktur. Merhamet et, kerem buyur da gitme!"
gece bitmedi
ellerin ellerimde,
hasretin dinmedi.
ne olur susma,
gözlerin gözlerimde
en çok seni istiyorum hayattan,
yalnız kaldım şimdi,
yoruldum,
ağladım,
bekledim,
gitme...
sana susuyorum en çok yalnızlığımda
ve karanlıkken gece,
en çok seni özlüyorum.
bak yalnız kaldım şimdi,
yoruldum,
ağladım,
bekledim,
gitme.
selçuk avcı
ilkay akkaya ya f tipi ceza evinden bir siyasi hükümlünün gönderdiği şiirdir.
derhal bir şarkı halin almıştır.ilkay akkaya söylemiştir.
giden de öte giderken götürdükleridir aslında mesele.yalnızca kendisi gitmiyordur.
gitme diyorsun biliyorsun gidecek bunu bildiğin halde gitme diyorsun.o gidiyor,gidecek.
gitme demek gidene beni de götürme demektir aslında ya da beni öldürme demektir.
işığın sustuğu yerde gülüşlerin aydınlatır
payımıza düşen keder sevinçlerimizden kalır oy
bir daracık yerde kaldım sensiz dağlarım devrilir
uçarken yollarda ölen kuşların çığlığı kalır oy
gitme dağlar öksüz kalırgitme yıldızlar azalır
gitme bu şarkı yarım kalırgitme
gitme yüzün bende kalırgitme çiçek susuz kalır
gitme bu şarkı yarım kalırgitme
hazan şimdi genç ömrümüz bir temmuzun ortasında
geçeriz bu kıyametten gönlümüzde sızı kalır oy
bu şehri seninle sevdim sevgim ateş ortasında
beni sensiz bir başıma koyup gitme yazık olur oy
gitme dağlar öksüz kalırgitme yıldızlar azalır
gitme bu şarkı yarım kalırgitme
gitme yüzün bende kalırgitme çiçek susuz kalır
gitme bu şarkı yarım kalır...
sensiz bir güne uyandım yine
koca yatağın en ucunda
biraz üşümüş, buruk ve çaresiz
en kötüsü
gözlerinsiz, gülümsemensiz, sevginsiz
haklıymış şairler
kaybetmeden anlamazmış insan
onun değerini, gözlerinin güzelliği
yokluğunun vereceği acıyı
nasıl unutabilirim ki seni
yastığımın altındayken hala resmin
ilk günkü gibi aşıkken sana
o gidişin hala aklımda
belki bu yüzden kendime nefretim
bırakırken beni kışın hüznüne
çaresizliğin en derin haline
sana diyemediğim tek kelime gitme.
gitme yoksa içerim bütün uyku haplarını
sonra karıştırırsın ruh kitaplarını
bir mektup yazarım hep seni sevdim'le biten
sonra artık hesap et bir daha olur mu hiç neşen?
gitme yoksa atlarım en yakın köprüden hafızaya gerek yok bu olur tek hadisen
gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları
sonra polise derim
öldürmüş masumları
gitme dünyam dönsün dönsün
dünyam dönsün dönsün
ben hiç kimse ölsün mölsün istemem
gitme yoksa yolum düşer kiralık katillere
sonra vurup durursun ıssız sahillere
gitme yoksa adım geçer akşam haberlerinde
gitgide yaşlanırsın
bir akıl hastanesinde
gitme.
beni çok fazla uyku tutmaz geceleri. sabah da erken uyanırım zaten. sabah sabah nereden gördüm nereden aklıma geldi bilmiyorum ama an itibari ile ağzıma sıçmış şarkıdır. üniversitede okurken bi apartmanın bodrum katında hem okula, hem hayata, hem sevgilime tutunmaya çalıştığım bir döneme denk gelir bu şarkı ile tanışıklığım. onca hatıra, yaşanmamış onca güzellik geldi dizildi boğazıma geç kalmış bir tren gibi. keşke gitme diyeydim. keşke.