Girişimcilik, hayatta sol şeritten gitmek zorunda olarak da özetlenebilir. Sağ şerittekiler, biraz daha garantici, yavaş olsun, sağlam olsun, acelesi yok diyenlerden oluşur. Hele araba da aile varsa sağ şeritten çıksa bile 150 metre sonra tekrar sağ şerite girer..
54 saat içinde iş fikirlerini şirketleşme aşamasına getirdikleri Startup Weekend yarışmasının üçüncüsü dünyanın önde gelen girişimcilik vakıflarından Kauffman Foundation’ın desteği ve Özyeğin Üniversitesi ile Microsoft Türkiye’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen yetenek işidir.
Kısaca engelleri ve fırsatları ayırt edip her ikisini de kendi avantajına çevirebilmek.
Haftası falan da var.
Sosyal medya üzerinden gördüm twitter da en iyi soru sorana ödül mevcut. http://bit.ly/tukk49
Üretim araçlarını bir araya getirebilme sanatının işlendiği derstir. Tabi ülkemiz şartlarında bu araçları bir araya getirebilmek için teorik bilgiden ziyade, sırtınızı yaslayabileceğiniz paralı bir dayınızın olması sizi çok daha kısa yoldan girişimci sıfatına kavuşturabilmektedir.
türkiye'de tam anlamıyla gelişemeyen, vergi sistemindeki dengesizlikler ve bireysel motivasyonu kıracak çok sayıda ülkesel faktör yüzünden gelişmesi yakın zamanda öngörülemeyen ticaret biçimi.
en küçüğünden en büyüğüne kadar ülkemizin her ferdinde doğuştan var olan gizli bir vasıftır.
istanbul'un önemli yollarının her hangi birisinde kaza olur olmaz olay yerine polis ve ambulanstan da önce su ve simit satıcılarının gelmesi girişimciliğin, müteşebbis ruhunun tabana yayıldığının en açık örneğidir.
biz girişimci bir milletiz.
örneğin asyada adam bir işe girişip başarısız oldu mu toplumdaki tüm itibarı gider, insan içine çıkmaz vaziyette hisseder kendini, bir hamle yapmıştır ve sonucu başarısızlık olmuştur. bundan sonrasına dair bırakın yeniden denemeyi, çoğu kez intihar vakaları ile sonuçlanır bu tarz iflaslar.
oysa bizim ülkemizde tam tersidir.
adam bir işe girişir parayı batırır, çevresinden borç aldığı paraları da batırır...buna mukabilr akrabası eşi dostu onu teselli eder, yılmaması gerektiğini söylerler, aslına şöyle yapsaydı şu şekilde daha güzel olurdu diye olumlu direktirlerini de eksik etmezler, hatta yeri gelir adam yine farklı bir iş kurmak niyetine girdiğinde elinde avucunda ne varsa yine borç diye verirler...
düşünün lütfen hangi ülkede her ferd hayatının neredeyse her aşamasında "abicim ne yapsak da kirişi kırsak" diye düşünür? bizim ülkemizde her birey bu düşünceyi aklından hiç eksik etmez...
biz girişimci bir milletiz.
müteşebbisliği ve müteşebbis olmayı seviyoruz..iyi ki de böyleyiz. bu özellik ülkemizin kurtuluşunda büyük bir etken olacaktır kanaatimce.
yeterki bu arzu ve istek hep bulunsun içimizde.
bence uygun zaman ve uygun kişiyle karşılaşılırsa herkes birer girişimci olabilir. özellikle genç girişimciler için bu zamanlama daha da büyük önem taşıyor. örneğin 6 kasımda istanbul bilgi üniversitesinde global girişimcilik haftası içerisinde tüm katılımcıların orada olacağı ve speed networking seminerinin yapılacağı ve sektörel ve kariyer odaklı eğitimlerin düzenleneceği "büyük buluşma" adında bir etkinlik düzenleniyor. katılmak isteyenlerin gozde.uslu@egitisim.com.tr isim telefon ve mailleriyle birlikte katılmak istediğinizi bildirmeleri yeterliymiş. http://bit.ly/cp6zhw burada da diğer etkinliklerin zamanlarına bakabilirler.
son ünitelerde beni dumura uğratmış derstir. türkiye de girişimciliği anlatırken girişimciliğin önündeki engelleri sıralamışlar ve ülkelerdeki vergi politikalarını da koymuşlar. sonra anlatımın sonunda da "türkiye de bu konuda bir sıkıntı yoktur" şeklinde yazı düşülmüş.
tabi canımmmm hiç olur mu zaten. biz başka ülke de yaşıyoruz. esnafın feriştahını siktiniz lan vergi politikalarınız yüzünden. verginin de vergisini alıyorsunuz hatta onun da vergisini alıyorsunuz ! üstelik bir de zabıtaları sokağa salıp hoop 500 tl tabela cezası.. hoop 300 tl reklam cezası. hooop 300 tl kepenk cezası. sonra bu ülke kalkınsın diye bekleyin.
esnafın sırtından inin ki üretsinler, geliştirsinler, katma değer yaratsınlar, icat etsinler, yaratsınlar, rekabet etsinler !
lisede bu konu hakkında ders verilmesine anlam verememişimdir . annem ve babamında bunun üstüne okulunu okumaları fakat memur olmaları ne kadar gülünç. madem bi boka yaramıyo niye okuyoruz be abi ?
girisimcilik denince bilinmesi gereken kisilerden biri, richard cantillon`dur. bu efendinin, "belli bir fiyat uzerinden mallar satin alip, belirsiz fiyattan satmak" tanimi, girisimciligin yapilmis ilk tanimlarindandir.
unutulmamalidir, sinavda kesin cikar. *
siyaset ve ekonomiyi içinde barındıran akım denilebilecek, üniversitelerde okutulan bir ders. çok derin siyasi ve ekonomik konular işlenir bu derste. genel olarak ikiye ayrılır; birincisi sokakta domates satan işportacıyı tanımaktır, ikincisi insanlığı ve insanlığın birbiri üzerinde oynadığı oyunları öğrenip daha sonra o domates satanla tanışmaktır.
