üstteki yazar gibi küçük hayaller kuranların anlayamayacağı bir girişimdir,ruhtur,fırsatçılıktır. herkes üstteki yazar gibi dayatılan sisteme eyvallah çekmiyor. okula git .okul bitsin kpss 'ye gir devlet memuru ol. çekilecek hayat şekli değil.girişimcilikte ya dibi görürüm ya da köşeyi dönerim riski var. risk denilince kaçan insanlar bunlar bırak risk almayı kelimeyi duymaları yeterli ordan uzaklaşmak için.
siyaset ve ekonomiyi içinde barındıran akım denilebilecek, üniversitelerde okutulan bir ders. çok derin siyasi ve ekonomik konular işlenir bu derste. genel olarak ikiye ayrılır; birincisi sokakta domates satan işportacıyı tanımaktır, ikincisi insanlığı ve insanlığın birbiri üzerinde oynadığı oyunları öğrenip daha sonra o domates satanla tanışmaktır.
girişimcilik güzeldir ama biraz sermaye birazda aklını kullanmayı gerektirir. maalesef girişimcilik deyince günümüzde çoğu insanın aklına hemen çiğköfte dükkanı açmak geliyor.
en küçüğünden en büyüğüne kadar ülkemizin her ferdinde doğuştan var olan gizli bir vasıftır.
istanbul'un önemli yollarının her hangi birisinde kaza olur olmaz olay yerine polis ve ambulanstan da önce su ve simit satıcılarının gelmesi girişimciliğin, müteşebbis ruhunun tabana yayıldığının en açık örneğidir.
biz girişimci bir milletiz.
örneğin asyada adam bir işe girişip başarısız oldu mu toplumdaki tüm itibarı gider, insan içine çıkmaz vaziyette hisseder kendini, bir hamle yapmıştır ve sonucu başarısızlık olmuştur. bundan sonrasına dair bırakın yeniden denemeyi, çoğu kez intihar vakaları ile sonuçlanır bu tarz iflaslar.
oysa bizim ülkemizde tam tersidir.
adam bir işe girişir parayı batırır, çevresinden borç aldığı paraları da batırır...buna mukabilr akrabası eşi dostu onu teselli eder, yılmaması gerektiğini söylerler, aslına şöyle yapsaydı şu şekilde daha güzel olurdu diye olumlu direktirlerini de eksik etmezler, hatta yeri gelir adam yine farklı bir iş kurmak niyetine girdiğinde elinde avucunda ne varsa yine borç diye verirler...
düşünün lütfen hangi ülkede her ferd hayatının neredeyse her aşamasında "abicim ne yapsak da kirişi kırsak" diye düşünür? bizim ülkemizde her birey bu düşünceyi aklından hiç eksik etmez...
biz girişimci bir milletiz.
müteşebbisliği ve müteşebbis olmayı seviyoruz..iyi ki de böyleyiz. bu özellik ülkemizin kurtuluşunda büyük bir etken olacaktır kanaatimce.
yeterki bu arzu ve istek hep bulunsun içimizde.
son ünitelerde beni dumura uğratmış derstir. türkiye de girişimciliği anlatırken girişimciliğin önündeki engelleri sıralamışlar ve ülkelerdeki vergi politikalarını da koymuşlar. sonra anlatımın sonunda da "türkiye de bu konuda bir sıkıntı yoktur" şeklinde yazı düşülmüş.
tabi canımmmm hiç olur mu zaten. biz başka ülke de yaşıyoruz. esnafın feriştahını siktiniz lan vergi politikalarınız yüzünden. verginin de vergisini alıyorsunuz hatta onun da vergisini alıyorsunuz ! üstelik bir de zabıtaları sokağa salıp hoop 500 tl tabela cezası.. hoop 300 tl reklam cezası. hooop 300 tl kepenk cezası. sonra bu ülke kalkınsın diye bekleyin.
esnafın sırtından inin ki üretsinler, geliştirsinler, katma değer yaratsınlar, icat etsinler, yaratsınlar, rekabet etsinler !
Girişimcilik, hayatta sol şeritten gitmek zorunda olarak da özetlenebilir. Sağ şerittekiler, biraz daha garantici, yavaş olsun, sağlam olsun, acelesi yok diyenlerden oluşur. Hele araba da aile varsa sağ şeritten çıksa bile 150 metre sonra tekrar sağ şerite girer..
girisimcilik denince bilinmesi gereken kisilerden biri, richard cantillon`dur. bu efendinin, "belli bir fiyat uzerinden mallar satin alip, belirsiz fiyattan satmak" tanimi, girisimciligin yapilmis ilk tanimlarindandir.
unutulmamalidir, sinavda kesin cikar. *
