Lan koca sözlükte girişimle ilgili 1 entry var, o da yönlendirme**.
toplanın beyaz yakalı köleler ve işsizler.
Girişim süreci bir ihtiyacı fark ederek başlar. Bu ihtiyaca cevap verecek mal/hizmet belirlenir, ticarileştirilir, satış fiyatı belirlenir, maliyeti belirlenir, aradaki farka bakılır ve girişilir.
Yapılan en büyük yanlışlardan biri maliyetin belirlenip beklenen kâr oranı ile satış fiyatını belirlemektir. Yani "aga şimdi 5 lira olsa maliyeti, %40 kârla 7 liraya satarım" şeklinde yapılan hesap mantıklı değildir. Mantıklı olan hesaplama yöntemi şudur;
1-Bu ürüne piyasa ne kadar ödemeye hazır?
2-Benim maliyetim ne?
3-Satış fiyatım ile maliyetim arasındaki fark pozitif mi?
4-Aradaki bu fark kâr beklentimi sağlıyor mu? Rekabet gücü veriyor mu? Sabit giderlerimi geri ödeme süresi beklediğim gibi mi? Amortismanları ödeyebilecek mi?
Bu aşamadan sonra detaylara geçilebilir. Şimdilik bu kadar.
Beyaz yakalılar uyandıysa devam edelim. Metrobüs'te oturacak yer bulan şanslı zibidi, sen de oku.
Girişim özgün olmak zorunda değildir. Hali hazırda yapılan bir işin daha iyi, daha kaliteli-kalitesiz, daha ucuz-pahalı, daha şık... kısaca "daha"lı haliyle de yapılabilir. Aynı şeyi aynı şekilde yapmak* hüsranla sonuçlanacaktır. Coğrafyamızda ticaret ile ilgili nasip, kısmet, rızk, şans...vs gibi faktörler başarının/başarısızlığın sebebi olarak gösterilir. Etkisi olduğuna inanıyorum ama iyi bir girişimin şanssızlıktan dolayı hüsrana uğraması; kötü bir girişimin şans eseri başarılı olması çok olası değildir*. Hazırlık ile fırsatın buluşmasıdır şans. iyi hazırlanılmamış fizibiliteyle ya da kopyala yapıştır kafasıyla girişimde bulunup batanların "su değmeyen yerlerim mi var" diye düşünmesine gerek yok.