mübadele kararı ile yunanistan'ın girit adası'ndan gelen türklerin halk arasında aldıkları isimdir. genel olarak, ege ve akdeniz kıyılarına yerleşmişlerdir. sayıları özellikle izmir ve antalya'da çoktur. antalya'da; ihsaniye, kadriye, side köyleri ile şehir içindeki şarampol semtinde yoğunlukla yaşarlar... çok görgülü, nazik insanlardır... sebze yemeklerini çok severler...
izmir-urla ilçesi halkinin nerdeyse tamamini olusturan mutlu insanlar toplulugu. haklarinda söyle bir söylenti vardir:
birgün baba ogul tarlada çalisirlarken çocuk birden bagirmaya baslar:
baba kos tarlaya inekler daldi, yiycekler herseyi.
babasi:
inekleri bosver olum esas ordan giritliler geliyo onlari kolla.
gibi biseydi.
hasili tüm yesillikleri yerler, çok da güzel yemeklerini yaparlar.
"ilk gençlik yıllarıma, biraz büyüyüp başka evlere misafir olana kadar, heryerde bizim ailemizdeki gibi lavanta kokulu çarşafları olan; sıcak yaz günlerinde balkonda, diğer zamanlarda salonda baş köşede duran, porselen dışında hiçbir tabağın sofraya konamayacağı masada, beyaz kolalı örtüler üzerinde yemek yenilen; balkonda kırmızı sardunyalar ve yasemin yetiştirilen; kadınlarının saçlarının her zaman mizampilili, ev elbiselerinin şık, hareketlerinin ise zarif olduğu; yemek pişirmenin ve yemenin oldukça önemli bir iş kabul edildiği bir yaşam yaşandığını zannederdim. Ancak şimdi, anneannemin ve annemin "Biz Giritliyiz...." diye başlayan, neyi, nasıl yapacağımızın öğretilerinin, kimi zaman da "uyarılarının" satır aralarında gizli olduğu uzun konuşmalarını hatırladıkça, aslında bizi "Giritli" yapan ve yaşam biçimi olarak Giritli olmayanlardan ayıran ne çok özelliğin olduğunu ve hiç de çocukken sandığım gibi yaşamın heryerde, acısıyla, tatlısıyla böyle bir şölen gibi yaşanmadığını farkedebiliyorum. Aynı zamanda büyürken belki yaşadığımız bu yaşam bizler için çok naturel olduğundan hiç farkedemediğim, "yaşamda bu şekilde terbiye olmanın" şimdi ne büyük bir şans ve sihir olduğunu da daha iyi anlayabiliyorum. Sizlerle bugün biraz bu sihri paylaşmak ve sizlerin hayatlarınıza da bu sihirden biraz bulaştırmak istiyorum."
jasmin kayra'nın, giritliler, giritli kadınlar, girit yemekleri ve giritli gelenekleri üzerine lavanta kokulu kadınlar başlığıyla yazılmış harika bir yazısının girişi.
"Anneannem, yemekle ilk ilişkimi başlatan kişidir. Ben ilkokuldayken -anneme kalırsa henüz ben ilkokula bile gitmezken- başlayan yemekle ilgili derin sohbetlerimizdir bendeki bu yemek aşkını ateşleyen. Ne çok öyküsü vardı, ne tatlı mutfak öyküleri anlatırdı anneannem. Daha sebzeleri yıkarken başlardı yemek hakkında konuşmaya."
jasmin kayra, giritliler ve giritlilik üstüne yazmaya devam ediyor, iyi ediyor.
ege'de ve batı akdeniz'de çok fazla yerleşim birimindelerdir.
antalya'da; merkezde şarampol semtinde, köy ve belde olarak da, ihsaniye köyü, kadriye beldesi, ahmediye köyü -boğazkent oldu şimdiki adı- ve side'delerdir.
side ve kadriye turizm odaklı olduğundan yoğunlukta olsalar da haliyle homojenliğini kaybetmiştir. ahmediye ve ihsaniye ise o homojenliğini taşımaktadır. şarampol'de de şehir merkezi olmasından mütevellit, 25 sene önceki gibi homojen değildir.
orta yaşlıların bazıları giritlice dedikleri hemen hemen rumca olan dili bilirler, ileri yaşta olanlar aralarında bu dili konuşurlar. özellikle bu dili bilmeyen birinin hakkında dedikodu yapacakları vakit müthiş rahatlık ve eğlence içinde bu dili kullanarak dedikodularını rahatça yaparlar.
otun olduğu yerde de kesinlikle aç kalmazlar. dikenden dahi leziz yemekler çıkarabilirler. ot ile yaptıkları yemekler genel itibari ile zeytinyağlı ve limonludur oldukça hafif ve sağlıklıdır.
mensubu olmaktan gurur duyduğum güruhtur efendim. Harika ot yemekleri yaparlar çok kibar ve nevi şahsına münhasır insanlardan oluşurlar. ve büyük bir kısmı izmir'de yaşar.
giritlilerin büyük bir bölümü bektaşi kökenlidir ve aslında şiidirler. fakat girit'ten türkiye'ye geri döndüklerinde korkularından mezheplerini gizlemişler ve zamanla asimile olmuşlardır.