öle bi insan ki al karşına koy nargileyi yanına sana hugodan bahsetsin sabaha kadar dinlemezsen nargilenin közleri götümde sönsün. şaka bir yana götün teki. buda şaka oda bi yana iyidir ama ne bilim buda bi yana özlenir yanına gidilir ama oda bi yana güzel bisiklet sürer bunların hepsi bi yana tef siker arkadaşım.
şahane kişiliği mükemmel bi insan. sözlüğün en kaliteli yazarları arasındadır. adaleti savunan demokratik bir hayat görüşü var. gelecekte türkiye'nin onun gibilere çok ihtiyacı olacak. yarınlarımıza umutla ve güvenle bakabilmemizi sağlıyor bu idealist kardeşimiz. laik devlet anlayışının en büyük savunucusu olduğundan hiç şüphem yok.
öyle maceraperest bir insandır ki bir gün istanbuldan kaykayla ankaraya gitmeye karar verdik. kaya kaya gidiyoruz. hava böyle ılıman ve hissedilir sıcaklık yaklaşık 10-30 derece falan. neyse yola çıkalı 10 saat olmuştu arka mahalleye yeni varmıştık. arka mahalleye varana kadar 8 kere mola verdik. bakkal var bizim orda seymen amca. olm niye yerde domates peynir yiyosunuz diye sitem etti bize. oysa biz bunca zorluklar altında yolun yarısını tamamlamış gibi hissediyoduk. umut neydi? umut buydu. sevgi neydi? alyazmalı mıyım yoksa hakkaten bunu buraya yazmalı mıyım? al yazdım gitti.
öfkeli kalabalığa karışmışız bigün bununla elde kızarmış dondurma slogan ata ata gidiyoruz. molotoflar sis bombaları havada uçuşuyo. metro durağının önüne geldi o yemyeşil, okyanuslar derinliğindeki benzersiz mavi ve mahsum mahsum bakan ela gözleri ile bana döndü ve aynen şöyle dedi: görüşürüz hafıs (s peltek).
tv da dizi izliyodum. arka sokaklar.. tam operasyon yapıcaklar pat reklam girdi. öle moralim bozuldu ki dedim nete gireyim de barbie'ye elbise giydirmece oynayayım. kırmızı bi etek vardı böle asimetrik tam onu takıcam birde ne göreyim sağ alttan çıkı verdi msn iletileri boyunca klasik gelen o dınındın msn sesi kulağıma mütiş bi melodi gibi fısıldarken. sonra ardından bir titreşim ve çevrimdışı idi artık wireless mdodemim. ogün bugündür yemin ettim komşunun modeminden bu eve giren her bit boğazımda kalsın diye.
adalarda yaz sıcağında tırmanırken ayrı inerken ayrı bir tattı o gün. ama her yanından geçerken kafana vurmak varya.. işte tef kafası bu diyordum her geçişte.
bana bi boru verdi bigün. eve gittim o boruyla. bi açtım boruyu. aman yarabbi gözlerim yaşardı. lan iyiki varsın dedim iyi ki bu boruyu verdin bana dedim. bi kağıt çıktı borudan. bana bakan iki göz. "hassiktir be rıfat abi" dedim bu ne güzellik. altta sağda bir imza hemde benim adıma. açtım facebook'u hiç sevmediğim profil fotosunu bile beğendim lan.
hacı ben internetten böle tanışayım buluşayım ayaklarını çok seven takılan bi insan değilim. belki sevmiyorum bahanede insan değilimdir oda ayrı. neyse bigün kırmızı suratı aldık gittik taksime söz konusu şahsı bekliyoruz klasik burger king'in önünde. zaten kadıköy tiyatro 1 taksim burger 2. öteden böyle uzun boysuz, not sarışın fakat yeşil gözlü bi kız geldi. lan dedim bunda değişik bi hava bi büyü var hissediyorum. ben sezgilerimde yanılmadığımı bir kez daha anladım.. çünkü aradan ne kadar geçmişti bilmiyorum ama bir tef'li daha kazanmıştı bu cihan.
boş vakitlerimi değerlendiriyorum bununla. canım sıkılıyo sarıyorum mesajı. canım sıkılıyo sarıyorum sopayı. canım sıkılıyo atıyorum taşı. anlayacağın ben boş işlerimle boş vakitlerimi asla çakıştırmam.
kuzenim var bi tane. köydeyiz o yaz. arabadan eşyaları almışım elimde eve taşıyorum. bi çocuk geldi dedi "düşcek o bea ne kaldrdın onu". düşcek o bea dediği an koptum, elimdekileri düşürdüm zaten. çocuk diyo "e o kadar süüüledik bea dinlemiyoki kızan". rakım buzlu olsun.