Zaman sadece birazcık zaman
Geçici bu öfke, bu hırs, bu intikam
Acılarımız tarih kadar eski
Nefes almak misali olağan
offf çok kötü be. insan böyle bi şarkı niye yapar? acımaz mı şarkıyı dinleyip dağılana, savrulana, derbeder olana?
yapmayın böyle şeyler insanlara. yazıktır.
(bkz: adamın ağzına sıçan şarkılar)
"gidiyorum buralardan
tüm rüzgarlar senin olsun
benden ayrı rüyadasın
dilerim bir gün uyanırsın"
kısmı ile insanı efkarlara gark eden ali tufan kıraç şarkısıdır. bir aşktan gidebilmeyi güzel anlatır vesselam. arkamda diz boyu balçık hatıraların çığlığı var...
gidiyorum hayttan,
kopuyorum senden, artık ben yokum. gidiyorum ey sevgili artık sen beni arasanda bulamıyacaksın, artık gidiyorum. senin olsun aşkın, senin olsun sahte dostların, artık ben yokum. sen ve sen kalıyorsun bu diyarda, ben yokum artık gidiyorum.
aydınlık yarınlara.
Çölde bir yolcu gibi yalnızlığım içinde
Kavrulup gidiyorum.
Serseri bir rüzgar gibi hep ganimet peşinde
Savrulup gidiyorum
Serçe kadar pervasız, bir günden ötekine
Atlayıp gidiyorum.
Bütün kumaşlarını açtığım gibi yine
Katlayıp gidiyorum.
Bir kış güneşi gibi ben keyfimin esiri
Görünüp gidiyorum.
Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri
Sürünüp gidiyorum.
Gel dünyanın gör halini
Yaşadım sevdanın kör halini
Şimdi gelde ister seyret beni
benim senden sonraki halimi
GiDiYORUM
Allahım unut diyenlerden oldum
Kahretsin çekip gidenlerden oldum
GiDiYORUM..
Haketmeyeni sevmeyeceksin aslında
Gitsin ne hali varsa görsün
Bu günler geçecek herşey bitecek
O da sefasını sürsün
Şu az sevmesini bir öğrenemedim
Sevgiye aç gidiyorum
işte ben böyle böyle sevdim
Ölümüne gidiyorum..
Allahım unut diyenlerden oldum
Kahretsin çekip gidenlerden oldum
GiDiYORUM..
Bak gör allahım bana neler ediyor
Hiç sevmedim diyor
Bu acı sonu bıraktı bak
Gel git diyor
Şu az sevmesini bir öğrenemedim
Sevgiye aç gidiyorum
işte ben böyle böyle sevdim
Ölümüne gidiyorum..
Ağır bir sızı var bende bu aralar... içimde yazmadığım yanık, yamalı mektuplar var... öyle ki ne istanbul kaldı gözümde ne nefes alma sevdası. Şükretmeyi unutur gibi koptum yaşamdan, yokluğun ölüm gibi geldi bana...
"nihayet" diyerek aldıklarımız hayatımıza, nasılda kandırmışlar bizi, nasılda yalanlarmış inandığımız tüm gerçeklerimizin içinde... sende yanılttın beni, kalbimde çürüttüğüm aşk denen illeti azdırıp gittin... bütün masumiyetimden soyunuyorum artık ve tüm sevişmeleri tuzak sayıyorum... biriktirdiğim kalp kırıklıklarını hediye ediyorum hayata. Sesli harflerle konuşuyorum, sadece sesli harflerle ve en sessiz halimle... susarak ve susayarak gözlerine...
Şeffaf bir beden sunmuştum sana, transparan bir yürek... gör içini, bil ve öyle gel diye... beni inandırdın bizim aşkımızdaki üç yanlışın bir doğruyu götürmeyeceğine ama sen yanlış yapmaya bile izin vermeden sildin tüm doğruları. Bir hayaletmiş meğer her şey, ben aşk sanmışım...
Sana inanmışlığımla sana öyle hazırdım ki, seninle aşka, tutkuya, sevmeye, sevişmeye ve hatta birlikte ölmeye yeniden inanmıştım... ben sevdikçe sen çırpındın, hürriyeti elinden alınmış bir kuş gibi... ben aşk verdikçe senin aşkın gider oldu... senin bana vermediklerin sebep oldu beynimi eşkıyaların basmasına. Senin yüzünden teslim oldum cellata... ipimi çekiyor şimdi canımı acıta acıta ve her adımda ben tövbeler ediyorum, artık aşık bir kadın olmayacağım diye... zehirledin ruhumu, zehirledin yeniden doğurduğum masum tutkumu... bütün masumiyetimden soyunuyorum artık. Azdırma uzakta olsan kalbimi...
Simsiyah bir gece, alabildiğine hırçın... yokluğuna sarılıyorum, son öpüşünü hatırlıyorum, birde ilk ve son olan fotoğrafımızı... bir heyecanın kayboluşunu izliyorum, izlerinde kayboluyorum. Kapkara gözlerimle siliyorum kederimi. artık mutlu ol sevgili sana istediğini veriyorum; simsiyah bir gece, gidiyorum... seni koynumda uyutsam bir daha uyanmazdın, tüm uyanışlara inat gidiyorum... bu mevsimde ve her nefesimde öleceğimi bile bile gidiyorum... bu hayat, bu dengesizlik ağlatacak yoksa beni... yarınım belirsiz, günüm aç, susuz ve her gecem uykusuz kalacak yoksa...
içimdeki yakılası mektuplar, hiç yazılmadılar... ağır sızılı, derin yaralı... artık masum değilim, hele melek hiç değil... sesli harflerle yaşıyorum en sessiz halimle... susarak ve susayarak...
gidiyorum...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
gidiyorum..
elimi yüreğimde,
yüreğimi sende bırakıyorum..
yeni sonlara başlangıç olmak,
başlangıçlara sebep olmak için gidiyorum..
olmuyor biliyorum..
tenim teninde,
yüreğim yüreğinde yaşayamıyor..
tenime değen teninin teri yosun tutuyor..
yüreğim yüreğine batıyor, kanatıyor..
gidiyorum..
yanıma bir parça gülüşünden,
ve en derinden gelen sesinden,
birkaç tını alıyorum..
acıtıyor..
şaşıyorum..
yanıma aldıklarımın yükünü taşıyamazken,
geride bıraktıklarım beni nasıl böyle hafifletmiş bilmiyorum..
düşünmek zor geliyor..
düşünmek acı veriyor..
gidiyorum..
buna ben bile inanamıyorum..
yapılacak birşey kalmamışsa hiç birşey yapmadan gitmek en iyisidir.
--spoiler--
işte gidiyorum
Bir şey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbir şey almadan
Birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır herbir Adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum
--spoiler--
yapılacak başka şey kalmadı,
gidiyorum;
dönerim diye söz vermeden,
acımadan ve acıtmadan...
boş artık sol yanın,
ne zaman farkedersin bilmiyorum...
sen, senli hayatında sev kendini,
ben artık,
gidiyorum...
Altyapısı müzelik olmasına rağmen hala dinlenen sezen aksu şarkısıdır. Şekil incelemesini geçip, esasa girersek seksenli yıllarda dahi olsam dinlemeyeceğim hamamda kaydedilmiş * ticari şarkı.
gidiyorum bu diyardan,
yanımda bir valiz ve sigaram,
geçmişe ait ne varsa sana bırakıyorum,
görmüyor musun halimi?
ekvatora yağan karım ben,
eriyeceğimi bile bile yağıyorum,
kutuplara yağan yağmurum,
buz olacağımı bile bile yağıyorum,
görmüyor musun halimi?
ölüyorum!