isminden anlaşılıyor ne olduğu. şiir insanın en aslı seslenişidir denir, gidiyorum bu, acaip bir samimiyet içerir bu asliyet içinde. anlaşılmaz gibidir, şaka gibidir şiirler, komik gibidir, ama yara kanıyordur onu anlarsınız. gülemezsiniz bu yüzden, içlenirsiniz. kelebek etkisi gibidir. size "gitmen beni dile indirger" der, siz filistini hatırlarsınız.
"herşey bitti" dediğin anda bir yaprak kök salar damarlarında, susuz yuttuğun, antibiyotik niyetine aldığın bir yalanın y'an etkileri hazımsızlık yapar. "bana yalanlar söylese yetinecektim, ama yalan söyledi"* kabilinden bir tebdil-i mekan vakasına su verirsin, öfkenin yalancı peygamberliğinde. ki doğrudur, k'an davasıdır bilinçsizce içinde güttüğün, hiçbirşey ifade etmez artık, aşk sandığın bir yanılgının toprakaltı sürgünlüğü... ne içinde büyüttüğün stoplazmik kıvrımlara yol verirsin artık o'ndan geçen, ne de herhangi bir şekilde aya'küstü sancılarına bir durak ararsın o'nda bekleyebileceğin...
"zamanın akli dengesini bozan trajik sevgililer olacağımıza aynı hastalığın iki farklı belirtsi gibi yaşarız başkalarının vücudunda. daha çok çiçek açarsın, salacak çok kokun var zulanda. şüphesiz,eklenmeye gelmedin ya dünyada birilerine... start hakemin de yok parmağının kasıldığı tetikte. korkmuyorsun da. ya namludan sıfırdan çıkarsa diye..." *
gibilerinden birşeyler karalamaya çalışırsın haddin olmayarak, g'üç noktaların yerini doldursunlar ya da sadece l'af olsun diye... gidiyorsundur. hepsi budur. ikinizin de ke(n)di olduğu bir hayatta görüşmek üzere...
ha bir de, "günaydın, gittim ben" diye de cıvıklaştırırdım ya cop'üler kültür ekseninde, neyse...
"ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü
gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni dogasiya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
"[...]
ayakkabilarini kapimin önünde görmeyi istiyorum!
cünkü bu,
seni seviyorumun icine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durdugunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu mesru kilar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim"
ah muhsin ünlü'nün "âlem"e fiktif-asabi selamı.
aklım çıkıyor.
dayanamıyorum.
dönüp dönüp tekrar okuyorum.
bir kitap bu kadar mı insafsız olur?
bir şiir bu kadar mı çivi çakar?
bir şair bu kadar mı imanlı olur?
meydan okumak istiyorum.
cenke susamışım.
biatı özlemişim.
itaate varmak istiyorum.
sadece sokağa çıkıp 5000 kişiyi zımbalayıp, 5000 kişiye ilan-ı aşk etmek istiyorum.
şiirlerde "yusuf" ya da "kuyu" denmesin artık.
başkaldırıya madalyası iade edilsin.
zarifoğlu gelsin.
yorganın üstüne battaniye örtenler kanaat notu olarak "pekiyi" alsın.
hatıraları hatırlatanlar kahırdan kazanlarda yansın.
hatıraları hatırlatanlar gülsuyunda yıkansın.
şems kim?
hallac kim?
latince'yi bilmek zorunda mısın?
gemileri yakanlar bana kavgayı öğretse,
sonra gelip sevdayı mıhlasalar...
bir kitap bu kadar çok şey yazdırmasa...
ben kendimi bir "halt" sanmasam...
kendime geleyim ki, herkes bana gülsün.
bu kitap ilköğretim 2'de iki kez okunsun.
dahi anlamına gelen 'de' oyundan atılsın.
ah muhsin ünlü bir şiir daha yazsın.