Sözleri çok kuvvetli olmasa da Jale'nin dibine kadar hissederek söylediği o harika yorumuyla insanın içini delip geçen şarkı.
Bana son kez sarılıp hoşçakal diyeceksin birazdan
ve sonra kapanan kapının sesini duyacağım ardından
ben ağlarken duyulmaz olacak ayak seslerin yavaş yavaş
gidiyorsun... Gidiyorsun...
elimden bir şey gelmiyor...
Gidiyorsun...
Düşündükçe içimde bir şey acıyor...
Gidiyorsun...
Senden sonra hiç birşey aynı olmayacak
Gidiyorsun...
Düşündükçe içimden ölmek geliyor...
Bana son kez dokunup 'üzgünüm' diyeceksin birazdan
Ve sonra son kez ellerim değecek saçlarına doymadan
ne olur çabuk git utanırım senin yanında ağlamaktan..
Gidiyorsun... Gidiyorsun...
Elimden bir şey gelmiyor...
Gidiyorsun...
Düşündükçe içimde bir şey acıyor..
Gidiyorsun...
Senden sonra hiç birşey aynı olmayacak
Gidiyorsun:
Bütün ışıklarımı göndersem seninle
Aydınlanır mısın?
Gidiyorsun:
Bütün sevinçlerimi göndersem seninle
Mutlanır mısın?
Gidiyorsun:
Bütün hüzünlerimi göndersem seninle
Üzülür müsün?
Gidiyorsun:
Bütün acılarımı göndersem seninle
Yıkılır mısın?
Ben
Üzüntülü ve yıkık
Kalırken
Sen
Aydınlık ve mutlu
Git
Işıklarımla ve sevinçlerimle:
Üzülme
Yıkılma
Aydınlan
Mutlu ol.
Bırak bana,
Hüzünleri, üzüntüleri
Acıları, yıkımı-
Al götür
Işıkları, aydınlığı
Sevinçleri, mutluluğu.
Gidiyorsun:
Bütün kendimi göndersem seninle
Götürür müsün? *
şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik
oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
Gidiyorsun.
Kekeme düşler bırakıyorsun bana
Gitmeyeceğine o kadar inanmıştım ki oysa. Şimdi ikna edemiyorum kendimi. Sessizlikle boğuşacağım günleri geveliyorum ağzımda. Aramızdaki o bilindik uygulamalı uzak yerini geçip gidişine bırakıyor. Ki şimdi aramızda uzak denebilecek kadar yakın bir sınır yok. Taahhütlü bu sevgide hep ödün veren ben oldum. Sana sahtekâr sözcükler kaldı sarf etmen gereken. Bana nafile bir bekleyiş...
Hayata hediye ediyorum istifa dilekçemi. Yüzüme yüklediğin gidişinin tüm kıvılcımları dönüşünü bekleyerek uyanıklığa tutuşturuyor kendini. Mutluluk yüzüme inemeden kirpiklerimde asılı kalıyor.