benden bu kadar arkadaşlar. Aşırı bir baskı hissediyorum ben bu siteye yazarken.Düşündüklerimden cok noktalar virgüller,sonunu doğru bağlamam gereken cümleler geliyor aklıma.istenileni de anlamış değilim, ben olaylara mizahi yaklaşmayı seviyorum,o tarz bişeyler yazıyorum, artık çekememekmidir nedir entryim eksi oy alıyor, siliniyor. Kendimi sevdirmek için sürekli siyasi içerikli mi yazayım,yoksa diğer yazarlara peşkeş mi çekeyim.Yok olmaz ben buna gelemem.6 parmağımı harika kullanan bir yazarın sen entryisini sürekli eksilersen,silersen o yazar altı parmağını aıp gitmezmi gider.Biraz yüzü varsa gider.Bende gidiyorum arkadaşlar. Ben bratinica kopyası bir sözlüğe yazı yazmam .Biliyorum (bkz: yazmasan yazma sen kimsin ulan kazma)filan diyosunuzdur okurken ama bu kazma kendini ezdirmez.Ayda 100 milyon verip web alanında şov yapan moda boyun eğmez.Googla forum yazar aratır, noktasız virgülsüz,formatsız yazısını yazar.istediğini tartısır, verir veriştirir ,verilir veriştirilir. Canı sözlük cekerse acar evinde okur. Canı sohbet cekerse msn de estirir .Eminim bu entryim kendini 10 sn içinde imha edecektir ve eli cabuk bir mod beni caylak filan yapacaktır. Cıkmadan herkesi slmlıyor, bu siteyi ayakta tutan üretken yazara saygılarımı sunuyorum.
sevme yeteneğince seninleyim demiştin!
kalamadın.
belki kalmak istemedin
belki kalmaya gücün yetmedi.
sevme yeteneği güçlü bir kadınım
çok sevebilirim, bir sürü şeyi sevebilirim.
yüreğim çok büyük, çok cömert.
insanlar güzeli sever
ya da güzel gördükleri için sever.
ben seni olduğun gibi gördüm,
değişmeni istemedim öyle sevdim.
saçındaki kepeği sevdim,
burnunun eğriliğini sevdim,
yanağındaki çizgiyi boydan boya sevdim,
hoşnutsuz yüz ifadeni bile sevdim.
söylediğinden vazgeçerken ki bocalamayı gördüm yine sevdim,
dişlerinin parlayışını sevdim,
ellerini sevdim, bileğindeki kemik çıkıntısını sevdim,
kolyenin tenine değişini sevdim,
saçının buklesini sevdim,
sesinin tonunu sevdim, konuşmanı sevdim,
kötü yanlarını gördüm yine sevdim,
iyi yanlarını defalarca sevdim.
ben senin herşeyini sevdim.
ben seni hesapsızca dolu dolu bana yakışırca sevdim.
ben seni belki hiç kimsenin sevemediği sevemeyeceği kadar çok sevdim.
ne kadar farkettin, ne kadar hakettin ayrı,
ben tüm bu sevgi içinde gereğini yaptım,
vaad ettiğim sözünü ettiğim herşeyi yaptım
dolu dolu yaşadım elden geldiğince yaşattım hissettirdim.
yüreğimle sevdim,
beynimle, dilimle, elimle bu sevgiyi ilettim.
ben bana ve bu sevgiye yakışanı yaptım.
gelmesini bildim, gitmesini de bilirim.
içimde yarım kalanlara rağmen, tutulmayan sözlere rağmen,
hak ettiğim saygıyı görmeyişime rağmen
gitmesini de bilirim.
geldiğim gibi başım dik giderim.
elimde değil yüreğimde sevginle giderim,
acı ceksem de gülümsemeyi unutmadan,
kimseyi suçlamadan
dersimi alarak ve tebessümle giderim.
ne sevdiğim kadar sevilmediğime yanarım
ne verdiğim kadar alamadığıma
zaten hesapta yapmadım
ne severken gitmek zorunda olduğuma..
ama engelleyemem yanarım,
özen demiştim ya,
işte o özeni göstermeyişine yanarım.
bilirim göstermediğin saygı, haketmediğim değil
senin sahip olmadığındır.
işte buna rağmen yanarım,
bu saygıya sahip olmayışına yanarım.
ben giderkende severim,
ve bu yüzden elde değil acır içim..
mektup alırsın, her taraf gül gülistan;
derken cenaze geçer, her taraf zindan.
mümkün olsa da insan, her zaman gülebilse;
olmasa her neşenin sonunda hüzün.
acısı da, tatlısı da ömrümüzün,
çok pahalıya oturur üstümüze.
Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru
Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur.
giderken bakıyorum ardından. yapabileceğim başka hiçbir şey yok. bakıyorum sadece. içimizde fırtınalar kopuyor, öyle ki ramak kalmış treni durdurmamıza. yapmıyoruz, mükemmelliyeti özlemle tamamlamak istiyoruz. gidiyor ve bakıyorum. hepsi bu kadar.
sahi sen giderken giden sen miydin yoksa ben mi?
gitmek bırakmaktır her şeyi geride duyguları bile,
sahi sen gittin mi?yoksa ben miydim giden?
nereye gidersen git bende gittiysem gitmedin sen,
gittiğin kadar değil düşündüğüm kadarsın...
düşündüğün kadarım...
ben giderken ilk defa kal demedin, biliyosun ben hep gidiyordum zaten
aylar geçti ellerimi kavrayan ellerini özledim
sessizliğe büründüm
çevremdekilerin dertleri omzumda taşıyordumya 'yapma bunu' diyordun
sende eklendin sevgilim
beni çok düşünen sen, nerdesin?
Giderken ...
Hep hatırlanacak bir resim bırakıyorsun
Öyle asi asi bakmışsın yine ...
Yine içinde cevaplayamadığın sorular kalmış sanki
Ama arada da gülmüşsün ...
Aman bee uğraşamayacağım bu bahtızlığımla
Zaten alıştım ben buna ...
Ve ...
Şimdi başka bir mevsim başlangıcındasın
Yürürken bastığın yaprak çıtırtıları kadar gerçektir seni özleyecek yürekler...
Ve hep böyle yürümeye devam et
Unutma ki böyle sevildin sen asi çocuk ...
Güle güle sana ...