aslında hayatın bizzat kendisine yanlış yaptığını düşünen kişinin hareketidir. hareketidir diyorum aslında ortada bir hareket de yok yani. hiçbir şey yapmıyorsun/yapamıyorsun zira.
elinde olmayan sebeplerden dolayı ayrılmak gerekir bazen sevdiğinden. ayrılmayı gerektiren nedenlere, ayrıldıktan sonraki yaşantını düşündükten sonra bin kere lanet edersin. doğru ya bütün sebepler, sonraki hayatında yaşadıklarının nedeni olamayacak kadar basit kalır. acıların, gururun ve günden güne artan sevginin bir noktada çakışması ve aynı noktadan bir adım ileriye gidememek.
neden böyle olması gerekiyordu? ve neden günden güne artan sevgine karşın ayrılık bu kadar yakın hissettiriyordu kendisini? bu soruların, ayrılmak zorunda kalan birçok kişiye göre farklı cevapları var. asıl sorun; giden sevgiliye, içinden geçen duyguları dile getirememek ve nedenlerin arkasına sığınarak gitme diyememek.
sen de çok iyi biliyorsun ki, o gittikten sonra artık hiçbişey eskisi gibi olmayacak. herşeyde çok fazla o ve az birazda siz olacaksınız.gittikten sonra sizden çok onu özleyeceksin.
ilk buluşmamız bu cafede oldu.
elini ilk defa burda tuttum.
ilk defa şurda sevdiğimi söyledim ona.
beni orada öpmüştü ilk kez.
basit gibi duran, ve o senin yanındayken bunların hiçbirini düşünmediğin anılar, o senden ''gitme'' demeni beklerken geliverir aklına. herşeye rağmen diyemezsin bazen o kelimeyi. gururunu hiçe sayacak kadar çok sevmişsin ama gitme diyemeyecek kadar nefret duyarsın bazen.
o da anlamıştır artık gitmesi gerektiğini. gözyaşların akması için giden kişinin arkasını dönmesini bekler.ve artık vakit gelmiştir.