yeni ve ciddi bir ilişkiye başlayacağım zaman, olur da biterse diye minimum zararla işi kotarmak için oluşturduğum listeye bakıyorum paso. o hataları tekrar yapmamak için, düştüğüm notları kontrol ederek devam ediyorum ilişkime. mesela?
- tuvalet kağıdını ters koyan, asan bi kızla hemen yollarımı ayırıyorum. tuvalet kağıdı yere doğru uzayacak ve daha rahat koparılacak. bunun aksini huy edinmiş bir kızla olmam, olamam!
- "kıranberiiz süper, arabesk mi bööö ehehe" klişesine ilişkinin başında, henüz çıkmaya başlamadan imza atmış kızı, ilk ciddi kavgada fonda ibrahim tatlısesle baş başa bulduğumda yollarımı ayırıyorum. miller içen kız tombul efese önce sallayıp sonra sarılınca da fena alınıyorum yine ayrılıyorum.
- evindeki koltuğa örtü falan sermiş hatuna temkinli yaklaşıyorum. temizdir deyip görmezden geliyorum. ancak her oturuş kalkıştan sonra o örtüyü düzeltmeye kalkınca kaçıyorum. olur da evlenirsek tuvalete sıçmama izin vermez diye korkuyorum. hasta karı!
- sigara içen ama içine çekmeyen hatuna ayıracak 2 dakikam olmuyor. kaçızlıyorum.
- yaz kış yalın ayak gezebilen hatuna yapışıyorum. çok şahane çocuklar verebilir bana. hem sık sık hasta da olmaz.
işte böyle metodlar geliştirdim. neden? hastayım. aynı şekilde bir maddeyi de bu şarkı mevzuuna ayırdım. hiçbir kız arkadaşımın, ilişkinin herhangi bir döneminde, öyle ya da böyle bir şarkıyı tekeline almasına izin vermiyorum, yeltenenin ağzına uçan ve döner tekme vuruyorum, hatasını anlıyor.
çok zor oluyor öteki türlüsü. "bu benim en sevdiğim şarkı" dedikten sonra sizin de en sevdiğiniz şarkı oluyor çünkü. şarkılar bir ömür sevilirken, insanlar bir ömür sevilmiyor zira.
"hayatımın şarkısı" diye nitelenen bir şarkı artık sizin de hayatınızın şarkısı oluyor. ki ben söz yazarının bile bu şarkıyı bu kadar önemsediğine emin değilken, şarkıya bu denli yüklenmek tuhaf geliyor. tuhaf şeyleri seviyorum.
en çok da kelbime 2+1 kombili ev muamelesi yapılması zoruma gidiyor aga. hayatımın şarkısı dediği şarkıyı alıyor o hatun, başka bi adamın evinde yapıyor lansmanı. gidiyor 3+1 eve çıkıyor. kombiye gerek yok, sıcak bi sahil kasabasında yaşıyor o piç! evi denizi de görüyor lan! sonra ben banyosu tadilat isteyen, duvarları çizilmiş, su aboneliğinde yüklü borç birikmiş ev sahibi gibi kalıyorum o şarkıyla.
hatun şarkısını bırakıyor. şarkı çalıyor en olmadık yerde. hani kaleciymişsin gibi.. rakip takımın on numarası efsane bi şut çıkarır da sen iyi yer tutmuşsundur, acayip atlarsın topu çıkarıp maçı kurtaracaksındır. sonra o top egemen tipli bir stoperinin götüne çarpar da madara olursun ya işte olmadık yerde çalar o şarkı aynen öyle. belki yeni memelere koşuyorsundur tam da o sıra. dudaklarını parmak uçlarınla kıvırıp buruşturacağın bir hatuna yürüyorsundur. o şarkı çalar ve çekilirsin kenara.
not defteri tutmaya başlarsın. not tuttukça yalnız ama güvenli bir hayatın olur. sözüm var, 1000 maddeyi doldurursam kesip kutuya koyucam. oymalı bir kutuya. hatun yok, not defteri yok. kafa rahat aga hehee.
