iş yerlerinde yaşama ihtimali fazla olan duygudur. kalkıp gidememek gibi bir kötülüğü de vardır. değişik psikozlar olarak geri döner.**
bazen de bünye, dayanıklılığını denemek adına bu şekil bir eyleme girişir. O zaman da keyif yerinde demektir, sorun yoktur.
aradaki mesafe kısaldıkça düşünceden fiile doğru heyecan verici bir serüvene dönüşür.
şöyle ki;
gıcık olduğun insanla uzaksan, arada bir aklına gelir, sinir olursun ve hızla aklından çıkarırsın. (çıkarırsın tabii, bide uzun uzun düşünüp kendi kendini durduk yere niye demoralize edeceksin ki)
gıcık olduğun adama orada burada rast gelirsen, gördüğün an sinirle kafanı çevirirsin, anlık fiili bir hareketten başka bir şey yapmamış olursun
gıcık olduğun adamla karşı karşıya oturma durumunda kalırsan, sinir olursun, müsaitsen yer değiştirirsin, daha olmadı gözlerini üzerine diker onu sinir edersin.
son olarak gıcık olduğun adamla aynı evde oturmak vardır ki... atraksiyonu bol, adrenalini en yüksek seviyede, tam evlere şenlik bir haldir o. hiç canı sıkılmaz insanın. hep uğraşacak bir şeyiniz vardır. ne güzeldir...
karşıdaki de büyük ihtimalle bana gıcık oluyordur. o da aynı duyguları yaşamaktadır. en sinir olduğum adamla bir ortak noktamızın olmasıdır. ironiktir.
her hafta toplantıda başıma gelen durum.
mecburen müdürün karşısına oturmak zorundayım.
buradan sesleniyorum: senden nefret ediyorum.
(bkz: müdür olmuşsun ama adam olamamışsın)