solak gitaristler için* alması neredeyse imkansız olan gitardır. gitar demek yazık olur, duruşuyla, duyuluşuyla, görüşüyle "asalet" teriminin tüm sınırlarını dolduran bir varlıktır.
fender stratocaster la birlikte dünyanın en iyi iki elektro gitarından biridir. clean tonları inanılmaz ötesi güzel olmakla birlikte marshall amfiyle birlikte kullanıldığında distortion tonlarının tam anlamını da veren bu inanılmaz gitarın tek dez avantajı gereksiz derecede ağır olması ve bu sebepten dolayı sahnede taşınmasının zor olmasıdır ama gibson için belini incitmeye değer...
gibson les paul denildiğinde aklıma gelen ilk şey kirk hammett ve fade to black'tir. fade to black performansını les paul'süz düşünemiyorum. çıkartığı sese aşık olmamak imkansızdır. gitara başlamak için en tahrik edici unsurdur. ele avuca para geldiğinde alınasıdır.
solak bir Jeff Beck 1954 Les Paul Oxblood modeline aşırı sahip olmak istediğim. karakterini çözen ve müzik kulağı oturmuş arkadaşlar için hangi ekipman kullanılırsa kullanılsın tonu çok uzaklardan bile tanınabilen başyapıt.
inanılmaz ötesi bir gitar. bambaşka bir şey. davulcu olmama rağmen her zaman içimde alıp evimin bir köşesine koymak yatıyor. öyle güzel bir karizma, sevilesi kelimelerle anlatılamaz gitar.
gary moore şarkılarını dinlemek ise ayrı bir sevme nedenidir. gitarı ağlatıyor derler ya, işte o ağlayan gitar budur üstad!
kesinlikle sadece gitar değildir. her şeyin ötesinde bir yaşam tarzıdır. bir tasarım harikasıdır. bir gitara aşık olunabileceğinin ve hayalleri süsleyebileceğinin somut örneğidir. müzikal anlamda ise diğer gitarlarla kıyaslandığında, hemen her tür müziğe yatkınlığı onu daha da çekici kılan yadsınamaz bir artısıdır.
Bir gitar modeli olmaktan çıkıp bir tarz olmuştur Gibson Les Paul'lar. Ağır olmalarına rağmen verdikleri mükemmel ton sayesinden dünyanın birçok iyi gitaristi tarafından kullanılmakta olup, birçok çulsuz gitaristinde hayalidir.
fender ekolü gitarlara alışanlara büyük bir sıkıntı kaynağıdır klavyesi. daha rahatsız, tek notalık aralık içinde istenilen tonu yakalamak daha zor, bare, slide, sweep pickingler dert kaynağı olur. caz gitarı ekolünden gelenlere fazla bir zorluk çıkarmaz gitar, hatta f-hole gitarlardan sonra, fret-tel yakınlığından ötürü daha rahat bile gelebilir. bir şekilde öğrenilmesi faydalıdır çünkü birçok markanın gitarı (özellikle caz) stratocaster usulü klavye üretmez, bu tarz üretir. o sebepten farklı gitarlara alışık olmak gerekir.
tonları da fevkalade güzeldir. al di meola uzun süre (belki de hep) bu gitarı kullanmıştır. yanılmıyorsam akın eldes'te bunlardan bir tane görmüştüm. john mclaughlin godin haricinde galiba gibson çalıyordu. guns n roses gitaristi ve daha birçok caz, reggae, blues grubunun gitaristlerinin favori gitarıdır les paul.
1960 modeli john frusciantede bulunmaktadır. fakat bu gitar, ona idolü hillel slovakın mirasıdır. gitar vasiyetnamede belirtildiği gibi grubun bundan sonraki grubun layık gördüğü kişiye bırakılmıştır, o da john'dır.
edit: yazmayı unutmuşum, bu gitar fight like a bravein klibinde görülebilir. yapıştırmalı filan pek bi hoştur.
3 milyara yakın para biriktirmeniz lazım, ama para bu birikmiyor bir türlü. Bir ara kasıyorsunuz, bir sene sonunda anca 2 milyara ulaşıyorsunuz, sonra da o parayla gidip bilgisayar-telefon-televizyon-tatil gibi heveslere yatırıyorsunuz.
ve o parayla bilgisayar-telefon-televizyon-tatil aldıktan sonra; en fazla 2-3 gün içinde aklınıza geliyor les paul rüyanız ve pişman oluyorsunuz.