maalesef ki iplerini vucuduma sardı.
artık kölesi oldum galiba.
böyle bir sakin ama zeki komedi görmedim.
her gün yeni bölüm var mı diye bakıyorum.
eski zilediklerimi yeniden izliyorum.
şu an sokak röportajı bölümüyle kahkahalar atıyorum.
Hani bir his vardır ; bir diziyi çok seversin onun çok iyi bir dizi olduğunu bilirsin çevrendekiler henüz bilmezler onların da bunu izlemesi gerektiğini çok derinden hissedersin , bazen bir dizinin kesitini gösterir bazen de sözel ifade edersin. Karşındakinin gözlerinde bunun sıradan bir komedi dizisi olduğunu gösteren bir bakış vardır ve onlara böyle olmadığını kanıtlamak istersin yanıp tutuşursun içten içe… işte öyle bir şey bu dizi de. Bazen aklımı kaçıracak gibi oluyorum bu diziyi karşımdakine anlatmaya çalışırken çünkü anlatamıyorum da…
--spoiler--
''babam, ağabeyime ahmet ismini koymuş, bana da ünal demişler. onu diyorum işte. ne garip değil mi diye. ahmet! yani düz ahmet. bir komut, bir yol gösterme yok. ama ben ünal. ün al evladım. ününü al anlamında. ezelden beridir ebeveynlerimizin çizdiği yolda adımıza kurulmuş hayalleri kovaladık. gerçi ben badanacı olarak bu zinciri kırdım ama ahmet ağabeyim maalesef adı ahmet olduğu için, bir yol gösterilememesinden dolayı...''
--spoiler--
bu hafta evde badana yapılırken evde sürekli "belki de bu yüzden yalnızca cesurların işidir badana " diye diye gezdim. ustalar da garip garip yüzüme baktı.
Pek dizi izleyen biri değilim ama bir dizide iki normal zekalı insanın yapmacık olmayan bir şekilde sohbet etmesi uzun zamandır görmediğim bir şeydi, bu hoşuma gitti.
Dolayısıyla çok keyif almasam da ne konuşacaklar acaba düşüncesiyle, muhabbetlerine dinleyici 3. Kişi olarak dahil olur gibi izliyorum ve yeterince keyif veriyor.
Kısacası Ayıla bayıla izlemiyorum hayran kalmadım ama kendini izletiyor çünkü hikayeler yaratıcı ve diyaloglar özgün.