geçmişinin ne bok olduğunu biliyor ise insan, geçmişteki dostluklarını bile gözden çıkarsa da unutmaya çalışsa da herkese yalan söylese de an gelir her şeyi hatırlar.
saplanıp kalmak, olduğun yerde dönmektir.
en ufak bir hayal kırıklığında,
küçük bir çocuğun odasından aldığı oyuncak kutusunu önüne alıp boşaltması ve oynamaya başlaması gibi
geçmişini önüne döküp sürekli irdelemesidir.
yaşadığı bütün sıkıntılardan geçmişi sorumludur çünkü.
oysa bir farkına varsa, istediği an o geçmişten kurtulabileceğinin.
kişiliğini oluşturan, seni sen yapandır geçmiş.
eğer acı veriyorsa,
temelleri çürük bir kulübenin üzerine lüks bir daire yapmaya çalışmaktansa,
herşeyi tamamen yakıp, yıkıp yeniden inşa edebirlir kendini..
peşinde ışık olmasa dahi sürekli bir gölgeyle gezmek. herhangi bir mutluluk anının geçmişten gelen çirkin bir anıyla baltalanması. her sevincin ardından bir burukluk yaşamak. zamanın sanki hep aynı anda kalmış olması. ve zamanın kişiyi tek bir zaman dilimine sıkıştırmasıdır.
neden geçmiyordu geçmiş aklımdan. onun geçmişini ben yaşatıyordum.
sakinleşmemi söyledi. yapamadım. eğer geçmişini öğrenemezsem her ayrıntısına kadar kendimi iyi hissedemiyordum.
her ayrıntıyı sordum. bu yaklaşık 3 sene 5 ay ve 7 güne tekabül edecekti hesaplarıma göre. excel'i açtım. grafikleri hazırladım. yapmadığıma inanmayanlar yanılıyorlar yaptım. "kafeden çıkınca ne yaptın? sağa dönünce kimi gördün? ilk baktığında ne hissettin?" le başladım ilk. masumca. sonra daha derinlere indim. "hislerinin gidişatı ne yöndeydi? böyle olsaydı şöyle yapsaydın ve oradan geçseydi ne olurdu?" farazi olarak rekor bile kırdım. kırmışımdır yani. kendimi psikolog gibi hissediyordum. ama hasta bir psikolog.
geçmişi yaşatmak bir yere kadar zevkliydi. duymak istemediklerimi duydukça kendime acı çektirmek için daha fazla öğrenme merakı sarıyordu içimi.
hastaydım ben. ve tedavim için yapılacak hiç bir şey yoktu.
ne bir ilaç fayda ederdi bu durumda. ne de uyuşturucuya başlamamın faydası dokunurdu. ne de her gün içsem gene unuturdum.
en sonunda karar verdim. bir daha hiç konuşmayacaktım bu konuları.
kararımı vermekte geç kaldım elbet. kalp krizi sonrası anladım yaşamanın ne kadar tatlı olduğunu. kalbimi sevdim becel yemedim.
zeytinyağı yedim.
ve her dakika düşüncelerden kurtulmak için dua ettim. gene bir sancı. sonrasında her dakika kendimi meşgul ettim.