geçmişten günümüze din adı altında soygunculuk

entry2 galeri0
    1.
  1. Yeni bir araştırma günlüğümle karşınızdayım.

    Bu seferki araştırma dizim putperest yunan kavimleri ve tanrıların tanrısı zeus un doğduğuna inanılan mağara ile başlayıp; Yahudilik, Hıristiyanlık ve son olarak islam dininde görülen inanç kültürü ve duyguların suiistimal edilerek nasıl kurnazca nakde dönüştürüldüğü ile ilgili araştırmaları içermektedir.


    Önceki araştırma notlarım.

    (bkz: Yalan haberlerle Müslümanlığı yayma girişimi)

    Yazımız, milat öncesi dönemlerde Girit te başlıyor. inanışa göre, zalim tanrı kronos dünyaya gelen bütün çocuklarını yutmakta ve midesinde hapis tutmaktadır. Son çocuğu olan zeus un annesi tarafından mağarada peydahlanması ve annesinin, kronos a hitaben; çoluğumu çocuğumu yedin beyaa! Sözleri ile yüklenmesi ve al bunu yut diyerek, aspirin niyetine kronos u kandırarak zeus yerine taş yutturması ile başlar hikaye.

    O dönemler bütün dünya halkları için inanış bu yönde cereyan etmekte ve modern halkların tamamına yakını bu inanışı benimsemektedir. Artık zeus tanrıların en haşmetlisi, yıldırımların yaratıcısıdır. O dönemde fakir bir yerleşke olan ve Girit adasının kazası konumundaki Heraklion da halk aç, susuz ve bakımsızdır. Bu talihsiz günlerin altın bir çağ ve zenginlik getirebileceğini düşünen sivri zekalı bir uyanık tarafından uydurulan zeus heraklion da şu mağarada doğdu yalanı sonrasında Girit adeta bir tapınma merkezine dönmüş ve mağara her yıl tonlarca altın ve tapınma malzemesi olarak getirilen malzemelerin adak olarak bırakılması dolayısıyla nesiller boyunca ferah içersinde yaşamaya başlamıştır.

    Bu dönemler öylesine büyük sahtekarlıkların döndüğü bir dönemdir ki antik putperestlik inancı dahi ve kurnazların altın çağlarını yaşamasına sebebiyet vermiştir. Dönem itibariyle açılan bir çok ibadet mekanı farklı yol ve taktikler izleyerek inananları kandırmayı bilmiştir.

    Yazımızın ikinci paragrafında yolumuz, büyük iskender tarafından kurulmuş olan kadim şehir iskenderiye den geçmektedir. Tarihler milattan önce 10 u göstermektedir. iskenderiye şehrinde bir bebek gözlerini dünyaya açar. Çocuğun ismi heron dur. Mekanik ve mühendislik dallarında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehalarından birisi olan bu çocuk, şüphesiz o dönemin putperest rahipleri tarafından bilinmemektedir. Sonraki yıllarda meşhur iskenderiyeli heron olarak ünlenecek olan bu çocuk, putperest rahiplerin inanılmaz dalaverelerinin mucidi ve planlayıcısı olarak adını tarihe yazdırmayı bilecektir.

    Heron 20 li yaşlarına geldiği zaman, ilk su ve hava basıncı ile çalışan mekanik aletlerini yapmaya başlamıştır bile. Bu inanılmaz görsellikte ve akıl karıştıran icatlar ilk olarak putperest rahipler tarafından keşfedilecek ve yüklü miktarlar karşılığında heron; putperest tapınaklar spora transfer olacaktır.

    Heron un yaptığı birkaç aleti kısaca tanıtmak gerekirse;

    Yanında ateş yakılınca hava basıncının bakır bir boru yardımı ile heykelin içinden geçen keçi kanını gözlere ulaştırması ve kan ağlayan tanrı heykellerini yapması ile bütün iskenderiye halkına büyük bir şok yaşatır. Zira, tanrılar adaklardan memnun değildir ve kan ağlamaktadır.

    Yine aynı basınç mantığı ile çalışan ve dans eden, mıknatıs yardımı ile birbirini çeken tanrı heykelleri zaman içerisinde heron a ve rahiplere akıllarının ucundan geçmeyecek paralar kazandıracaktır.

    Heron a ait en önemli icatlardan bir diğeri ise, rahipler tarafından sunulan suyu içen bronz bir at heykelidir. Heykelin altına yerleştirilen düzenekteki ince detaylar ters çevrildiği zaman atın lıkır lıkır su içtiği görülmekte ve zamanın insanlarını kesin ve su götürmez bir şekilde putperestliğe şevk etmekteydi.

    Heron'un ölümünden 200 yıl sonrasında bile bölgeye gelen ilk hıristiyan rahipler bile bu icatlar karşısında büyülenmiş ve Hıristiyanlık dininden vaz geçme sebebi olarak bu icatları mektuplarında bildirmişlerdir. Sonrasında kendileri de aynı yolun yolcusu olacaklar ya neyse!

    Altın ve para tutkusu dolayısıyla Yahudi ve Hıristiyan din adamlarının yaptıkları aslında üstte bahsedilen detaylardan eksik kalmamıştır.

    Sonraki din oluşumunun ve tek tanrı inancının baskın rol oynadığı toplumlarda, kurnaz olan din adamlarının daha çok tıp ilmi ile insanları etkileme yönüne gittikleri bilinmektedir. Şöyle ki, eski dönemlerde idrarı kan gibi renkli yapabilen ağaç köklerinin bazı içecekler(şarap-şerbet- kutsal su) içirilerek, içen kişinin kan işediği düşüncesi ve korkusunun bir başka kökle tedavi edilerek bunu tanrı ve peygamberin sevgisi ve dolayısıyla kendi mucizesi olarak gösterilmesi akabinde çok büyük oranlarda para almak. Kan işeyip, bir rahip tarafından düzeltildiğinizi düşünebiliyor musunuz? Ne büyük lütuf!

    Yine bir diğer örnek; para karşılığında büyük günahların affedilmesi vs. olarak gösterilebilir. Konunun gereğinden fazla uzun olması münasebetiyle, tek bir örnekle geçiştirdiğim bu bölümün devamı gelecektir!

    Gelelim kutsal dinimiz islam dini ve özellikle günümüzde yapılan şarlatanlık ve dolandırıcılıklara. Bu konuda çok doluyum sözlük ,nerden başlasam bilmiyorum! Yüzüm kızarıyor ama o kadar çok şey var ki yazılacak. Kurban kesme vaadi ile toplanılan paraların iç edilmesi. Yardım paralarının iç edilmesi. Cinci hocaların kızım senin içine cin girmiş yalanları eşliğinde milyar dolarlar kazanması. Muska, şifacılık, okutulmuş pirinç satıcılığı gibi pek çok kalem saymak mümkündür. Dün akşam bir reklam gördüm sözlük; deyyusun biri kuran-ı kerim de geçen bal suresini örnek göstererek piyasada rahatlıkla 15 20 liraya bulabileceğiniz balı faiş fiyatlarla pazarlamaya çalışıyordu. Bu şerefsizler utanmasa, bal suresi bizim balımız için indirilmiştir diyerek! Patent almaya bile çalışır. Neyse efendim, ramazan ayına özel dua hadis kitabı hediyeli 16 cd den oluşan seçkin hafızların seslendirdiği kuran hatim setimiz cazip fiyatlarla satışa sunulmuştur. Almak isteyenlerin özel mesaj ile iletişime geçmeleri rica olunur.

    Yine bu konu hakkında önemli detaylar ve din kisvesine bürünmüş şarlatanların yedikleri boklar bir sonraki yazı dizimde devam edecektir.

    Önemli not: Konu içeriğinde anlatılanlar, hiçbir dini inancı küçük düşürme ya da rencide etme düşüncesi ile kaleme alınmamıştır. Gerçek bir şekilde inancını yaşayan ve yaşatmakla mükellef olduğu bilinci ile davranan din adamları bu kapsamda değerlendirilemez.

    Edit: alıntı değildir.
    7 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük