bircok insanın yaptığı ve bazilarinin farkinda bile olmadığı eylemdir . gecmisle yasanmaz , gecmisle yasayanlar geleceğe haksizlik etmis olur. önünde ki firsatlari da göremez.
bir müddet sonra sıkar çünkü done, elle tutulur bişey kalmamıştır.
aklıma, zırt pırt tatillerimi geçirdiğim köyüm gelirdi. bıraktım artık çünkü artık köy yok gibi.
Sadece zaman kaybı. Atalarımız olmuşla ölmüşe çare yok diye boşuna dememişler. Neden kendinizi uzuyorsunuz. Dünya çok büyük, yaşanacak çok şey var, öğrenilecek çok bilgi, çizilecek çok resim, oynanacak çok mac, izlenecek çok tiyatro, okunacak çok kitap, gezilecek çok yer varken siz hala geçmişle mi yaşıyorsunuz? Kaç kere yaşayacaksınız şu hayatı? Gecen saniyeyi geri getiremiyoruz. Neden hicbir zaman kendi isteğimizle elde edemeyeceğimiz bir kavram olan zamanı boşa harciyorsunuz? Dupeduz saçmalık. Elinize gecen sadece kendinizi uzmek. Mutlu olmak yine sizin elinizde. Gelecek her an değişiyor gelecek elinizde ve sizin yaptığın tek şey geçmişi düşünüp üzülüp mutsuz olmak mi? Mutlu olsanız bile yeniliklere kapalı olmak mi? Yapilacak çok şey var hadi ama kendinize gelin. Aptallık etmeyin.
hayal kurmaya korkmaktan olur bazen. ne zaman bir hayalin olsa veya biri hayal kurdursa olmaması için her şey oluyordur, her şey gelecek hakkında düşünmene karşı bir olmuş seni geriye doğru itmektedir. ne kadar geçmişte kalırsan o kadar umutsuzlaşıyorsun. sigara içtikçe hüzünün artması gibi bir şey bu. umut azaldıkça insanlara güvenin azalıyor ve bir gün, biri çok güzel gülerek geldiğinde hadi demeye yetecek kadar umudun kaldığında, hiçbir geleceğinin olmayacağını düşünüyorsun. kendini hep dipte görmekten daha dip olabileceğini düşünemiyorsun. geçmişinden başka birini öpmeden yeni bir şeylere umutlanmanın ihtimali yok. senin yerine geçmiş uyur, yemek yer, aşık olur benzerlere hep. geçmişte yaşamayı geçmiş olmak kadar uzatınca neler olduğunu bir defa görünce de geçmişten kaçıyorsun. delilik başlangıcı, selamlar.
an öyle garip bir kavram ki 0,000001 ms sonra bile bitmiş oluyor ve her şey geçmişte kalıyor.
konuşmalarımız, hareketlerimiz, yaşamımız geçmişten ibaret.
an o kadar küçük bir kavram ki yukarıda yazdıklarım benim geçmiş düşüncelerimden ibaret.
öyleyse geçmişte söylenen bir sözün an'da geçerliliği ne derecedir?
Geçmişte Etkilenipte kaldıramadığın olaylar silsilesinde, suçlu olmadığın halde kendi hatanı aramak, yapsaydında değişmeyeceğini bile bile sürekli keşkelerle, nedenlerle kendi hatalarını ve başkalarının hatalarınıvsorgulama Suçluluk ve suçlama hisleri arasında gidip gelmek.
son derece berbat bir durumdur .Önemli olan hatalardan ders çıkarıp bir daha yaşamamaktır.Ah keşke böyle yapsaydım ya da ah keşke böyle olsaydı değil de bundan sonra böyle yapacağım böyle olacağım demeli.Geçmişe takıntı çok kötüdür geleceğide yakar.Her zaman kendine güvenmeli ve öz güveni de yıkmamak gerekiyor.
takıntılı olmaktır. geçmişe mazi, geleceğe niyazi derler diyerek işin içinden çıkmak en yararlısıdır, düne hatta dünden de öncesine takılı olmak da yaralayıcı.
çok kötü bir durumdur gerçekten. geçmişinizde iyi olaylar da, kötü olaylar da yaşamışsanız kötüdür geçmişteki anılarla yaşamak. özellikle yaşı 30 u geçmiş geçkinler bu olayı sık sık yapar. tabi bir yerde yapı meselesidir. yani kişiden kişiye değişir. ''benim dedem rahmetli gamsız bir insandı. kafasına hiç bir şeyi takmazdı. 80 yaşına kadar yaşadı rahmetli'' gibi konuşmalara hepimiz şahit olmuşuzdur. yani kafaya bir şey takmamak, ve geçmişte yaşanan olayları, geçmiş zamanları sürekli düşünmemek insanın ömrünü uzatıyor. geçmiş zamanları düşünüp o zamanları aramak veya o zamanların kötü izlerini sürekli düşünmek insanın bugünkü ve gelecekteki hayatını tamamen etkiler. geçmişte yaşamak bugün davranışlarınızı etkiler, davranışlarınız kaderinize dönüşür, geleceğinizi etkiler. kısacası yapmayın. yapıyorsanız psikolojik bir yardım alın. salıcakla kalın.
yaşananların ağırlığındandır belki de yaşamak eskilerde,ya da her adımda bir geçmişe gitmektir parlak gelecek yerine.
birbirini tamamlayan olaylar silsilesi içinde başlar her şey,gün gün ve adım adım peşine takılır insanın çaresizlik denen o soğuk duvar.bağırırsın,kahredersin,gömülürsün yalnızlığına daha çok,kendin varsındır bitek;çaresiz kalırsın kendine sokulursun bir çift gülen göz yerine.
tam bi keşmekeş yani,
kolayca girersin ilerde zorlanarak,belki de hiç çıkamayacağın bu koyu derinliklere;ne bırakıp giden sevgilinin o keskin acısı,ne ezilişlerin,ne de ezik olmadığın halde yüzüne söylenen her kelimede ezikliğin içinde kaybolman yetmez seni biraz olsun düşündürmeye.
bir köprü kurman gerekir karşıya geçmek için;onu hiç beceremezsin!
sürekli tekrar eder durur gerçek kendisini,öyledir çünkü;o gerçektir ve senin gerçeklerin tek başına bi anlam ifade edecek kadar tutarlı değildir.alırsın onu da yanına diğer gerçeklerinle,bigün dersin,bigün gerçekliğini göstericem dersin,o bi gün gelecektedir,sen ise geçmişindeki sahte gerçeklerinle savaşmaktasındır hala,.,.
hayat bi melankoli değildir senin için,ama her yerde karşına çıkanları karşılamaya sadece bu yeter.sen artık yavaş yavaş melankolinin sınırlarında bi sürgünsündür.bun da herkes kanaatkardır,ama senin geçmişe attığın adımların aksine,sana bu sürgünlükte bi adım geri attıracak yoktur,varsa da gözükmüyodr.
ilk başlarda rahatlatırsın kendini,telkinlerle yürütürsün yarı geçmiş biraz şimdi ,çok az da gelecekle.bu bi devinimdir.yavaş yavaş vazgeçersin,bohem takılırsın,anı değerlendirip'carpe diem' naralarına soyunursun.ufak denemeler yaparsın şansını arttırmak adına,kalkmaya çalışırsın;bir el ararsın,ama bulamazsın.köşeler tutulmuştur,ya da o an sana öyle gelir,sonuç olarak küçük girişimler küçük kayıplara dönüşür.olsun dersin,yine denerim,daha yolun başı dersin.ortada bi yol olmadığını anlayınca ise ayrı üzülürsün.bir süre sonra boşvermeye başlarsın ve her denemende yalnızlığa son vermek için,borç alırsın hayallerinden.geniş bi alan gibi görünür hayallrin,ama bisüre sonra bağımlı olursun,her kaybedişte biraz daha çalarsın hayallerinden;biraz daha kısarsın gelecekten.ne o el gelir kaldırır seni ne de sıyrılıp atamazsın bedenini geçmişin ağırlığından...
sürekli yerde olmaktır.arkasına bakıp gülerken insan sürekli bi yerlere takılıp düşer çünkü.sonrada önüne bakıp ağlar, suçu geleceğe atar.ama bilmez asla geçmişi olmasa geleceğinede gülebileceğini.asıl suçlu geçmişidir aslında.insan geçmişiyle gülmeyi bırakıp geleceğiyle ağlamayı öğrendiği zaman yaşamaya başlar.