sıradan bir günde yazar evine gelir yorgundur ve hemen uyumak istiyordur. eve geldiği gibi üstünü hiç değişmeden pasaklı bir şekilde yatağa girer ve uyumayı bekler. tam rüyaya dalmıştır. rüyası şöyledir ;
neverdantecry ismini layık gören yazarımıza bu ismi veren dante ile neverdantecry limbo dünyasında koşmaktadırlar etrafta her şey yok olmaktadır. her şey bir yere savruluyor, her şey paramparça oluyor. danteyle beraber koşarken neverdantecry köprüden geçmeleri gerektiğini söyler ve oraya doğru yönelirler tam köprüye adımını atarken köprü yıkılır ve ileriden küçük bir nokta onlara doğru yaklaşmaktadır. geri çekilirler başka bir yol bulmaya giderlerken, o küçük nokta kocaman bir kamyonete dönüşür ve tam neverdantecry'a çarpacakken never hapşurur ve hapşurmasıyla beraber elhamdür... diyecekken kamyonet çarpar ona ve paramparça olur dante ise kılını bile kıpırdatmaz. never artık evrende yoktur kaybolmuştur cesedi bile paramparça olmuştur.
o sırada yüksek bir biçimde çok yüksek desibellerin sınırında bir şey duyar dibi dibi dibi dibi dibi sound olduğunu anlayana kadar. gözlerini açar rüyadan uyanır ve etrafında dizilmiş onlarca kolon görür kulağı artık sesten çınlamaktadır. hiç bir şey duyamamaya başlar ve bayılır.
gözlerini açtığında nerede olduğunu anlayamaz bilemez bir hale gelmiştir. geçmişini unutmuş bir haldedir. ve etrafı gezerken bir bilgisayar görür ve bilgisayarda my name is dante diyen bir adam görür.
birden gözlerini açar ve neverdantecry rüyanın içinde rüya gördüğünü anlar. my name is dante diyerek güne başlar her zamanki gibi elini yüzünü bile yıkamadan sofraya oturur yemeğini yer ve güne devam eder ve geçmişindeki kendisini unutmuş hiç büyümemiş ve hala hayallerin içinde yaşamaktadır. kendisi türkiye de bulunan ender kişilerdendir.
danteye selamlar, sevgiler.