iki gündür çok fena dilime dolanan şarkıdır. bu arada gökalp ergen hiç de fena değildir. murat ilkan gruptan ayrıldıktan sonra bayağı üzülmüştüm ama, beklediğim kadar vasat bir vokal gelmemiş.
Zannımca "pentagram" olarak değilde, "gökalp ergen" olarak değerlendirilmesi gereken parçadır. Zaten albüm genelinde hakim olan "murat ilkan sız pentagram" düşüncesi gibi sözkonusu parçada o çizgiden uzak...
Ancak gelgelelim bu parça çok iyidir. Zaten ülkemizde görmeye pekte alışkın olmadığımız başarılı prodüksiyon ve iyi söz-müzik kombinasyonu bu parçada çok iyi harmanlanmıştır.
Nasılki yıllar sonra megadeth ten bir "rust in peace", metallica dan bir "master of puppets" beklemek yanlışsa, pentagramdan da bir "anatolia" ya da "trail blazer" beklemekte yanlış olacaktır ki yepyeni bir vokal ile.
Neyse sonuca gelelim; yukarıda da bahsettiğim gibi bence "yeni dönem pentagram ı" için gayet sağlam parçadır.
beklediğime deydi mi deymedi mi diye kafamda piston savaşına neden olmuş pentagram şarkısı. adı pentagram bile olsa geçmiş yılların izni kaybetmiş. anadolu speedy heavy metal ruhu ne yazık ki bu albümde yok. solist gökalp bu gruba ayak uyduramamıştır. ki açıkça belli olmaktadır. giriş kısmıyla zaten double bind etkisi bırakmıştır. ''biz tanrının yetim çocukları'' gibi overdose ha şarkı iyimi derseniz katagorisel olarak çok iyi diyebilirim. solist gökalp ergen bence, mor ve ötesi, redd, yüksek sadakat imajını bi tarafa bırakıp, metalci ruhunu geri döndürmelidir. zira bir murat ilkan değildir. teşekkürler pentagram 13 yıl önce bana yaşattığın feyz için.
ilk dinleyişte çok etkilenmeyip ''muhtemelen dinledikçe dehşet bir şey olacak bu.'' dedirtmiş pentagram şarkısı. klibi internet alemine düştüğü gün kalite çok düşüktü. şimdi ne alemdedir, bilinmez.
pek çok kişiye ağır gelendir. geçmişte yaşanılan, yaşatılan kötü anlar için yük demek fakat güzel anları "hatıra" diye anmak ise insanın ikiyüzlülüğünden ileri gelendir.
oysa geçmiş iyisiyle kötüsüyle insana aittir, insana özgü, insan kokulu... ve bu sahip olunan anılar bütünü içersindeki en ufak umutsuzluk anları bile üstünden zaman geçtikçe hafızaya yerini sabitler. ne gece ne gündüz ne günün belli herhangi bir zamanı değil de; insan kendini keskin, umutsuz, mutsuz, çaresiz hissettiğinde göze çarpar. halbuki bu oyunun amacı geçmişte yaşanılanları geleceğe deneyim oalrak aktarmaktır. oysa hepimiz yanlış anlarız bu küçük oyunu ve geçmişi bir parça anımsamayagörelim; her şey bir bir "hata" gibi çıkar gün yüzüne...
geçmiş, yaşanılanlar ne kadar iyi veya ne kadar kötü olursa olsun bize az buçuk tecrübe katmış olmalı ki onların adına gerçekten yaşanmışlık diyebilelim.