''omzumuzdan düşmüyor geçmişin yükü'' sözüyle aklımda yer etmiş pentagram şarkısı. albümün en iyisi değil fakat yine de eli ayağı düzgünlerden. kanımca bundan daha iyisi albümün ağır topu için:
(bkz: beyond insanity)
Bir şarkı bu kadar mı içimi dökebilir ? Sözleri içime o kadar dokundu ki balkonda çıkıp dinlerim her gün. içimde bir özlem başlar, ama bu özlem kolay dolacak bir özlem değil. Hissediyorum, öyle bir sevgi ve özlem var ki bu bu dünya'da ulaşılacak bir şey değil. ''Bizler tanrı'nın kırık hayalleri...'' Özür dilerim tanrım, seni gerçekten çok seviyorum. Bunu da biliyorsun..
Yaşamımız boyunca başımıza gelen olaylara yerinde ve zamanında tepki verebilmeliyiz. Hissettiklerimizi hislerimiz yoğunken dile getirebilmeliyiz. Hayatın zorlukları zamanla omzumuzda birikmeye başlarken bir de geçmişten yükleri eklememek lazım. insan ilişkileri yeterince karmaşıkken bir de kendi kendimize yük olmayalım. Herkesin yerine koymaya çalışırken kendimizi hiç kendi yerimize koyuyor muyuz acaba.
çok beğenmedim. sözleri pek anlaşılmıyor. ayrıca kötümser bir şarkı ve geçmiş hiç bana yük olmuyor ki zaten yük olsa her yaşta olur. geçmişi kendimize yük etmemek gerek.
aklıma bu şarkıyla ilgili çok acayip görseller geliyor. karanlık bir ormanda soğuk bir havada hoodie giymiş ve bir şeyden kaçmak için koşarken ağzından nefes verdikçe dumanlar çıkan bir adam. beyaz bir ışık yaprakların arasından belirli belirsiz aydınlık sağlıyor. adam arkasına her baktığında kimden kaçtığını göremiyor çünkü gözleri bağlanmış. en son tökezleyip düşüyor, kaçtığı şey gölgesi ve onun karanlık tarafı. ağlarken bir yandan gülmeye başlıyor ve o sırada gölgesi vücudundan içeriye giriyor. bu şarkının bende uyandırdığı hissiyat bu.
ağırdır çoğu kez...
bununla yaşayan modeller de vardır.
yorar ve hayata bakış açısını çoğu kez karamsarlığa çevirir.
bir şeyler-i hep yarım ve eksiktir... böyle yaşam olmaz.
gidiyor sanılır...
oysa yerinde sayılır bir bakıma!
derin bahis...