üniversitedeyken liseyi özlemekle başlar bu, çıkarsız ilişkileri en dertsiz tasasız günleri özlemektir. lise demek sabahın 7'sinden akşamın 4'üne kadar bütün gününü dört duvar arasında belli bir insan grubuyla geçirmek demektir. zamanla aile olursunuz çünkü zaten o kişileri ailenizden bile çok görüyorsunuzdur. yaşınız daha 16-17'dir ve bu da hayattaki ilk saçmalıklarınızı o insanlarla yaşamışsınız demektir. Lise en özel, en güzeldir.
Lakin üniversite bitince bu geçmişi özleme durumu yine vuku bulur. Her ne kadar üniversitedeyken bunu hissetmeseniz de kendi başınıza en özgürce davranabildiğiniz, en büyük partilere gidip en delice eğlendiğiniz dönemi geride bırakmışsınızdır.
Buradan sonra hayat sanki yokuş aşağı gidecek gibi hissedersiniz. Sanki bir daha asla o kadar eğlenemeyecek, asla o lisedeki kadar sımsıcak arkadaşlıklar kurulamayacak ve sorumsuzluğun o en tatlı hali asla bir daha yaşanamayacaktır.
En acısı da nedir biliyor musunuz? Malesef bu varsayımların hepsi gerçektir bu yüzden de geçmişi özleme durumu hayat boyu insanın peşini bırakmaz. En arkaya bakmadığını düşünen insanlar bile bir küçük şarkı, bir parfüm esintisiyle sürekli kendilerini "ah.." derken bulur..
tam bir yıl önce hastalandım.
yalancı bir kadın yüzünden
doktora gitmedim.
bekledim.
gelmedi,
hastayken bir daha hastalandım.
yalancı bir kadın yüzünden.
sonra bir daha, bir daha, bir daha
genellikle uyku öncesinde dalınan tuhaf düşler seansında rastladığımız ve sırasıyla akla geldikçe gülümseten ya da size tarif edemiyeceğiniz duygular bağışlayan anlara bir bir dönme isteğinin yoğun hissedildiği saatlerimizin vazgeçilmezi.
neden bilmem,
hep iyidir geçmiş.
biz köşelerimizde yalnızken
veya bir dost sohbetinde
hatırlarken geçmişi,
aklımıza gelmez nusubetler .
hep özlemler vardır ,
bir kenarında
o tebessümlerin sarmaladığı
yıllanmış hikayelerin.
insana bahşedilmiş
belkide en güzel zaaftır ki bu,
en pis halimizde bile
bir şekilde bize göz kırpar
o saf, davetkâr haliyle.
şimdiyi kaçırmaktır.
geçmişe dönük yaşayan kişiler gözünün önündeki güzellikleri görmezler.
iş, ilişki anlamında pek çok fırsatı kaçırırlar.
geçmiş sadece geçmişte güzeldir, bir şeyin bitmesi gerekiyorsa biter.
gelecekte de her zaman güzel günler vardır.
atladığı her ömür merhalesinde, bir öncekine dönüşünün asla olmadığını idrak edip, bir sonraki merhaleyi daha güzel kılmaya kudreti olmayanların çaresiz hissi. bu özlemden kurtulma çabası gösterenler de vardır, "yarın güzel olacak, şunu bunu yapacağım ve mutlu olacağım" planları yaparak... fakat, bu özlemi depresif boyutlarda duyanlar, akşam eve " nefret ediyorum bu hayattan" diye ağlayarak döneceklerdir.*
insanı cok fena eden özlemdir. her zaman geçmişte kalıp, o günü yaşayamazsınız.
en kötüsü de olacakları önceden sezip zaten ileride özleyecektim o günleri demek.
geçmişte çok güzel şeyler yaşamışsındır. hayatının en mutlu zamanlarını, en keyif verici anlarını yaşamışsındır. yüzün ilk defa gerçekten gülmüştür, mutlusundur, üzülmeye hiç niyetin yoktur, geçmişte bunları yaşadıysan geçmişi özlemek doğrudur. diğer bir tabirle şu andaki yaşadığın hayatta çok mutsuzsundur ve geçmişe dönmek istersin, özlersin.
onunla uyuyup onunla uyanmayı, eşsiz huzuru, uykulu uykulu bakan bir çift göze yeniden ve yeniden aşık olmayı özlemektir. ama geçmiştir sonuçta adı. geçip gitmiştir.