--spoiler--
Her insan mutlu olamaz...Çünkü; Gereğinden fazla özler dünü, hakettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...Her insan mutlu olamaz...Çünkü ; Gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hakettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri ve asla göremez yanıbaşındakileri...!
--spoiler--
bir hayatı tek başına mahvetmeye yetecek yanlıştır.
karşı koltuk boşken, kalkıp oraya geçmek kişinin elinde olduğu halde otobüsün gidiş yönünün tersine oturmak gibidir. hep geçilen, geride bırakılan yerler görülür. çoğu zaman yanınızdan geçip gidenlerin metrelerce sonra farkına varırsınız. sırada ne var, bilmezsiniz, muğlaktır. baş çevirip bakmak zor gelir, kolay olan geride bırakılanlara göz dikip öylece beklemektir çünkü. karşıdaki boş koltuk ne kadar göz kırpsa da görmezden gelirsiniz, erkenken dönülecek sanılan yollarsa geçip gitmektedir altınızdan. garip bir mide bulantısı, hafiften vurmaya başlayan baş ağrısı, ha geçti ha geçecek sanılan baş dönmesi gibi durumlara ise gözleri kapamak çare değildir bir süre sonra. akıl başa gelip yer değiştirildiğinde bile etkisi sürer bazen bu fiziksel hırpalanmanın.
hayatı, otobüsle aynı yöne bakan koltukta geçirmek gerekir. giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir şeklinde klişelere girmek istemez yazar ama öyledir işin raconu. hayatın otobüsün katettiği yol kadarsa, karşı şeride geçip geri dönme lüksün yok demektir. varacağın yer önem arz etmelidir, arkada bırakılanlar değil. koltuğunda ağrısız sızısız yüzlerce metre ileriye bakmalısın, göremediğin kısımla ilgili iyi dileklerde bulunmalı, hayaller kurmalısın. olmaz yoksa. bir boka yaramaz o yolculuk. ne sana faydası dokunur, ne senin seyrin için dünyaya gelmiş güzelliklere öylesinin.
Bugününü, yarınını yaşayamayan insanların özlem duygusudur. Dolayısı ile, geçmişe duyduğu özlem, geçmişte yaşama isteği duyurur. Birey, ruhen geçmişte yaşamını sürdürür, ancak temel ihtiyaçlarını karşılamak için şimdi ki zamana gerek duyar.
Dolayısı ile yarını olmayan kişilerdir. Bugünde dahi yaşayamayan bir kişinin yarınlarının daha güzel olması da söz konusu olamaz. Bu nedenle her geçen gün geçmişe daha fazla saplanır.
silmek istediğim duygulardan.
belki üstesinden gelmek eldedir. bir anlık ruhsuzlaşma çabalarıyla , kendini tanıyamaz hale gelip insan silebilir o günleri, anıları.. ama mutlu olmak varken, *, odun ve demirden kalbe sahip olma isteği neden?
hep bir şekilde geçmişi özleme hali, insanı yer bitirir..
hep o eski günleri arama, o geçenzamanların varlığını tekrar görme ve bir şekilde dönme hali.
o günlerin hatırlattıkları.. hissettirdiklerini tekrar yaşama isteği, o günlerin ağızda bırakan hoş tadını özlemek.
en fenası da o işte.
insanın olmazsa olmazıdır. lise 3'e giden lise 2'yi, ortaokula giden ilkokulu, ilkokula giden okuldan önceki hayatını, daha da küçüğü sünnetten önceki halini özler.
bu hissi çok sık tatmayan hayırsız, düzenli aralıkla tadan vefalı, sık sık tadan melankolik, abartansa depresif olur genelde.
1 saniye öncesini özleyen çok depresif arkaşlarım var..
"...
hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
daha biz kimseye küsmemiş,
daha kimse ölmemişken,
eskidendi, çok eskiden.
şimdi ay usul, yildizlar eski
hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
geçen geçti,
geceyi söndür kalbim
geceler de gençlik gibi eskidendi
şimdi uykusuzluk vakti."
geçmişte yaşanan güzel şeyleri gülümseyerek hatırlarken, mutluluklarımızı bir anda yok eden sabit noktaları hatırlayıp; bunlara dair pişmanlık duymaktır. geçmiş tamamen unutulamayacağı gibi, geçmişe bağlı yaşamak da insanı engeller ve yorar.
oscar wilde'ın ''kimse geçmişi geri satın alabilecek kadar zengin değildir.'' sözüne karşılık, barbara stanwick'in ''hep geçmişi yaşayan kişi yavaş yavaş çöker.'' önermesi unutulmamalıdır.