insanların geçmişe duydukları özlemlerini dle getirmeleri durumudur. her zaman insan geçmişi özler. eski ramazanları,eski sevgiliyi,çocukluğu... ve birçok şeyi. çünkü yaratılışında vardır herşeyin kıymetini geç anlarız herşey sonradan anlaşılır kaybedince kıymetini biliriz bazı şeyleri. sanatçıların gençliğin ve de eskide kalmış sevgilinin.
yitirdikleri geri kazanmak içindir. çok yüksek bir yerden tüm insanlığa bakmak...
başarılan bir şeyin insan bünyesinde yaratan rahatlama duygusu. her şey benim. gördüğün, göreceğin, görmekte olduğun ve hissettiklerin, hisettiğin, hissedeceklerin... her şey...
pişmanlık, özlem, sevgi, gibi duyguların karışmasıdır. tabii bazı anları tekrar yaşama isteğini de eklemek lazım.
bu isteği tetikleyen şeyler genelde üzücüdür. başınıza bir olay gelir ve eskiden böyle olayları daha az yaşadığınızı anlarsınız. ve bu istek devreye girer.
sevdiğiniz birini kaybedersiniz, geçmiş günlerde yaşadıklarınızı hatırlarsınız ve yine bu istek devreye girer.
en acısı da bu isteği gerçekleştirememektir. geleceğe bakmak zorunda kalırsınız.
çoğu arkadaşınız tarafından karalandığınız dönemde bir okulu bitirememek ve bunun yüzünden aileden baskı görmek... alamadığınız diploma yüzünden yapamadığınız işiniz ve kaçırığınız tüm işler... sonralarda aldığınız diploma ve siz. elinize bir diploma ve gördüğünüz tüm baskılar ve alay geçmeler... yorulmuş bir ruh. atı alan üsküdarı geçmiş ama kazanılmış bir zafer. geçmişe sünger çekmek bazen o kadar kolay olmuyor ta ki intikamı alana kadar. onların canını yakmak değil onları kendileri ile bırakmak ve buralardan göç etmek. kulağınızda su sesi ile... kuşlar kadar özgür olacağım bir güne kadar... onla beraber bu diyarlar gitmek. ta ki ruhum rahat bir nefes alıncaya kadar arkaya bakmadan hesapsızca gitmek.
- 7 yaşından küçüğüm. yeni ısınmış kalorifer peteklerine sürüyorum ellerimi sağlı, sollu. boyum yetmeyen pencereden aşağı bakmaya çalışıyorum, babamın servisini beklerken.
- su tabancamla babannemi kovalıyorum evde, kadıncağızı sırılsıklam ediyorum. yine de seslenmiyor.
- çatala sucuk geçirip ocakta barbekü keyfi yapıyorum herkesten habersiz.
- kovaya su doldurup aşağıda oynayan çocukları ıslatıyorum ilk kıskançlığımla.
- beni uyutmaya çalışan annemi uyutup, sessizce kaçıveriyorum dışarı.
- misafirlikte uyuyorum. giderken uyandırmaya çalışıyorlar. "yok ben gelmem, burada yatacağım." diyorum uykulu uykulu. gözlerim kapalı önce giyindirilip, sonra büyük bir eziyet içerisinde yürütülüyorum.
- banyodan kaçıyorum kaynar suyu kafama yiyince. anadan üryan kovalamaca odalarda.
başlığı görünce aklıma gelen ilk soru zaman makinesi yaratılırsa amaçlanan sadece geleceğe gitmek mi olur? yoksa insanlar zaman makinesini yaratmaya çalışırken asıl amaçları geçmişe gitmek ve hatalarını düzeltmek mi?