bugünlerde en çok hissettiğm şey.eskiden yani bundan bi 10 yıl önce diyelim cebimizde az para vardı
ama mutluyduk.şimdi cebinde para olsa da olmasada mutsuzsun.eskiden bilgisayar oyunları ve haliyle
internet bu kadar yaygın değildi.mahalle maçlarında herkes mahalle takımına seçilebilmek için canhıraç bir şekilde oynardı.akadaşlarla toplanılıp atari salonlarına gidilir veya evde atarisi
olan arkadaşa misafir olunurdu.oyun oynarken arada arkadaşınızın annesi çay-kek gibi şeylerde getiriyorsa
keyfinize diyecek yok.iki arkadaşınızın oynadığı futbol oyununun bitmesini beklerdik.zevkliydi güzeldi.arkadaşlıklar
sağlamdı sonra atari salonlarının yerini internet kafeler aldı ardından neredeyse her evde bir bilgisayar ve internet oldu
kimse bilgisayarın başından kalmamaya başladı bir de baktıkki daha dün evinde ataride oyun oynadığın çocuklar yoldan
geçerken sana selam vermiyor.geçmişte bu kadar özentilikte yoktu.illa bir arkadaş o ayakkabıyı giyiyor de sende gidip
o ayakkabıdan almazdın bugün ise herkesin ayağında converse hep birbirine benzeyen birbirinin kopyası olmuş insan yığınları haline gelindi.*eskiden siyasetde temizdi renkli bir siyasi hayatımız vardı bebek katilinin yakalandığı gün tüm ülkede mutluluk vardı.*çat pat bir koalisyon kurulmuştu 3 farklı siyasi kesim bir araya gelmeyi başarmıştı.aslında herşey iyi de gidiyordu en azından bugünkünden kötü değildi.sonra bir anayasa fırlatma bir kriz herşey bitti.mhp apoyu astıramadığı için sırf ecevitle koalisyon kurduğu için dsp karaoğlana rağmen anapta artık sıktığı için baraj altında kalıyordu.ve türkiyenin hafızasına bir kez daha reset atılıyordu...
neden acaba? insan neden özler ki geçmiş günleri. belki bugünden daha kötü bir durumdasındır belki daha mutsuzsundur ama özlersin.
hiç bir sebep yokken aklına gelir eski günler elinden kayıp giden bir yağmur damlası gibi kayıp gitmiştir. döner bakarsın arkana ne çabuk geçmiş o yıllar. o eski masum çocukça kurulan hayaller şimdi çok uzakta her şeyin farkındasındır artık belkide eskisi gibi hayal kurmak istersin ama hep bir şey engeller seni.
durgunsundur artık eski sen değilsindir. hayat o gerçek yüzünü göstermiştir sana eski sevimli hali yoktur. bir şey ararsın o eski günlerden bir hatıranın somutlaşmış halini bulamazsın işte.
dursun istersin zaman dursun sonsuza kadar. her şey aynı kalsın ama her şey. bir düş olsun istersin hayatın sadece bir düş. hayat,kelimelerle tarif edilebilecek kadar basit olsun istersin sadece bir cümle kadar.
Geçmişe duyulan özlem bireysel olduğu kadar siyasaldır da. Özellikle 90 lar sonrası yaşanan küreselleşme ve onun felsefesi postmodernizm tam da geleceğe duyulan umutların yok edilmesini içermektedir. birey gelecekten umudunu kesmeliki birşeyleri değiştirebileceğini aklından geçirmesin-dir temel olgu. hal böyle olunca geçmişin daha cazip olma durumu tek alternatif ve daha cazip oluyor. çünkü birey yalnızlaştırılmış ve umutsuzlaştırılmıştır. harekete geçmek ona çok güç gelmektedir. birey yeniyi üretemediği için eskiye dönmek istemektedir. bu toplumsal/siyasal/sistemsel bir olgudur. temeli 90 ların kapitalist restorasyon dönemiyle üretilmiştir. toplumsal dönüşümlerin yaşanabileceği, halkın kendisini yönetenlere karşı özne görebileceği bir toplumsal form istenmemektedir/tehlikedir.
birey kendi başına tüm bu genel havadan etkilenmektedir. dolayısıyla mutsuzlukların, maddi iştahsızlıkların artmasında (ki bu bir arzın da kabartmasıdır) yansıması görülmektedir.
son şey, 60 lı. 70 yılların müzikleri ile 90 lardan sonra ki ve bugünkü müzikleri inceleyiniz. en basit takip/analiz yöntemi budur. Yoksa sanatın ve edebiyatın neredeyse her alanında da mevcuttur.
gülmeyin la...
90ların sonu; kumandasız mavi ekranlı 8 tane kanal barındıran tv de, kanal d, show çekmeyen antenle, flash tv izlerdim hep...
şimdi tvde gördükçe, müziklerini duydukça bi garip oluyorum.
o zaman ki kılık kıyafetler vs. ...
insan psikolojisinin bilinen en büyük açığıdır resmen bu hadise.
meselenin özü şudur ki geçmişte yaşadığımız şeyleri özetlerken acılarımız o anki kadar koyu gelmemekte, zihinlerimiz "kötü" olan şeylere ket vurduğu için silikleşen kötülüklere karşın yaşanan güzel şeylerin yoğunluğu fazlalaşmakta ve hatırlanabilirliği, netliği daha keskin bir şekilde kendisine yer bulmaktadır.
bundandır işte geçmişe hep hafif bir tebessümle bakıp da en katmerli acılarımız için dahi "vay be" derken "geçti" veya "azaldı" diye gene tebessüm edişimiz.
nostajidir. nedeni beynin zamanla anılardaki kötü yanları unutturup anıları daha güzel göstermesidir. adam derki erik ağacına çıkıp çalardık sonra dayak yerdik sahibinden ama ne güzeldi falan. halbuki o an ağlamıştır zırlamıştır muhtemelen en kötü günlerinden biridir çocuğun ama adam sadece iyi yanlarını hatırlar.
91 doğumlu biri olarak en çok 98 senesini özlüyorum. hatta 98 senesinin yazını. pek öyle yaz tatillerini tatil köyünde, denizde, kumsalda geçirmedim ama o senenin yazını özlüyorum işte .
çarli vardı, 98 dünya kupası, pringles reklamları.. milenyuma girip de bok mu vardı amk. keşke kalsaydık 98 senesinde.
En büyük özlem türüdür belki. Her ne kadar hata yapmadım, pişmanlığım yok bile deseniz zamanın zehri her geçen gün bedeninizi yok etmeye başlar. Geçmiş günleri hayal edersiniz fakat ulaşma imkanınız yoktur. Geçmiş en vefasız sevgilidir bu yüzden.
hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşılır sözünü hatırlatma ihtiyacı hissettirendir. ızdırap boyutuna ulaşmadığı sürece var olmasında sorun bulynmayandır da.
geçmişte güzel şeyler yaşansa da yaşanmasa da genelde duyulan özlemdir. iyidir genelde şarkı dinlerken veya film izlerken başa gelebilecek olan olaydır.