Şimdilerde geçmişi özlüyorum. Ne farkındalık vardı ne de yapmak zorunda olunan şeyler. Telaşsız heyecanlı olan günlerdi. Zaman her şeyi değiştiriyor...
Büyük bir çıkmazdır. Kişi, bir daha asla dönemeyeceği bu zaman diliminin içinde çaresizce bocalayıp dururken, bugününü ve yarınını da kaybeder. işin trajik kısmı ise bunu kaybettikten sonra fark eder.
"geçmiş tuhaf şey. hep yanınızda taşıyorsunuz. bana öyle geliyor ki on, yırmı yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur; ama yine de çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi, öğrendiğiniz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekçiliği olmuyor.. derken rastgele bir görüntü, ses veya koku ama özellikle de koku sizi bir anda alıp götürüyor ve o zaman da geçmişi hatırlamakla kalmıyor, içine giriyorsunuz"
Gerçekten tuhaf bir şey. içinden hem çıkamıyorsun hem de tam olarak giremiyorsun.
elimde olsa geçmişimi silerdim o kadar hatírlamak istemediğim kötü anı var ki ama insan beyni unutmuyor işte o anılar her an karşıma çıkabiliyor aklıma gelebiliyor.
"...Biliyorum her bir gölgede kalmış olanları, biliyorum tam şu köşeden geçip gidenleri, birisini bekliyor ve bir tebessümle bakıyor, yüzüme ağır bir öğle vakti. Belki olmasını istediklerimdir ya da geçmişte değerini bilemediğim anlardır, tam şu anda içimde yeşeren anıların ressamı. Belki de hülyalarımdır, geçmişten gelen kumru seslerini bile şarkıya dönüştüren..."
"...Çok eskilerden laf açıldığında, acı çeken bir ruh gibi gıcırdıyor sandık. Bir şeyler hatırlıyor sanki ve ağıtlar yakıyor, tüm hayallerimin önüne kurduğum eski surların dibinde, halen birini bekleyen yetim ruhuma..."
(Pendik Sevdası ve Elvedası, Recep Özcan, Bursa 2011)
Bizden sürekli uzaklaşan ama sanılanın aksine geçse de bitmiş olmayan.
Koşarak ya da yürüyerek yanımızdan kaçıyor ve tabanları aşınıyor, üstümüzde izini bırakıyor ya işte, eksiliyor ve kanıyor, çizgileri belirsizleşiyor, o vakit o da durmadan değişiyor. Bir zamanlar birbirini pek iyi tanıyan iki kişinin bir yaya geçidinde yüz çevirmeleri gibi geçmişleri de birbirlerini tanıyamayacak şekilde farklılaşıyor. Sadece biz değil geçmişlerimiz de ayrışıyor. Geçmiş de unutuyor.
zamanın bir parçası. geçmişi öyle olmalı ki insanın, baktığı zaman "iyi ki bunu bunu yapmamışım" diyebilmeli. başından geçen musibetlerde hikmet-i ilahi'yi farkedebilmeli. geçmişteki sıkıntılara bakıp sabır kuvvetini sağa sola dağıtmak yerine onlardaki mükafatı keşfedip şükredebilmeli. bunun için de imanını inkişaf ettirmeli.
geçmiş bize ders olması için vardır, yük olmak için değil.
geçmiş, zaman zaman aklına geldiğinde oha bunları mı yaşamışım dediğin bir olaylar listesidir.
5 yıllık evli 3 yıllık anneyim. çalışıyorum ve zaman o kadar hızlı akıyor ki. gününü beklediğim şey, bir bakıyorum bekleye bekleye o günü getirmişim hatta üzerinden aylar geçmiş.
düşünüyorum üniversiteyi, memuriyete başladığım ilk zamanları, evliliğinemin ilk yıllarını ve ilk anne olduğum zamanları.
bazen aynada yüzüme bakarken görüyorum aslında baya baya yaş alıp yıprandığımı. bazen kızıma bakıyorum "nasıl yani şimdi ben anne mi oldum, şu yerinde duramayan çocuğun annesi ben miyim?" diyorum.
geçmiş in geçmişte kalması korkutuyor, zamanın bu kadar hızlı geçmesi ve her şeyi arkamda bırakması üzüyor.
hani demiş ya biri "zalimsin zaman"
gerçekten zalimsin. hiç acıman yok.
hani geçmişte yasanan seyler miş li geçmiş zamanda yada di li gecmis zamanda oldugu gibi gecmiste kalsa bitse sikinti yokta hani geçmişten günümüze kabus gibi geliyor ya o kotu.
hani soyle dusun geldi, gelmiş bak ne guzel dimi?
geldiyor, gelmisyor oluyor mu? olmuyor serefsizin çocuğu iste kelimede bile olmuyorken tutup gercek hayatta oluyo. bi turlu gecmiyo
Düşününce hep güzel şeyler aklımıza gelir. Hep özlem duyarız. Geçmişi hatırlayınca, keşkeler de birlikte gelir hep. Yaşadığımız zorlukları görmeyiz hiç. Keşke bir an önce büyüsem dediğimizi unuturuz.. herkesin farklıdır da benimkisi pek rahmetle hatırlanmayacak cinsten. Tıpkı bu günlerim gibi. Evet
psikolojik olarak zihinde düşününce sanki hiç geçmiyormuş gibi gelen geçmiş. geçmişi zaten unutmakla bağdaştırsakta olmuyor. yani geçmiş olanı, geçti derken bile hatırlama zorunluluğu olduğundan ve bununla birlikte unutmayı engellediği için geçmiş aslında geçmemiş oluyor.
Yaşadığın iğrenç şeyleri ve kuduz köpek yalnızlığını aslında başkalarının günahları ve başkalarının başkalarından alması gereken intikamları sana yöneltmeleri yüzünden yaşadığını yani aslında hikayedeki tek masumun hatta salağın sen olduğunu öğrendiğin zaman eskisi gibi acıtmayandır.