bugün

Hep özlenen , uzaklara dalıp gitmektir .
Sebo-gecmise yolculuk dinletendir.
Birçoğumuz için dipsiz bir bataklıktır. Attığın adımları geldiğin yoldan geriye izleyemeyeceğini çamura ve pisliğe batana dek anlamazsın. Battığındaysa yönünü geleceğe çevirmiş olman hala bataklığın içinde ayaklarını sürüyor olduğun gerçeğini değiştirmez. O yüzden büyük başarılar ve muazzam güzellikler barındırıyor olmadıkça (ki fazlasıyla beklenmedik bir durum olurdu bu) dönüp geçmişe bakmak batmayı göze almayı gerektirir.

Yönümüzü daima geleceğe ve aydınlığa dönmeli; yüzünü güneşe dönen çicekler ve çocuklar gibi.
Pişmanlık ve keşkelerle dolu zaman birimi.
nasıl desem, mesela gece bir anda uykudan uyandık ve evden tıkırtılar geldiğini duyduk. ev boş ama. tek yaşıyoruz. ses geliyor, tedirgin de ediyor belki ama sonra düşününce bir mantığa oturtabiliyoruz, bir anlamı oluyor. genleşen eşyalar olabilir bu. ya da çıtırdayan buzdolabı. açık pencereden esen rüzgar da olabilir. bunları düşünüp gelen sese bir anlam yüklediğimiz vakit kafamızı gömüp yatarız tekrar. işte geçmiş, anlamlı olan ne varsa gömdüğümüz yerdir.
kim demiş geçmiş diye?
tıkanmış bir fırsat eşitliğinin yansımasına yapışıp leylek yağmuruna yakalanmış akıllar istifra etmekteyken anlam denen hülasayı, sanmalı bir zannı ikram eden çeşnicibaşı misali anlamsız cümlelerle bir girişi yazıya kiriş yapma halinin sebebidir.

dündü diyip geçilemiyor; ceplerimizdeki bitmiş bir yazın kırıntıları her adımımızla beraber bir küçük sinek gibi ısırırken bacağımızı. yine uzanılmış kötücüllüğün yatağına, üstümüzde yorgan niyetine ince bir çarşaf her çarşaf gibi ve alaycılığımızın esrikliğine kapılmış zaman sonbahara talim etmekte. aklımızdaki güneye kaçış yoluysa kapalı epeydir; yollar yitirmişken yolluklarını gözümüzden.

bir yerde, bir anda o örtüşmeyi yakalayabileceğimi sandığım bir aymazlık hali

paragraf 1

sakinlik. gece. kahve. sigara. bekleme hali.

kendi sesine ses aldanmasına savrulmaktansa, olduğun yerde iki ileri bir geri gitmek ya da iki geri bir ileri... üç nokta. anlamı savsaklayalım. entera bas iki defa.

gelişme sekansı; iki nokta üst üste (entera bas tekrardan iki defa):

uzun uzadıya seyre dalmaktansa bir elmayı ortasından ikiye kesip yarımlardan birisini boş ele verme sporu bir milli lig şemsiyesinin altında örgütlenme şansına erişip geniş kalabalıkların ilgisine mazhar olmayı bir türlü başaramadı.

insanoğlunun zekâsına güvenimin devam etmesindedir öncesindeki cümleyi es geçmem... ve sonrasındakini.

paragraf 1 paragraf 1 olamamış ama ne önemi var.

bir karambolde sıkışıp kalmış ayakların hep beraber topa doğru sürüklenmesiyle beraber arkadan yürüyerek gelip topa dokunan cılız ayağın zamanlama rüyası adını vermek istiyorum bu eserime.

yani...

kahveyi tazelemeli, üstüne yeni bir sigara yakmalı.
Kirli bir nehir gibidir bazen. Ama akıp gider işte. Evet.
Keşke googledaki kadar kolay şekilde silinebilse.
Tamamen kötü olarak bakılmaması gerek, ders almasını bildikten sonra başarı da başarısızlık da güzel şey.
yaklaşık 2 yıl önce beşiktaş civarında otobus duragında tanıştığım bilge bir kiremit ile hakkında konuştuğum kavram.

konu nasıl buraya gelmişti hatırlamıyorum ama başladık konuşmaya.

kiremit: geçmiş nedir ? geçmiş ile ilgili düşüncen nedir ?

biraz düşündüm. bir yandan da duraktaki ekrandan otobusun gelmesine kac dk var diye bakiyordum.

ben : geçmiş, simdi sahip olduğum tecrübelerin tarihidir.

kiremit uzandığı yerden doğruldu. bana doğru yaklaştı.

kiremit : doğru dedin. ama geçmisle ilgili eksik konuştun . gećmis aynı zamanda içimizde kalan uktelerdir. elimizden kayıp giden ve olasılık olarak kalan şeylerdir..

geçmiş bize hem yakın hem uzak gibi gözükür. öyle uzaktır ki, bir daha yaşanamaz. ama ayni zamanda elimizi uzatsak değistiriverecekmisiz gibidir zihnimizde..hemen kafamizin içindedir..bu yüzden bazı hayallerimizde geçmiş çogu zaman yaşadığımız gibi degildir.onu değistirmişizdir. bu sayede pişmanliklarimizi bir nebze olsun bastirmis oluruz..

kiremit unutmayacagim bir konuşma yapmisti. gećmiş olsa bile bu konuşma, zihnimde her zaman "şimdi" soylenmis gibi yer edinecekti..

tam o sira otobüs geldi. kiremite sohbet için tesekkür edip bindim...kiremit deyip geçmeyin. bazıları geçmisi şimdiye sıkıştırabiliyor.
bazen saatlerce geçmişi düşünürüz ya hah! işte aynı zamanda geleceğimizi de geçmişle yok ederiz.
ne saatlerce geçmişimizi düşünüp zırlayalım nede geçmişimizdekileri unutalım. geleceğe bakalım son nefesi vermedikçe...

https://www.youtube.com/watch?v=T--kWb685IE
Uzun süredir silmediğim tarayıcı bölümü.
Gelmiş, gitmiş, yaşanmış olan zaman.
(bkz: mazi)
Yaşadığın iğrenç şeyleri ve kuduz köpek yalnızlığını aslında başkalarının günahları ve başkalarının başkalarından alması gereken intikamları sana yöneltmeleri yüzünden yaşadığını yani aslında hikayedeki tek masumun hatta salağın sen olduğunu öğrendiğin zaman eskisi gibi acıtmayandır.
geleceğin tersi, yaşanmış olan. ders çıkarılan.
psikolojik olarak zihinde düşününce sanki hiç geçmiyormuş gibi gelen geçmiş. geçmişi zaten unutmakla bağdaştırsakta olmuyor. yani geçmiş olanı, geçti derken bile hatırlama zorunluluğu olduğundan ve bununla birlikte unutmayı engellediği için geçmiş aslında geçmemiş oluyor.
Düşününce hep güzel şeyler aklımıza gelir. Hep özlem duyarız. Geçmişi hatırlayınca, keşkeler de birlikte gelir hep. Yaşadığımız zorlukları görmeyiz hiç. Keşke bir an önce büyüsem dediğimizi unuturuz.. herkesin farklıdır da benimkisi pek rahmetle hatırlanmayacak cinsten. Tıpkı bu günlerim gibi. Evet
hani geçmişte yasanan seyler miş li geçmiş zamanda yada di li gecmis zamanda oldugu gibi gecmiste kalsa bitse sikinti yokta hani geçmişten günümüze kabus gibi geliyor ya o kotu.
hani soyle dusun geldi, gelmiş bak ne guzel dimi?

geldiyor, gelmisyor oluyor mu? olmuyor serefsizin çocuğu iste kelimede bile olmuyorken tutup gercek hayatta oluyo. bi turlu gecmiyo
yoktur çünkü ctrl+shift+delete.
geçmiş, zaman zaman aklına geldiğinde oha bunları mı yaşamışım dediğin bir olaylar listesidir.

5 yıllık evli 3 yıllık anneyim. çalışıyorum ve zaman o kadar hızlı akıyor ki. gününü beklediğim şey, bir bakıyorum bekleye bekleye o günü getirmişim hatta üzerinden aylar geçmiş.

düşünüyorum üniversiteyi, memuriyete başladığım ilk zamanları, evliliğinemin ilk yıllarını ve ilk anne olduğum zamanları.

bazen aynada yüzüme bakarken görüyorum aslında baya baya yaş alıp yıprandığımı. bazen kızıma bakıyorum "nasıl yani şimdi ben anne mi oldum, şu yerinde duramayan çocuğun annesi ben miyim?" diyorum.

geçmiş in geçmişte kalması korkutuyor, zamanın bu kadar hızlı geçmesi ve her şeyi arkamda bırakması üzüyor.

hani demiş ya biri "zalimsin zaman"
gerçekten zalimsin. hiç acıman yok.
geçmişi geleceği ve şimdiki zamanı birlikte yaşıyormuş hissi?
bütün zamanlar birbirine girdi.
Geçtiğin her sokaktan 3-5 sene önceki seni görmek.
sürekli düşünüldüğü zaman bugünü de yutan zaman dilimi.
Özlem duyuyorum geçmişe.
Lanet ediyorum.