Başkanlık, cumhurbaşkanı başkanlık sistemi tarafından allahu ekber dağlarına kadar çıkmış ve çıkmaya devam edecek dert. şakşakçılar ve soytarılar bu derdin d harfinden haberdar değil ya da koduğumun üç maymunu oynuyorlar.
Türkiye şartlarında sosyal medyada şaşalı hayatlar. Sahte mutluluklar. işin aslına bakınca ise herkes geçim derdinde. Borçlar birikmiş durumda. işsizlik kapıda. Gelen yetmiyor. Evdekiler anlamıyor.
--spoiler--
Henüz 23 yaşında olan ve pek çok kişinin çalışma hayali kurduğu Google'ın göbeğinde, San Francisco'da çalışan ve hayatını sürdüren Brandon (soyadının bilinmesini istemiyor) yüksek ev kiralarından fazlasıyla şikayetçi.
Sadece bir kişinin ev kirası ve diğer masraflarla birlikte yılda 40 bin dolar harcaması gerektiğini kaydeden Brandon, zamanının büyük bir bölümünü ofis ve evi dışında geçirmesine karşın yüksek maliyetlere katlandığınna dikkat çekti. Google'da yazılım mühendisi olarak çalışan Brandon, San Francisco'da en ucuz evlerden birinde bir süre kaldığını, ama buna rağmen 2+1 odalı dairesi için gece başına 65 dolar ödediğini vurguladı (ayda 2 bin doları buluyor). Evin getirdiği ağır maliyetten kurtulmak için ise sıradışı bir yol bulan Brandon, 10 bin dolara kendine 2006 model bir kamyon buldu. Brandon, şu an 11 metrekare bir alanda hayatını sürdürüyor.
Elektrik veya kira derdinin bulunmadığına dikkat çeken Brandon, artık sadece kamyonu için aylık sigorta masrafı olarak 121 dolar ödüyor.
insanı çok zor durumlarda bırakan derttir. babadan gelmeyen hayır yüzünden anne ile tarlaya narenciye toplamak için gündeliğe gitmek zorunda bırakır. tarlada işin patronu 65 yaşında gözünü hırs ve para bürümüş bir orospu çocuğu adamın kafa sikmesine, çalışırken su bile içmeye müsaade etmediği zaman sinir krizi geçirtmeye neden olan durumdur geçim derdi.
üstüne üstlük artık klasik ama bu geçim derdi yaşayan kişi, 23 yaşında öğretmenlik okumuş kişidir. ve her şeyden önemlisi; bu kişiye üniversite mezunu olduğu halde tarlada gündeliğe gitmek değil, işveren şerefsizlerin insansızlıklarından dolayı insan gibi yaşayamamak ve çalışamamak koymaktadır.
polisler hala rüşvet yesin, imamlar maaşım yetmiyor desin. emeklilerin ise açlıktan küçük dilleri görünsün evi arabaları olduğu halde. bu dünya, bu geçim derdi böyle işte kardeşlerim.
siz günde 10 saat çalışıp geçim derdi çekerken birileri günde 10 saat tatil yapıp paraya para demeden yaşıyor ise, kimin geçim derdi var, kim hırsız karar verin bence.
sosyolojik bir gerçeklik olarak işçilerin çoğu cahil olduğu için (çünkü patronlar onların cahil olmalarını, hak aramamalarını isterler) ataerkil zihniyetleri devam etmektedir.
bundan dolayı çoğunun eşi ev hanımıdır, ha işçi olanı yok mudur, vardır.
hiçbir neden fakir olduğu için, yani emeğinin çalındığı için bir insanı çocuk sahibi olma fikrinden döndüremez.
arkadaşım bu insanlar niye fakir, niye patronlar zengin?
yani otuz yıl boyunca günde on saat çalışmış biri, bir çocuk haketmeyecek, ama ömür boyu baba parası yiyen birisi onlarca çocuk yapma haline sahip olacak.
bu mu adalet? geçiniz.
işçilerin kendini geliştirecek zamanı da parası da yoktur.
çünkü cehalet der Marx, kapitalistlerin kullandığı bir güçtür.
işçilerin kendini geliştirmeyecek durumda olması kadar onların insan gibi değil köle gibi yaşaması da başlı başına sorundur.
iki insan düşün, teki ömür boyu çalışıyor, elinde beş kuruş para yok ve yorgun bedeni ile devam ediyor yaşamına.
diğeri ömür boyu yatıyor, çalıştırdığı işçilerin çeyreği kadar çalışmıyor, rant ile para kazanıyor, ömür boyu tatil ve bankada para garantisi ile yaşamına devam ediyor.
yav amına koyduğumun dünyasında iki taraf var işte, hangisini anlatalım sana bilader? hangisi geçiniyor?
birinin en büyük geçim derdi bu ay kaç milyon dolar kâr Edip fazladan iki yazlık alırım iken, diğerinin geçim derdi acaba kaç yıl daha çalışırsam çocuk sahibi olabilirim..
taraf bu kadar açık ve net, tarafını sen seçeceksin.
bir de beş saat uyur demişsin, oldu olacak adam hiç uyumasın kardeş, öyle geçim derdi olmaz mesela, nasıl?
sorun işçinin x saat ayırıp kendini geliştirebilecek alan yaratması değil, sorun işçinin neden kasti olarak cahil bırakıldığı ve neden saatlerce çalışmasına rağmen hiç çalışmayan birinden az kazandığı.
çok insanımızı yaratıcılıktan alıkoyan, hayallerinden koparan, üretmekten, çabalamaktan ve sanattan uzaklaştıran bir korku çeşididir. öyle ki son 40 yıldır insanlarımız yeni birşeyler denemeye, araştırmaya korkar olmuşlardır. gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım düsturu hakim olmuştur. ah geçim derdi olmasaydı da yapılabilecekleri görebilseydik.