sorunun kendisi olan kelime. geçer evet, sorun da bu zaten. geçeceğini bilmek. neler neler geçmedi ki, neleri geçirdim, uğurladım, yolcu ettim hayatımdan, bunu mu atlatamayacakmışım pehh kayıtsızlığına, hissizliğine, dahası amiyane tabirle acıya kaşarlanmışlığına bürünebilmektir asıl koyan bi noktadan sonra. değilse geçer biliyoruz, onda sorun yok. bizim derdimiz; geçmesin. bi' şey, biri de kalmayı bilsin. geçip gitmesin varlığını inkar edercesine...
Geçer Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir; gün de geçer, dem de geçer,
Ram karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur an-ı dem adem de geçer.
Ne şeriat, ne tariykat, ne hakiykat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.
sezen aksu'nun efsane şarkılarından yalnızca biri. ve sezen aksu dan dinlemek büyük keyif.
lakin ondan da keyiflisine şahit oldum. buradan hakkını vereyim, muhtemelen haberi olmayacak.
akşamın bi vakti balkonda oturuyorum uzaktan bi ses geliyor ama anlaşılmıyor yavaş yavaş yaklaşınca sanırım alkolden aksayarak yürüyen ve bu şarkının sadece ' geçer geçer , daha öncekiler gibi bu da geçer neler neler geçmedi ki aşka düşer deli divane gönlüm aşka, aşka ' kısmını kalbinin taaa derinindeki acısıyla kısılmış gibi bi sesle söyleye söyleye biri geçti. sokaktaki sarhoşa gidip sarılıp ' ağlama arkadaş' diyesim geldi hani öyle söyledi.