yıl 2012. sözlükteki ilk yazarlığım. lise sondayım yönetmen olucam diyorum. ünlü yönetmenlerin hayatlarını okuduğumda 12-13 yaşlarında film çektiğini görüyorum. diyorum ki geç kaldın oğlum. kamera felan hak getire zaten. hiçbir şeyim yok. daha doğrusu var ama ben farkına varamamışım o zamanlar.
şimdi yıl olacak 2016 yaş 21 hala aynı durumdayım yalnız bu seferki daha kötü. artık 3 sene boyunca bi bok yapmamış olmanın ağırlığı da var. artık en baba kameraya da sahibim en güzel bilgisayara da ama geçmedi amk hissi. halen daha aceleye getiriyorum her şeyi. photoshop öğrenmem lazım mesela sonra after effects sonra ingilizcemi de ilerletmem lazım biraz çizim öğrensem fena olmaz aslında ukuleleyi de çok beğeniyorum.... yok ulan yok. hepsini yapmak isterken elde sıfır kalıyo her zaman. bolca zamanın vardı. daha önce niye yapmadın bunları diyen iç sesime laf anlatmaktan yapamıyorum hiçbirini.
somut şeylerden ziyade, "hayatın akışına ayak uyduramamak" sorunsalında zaman zaman kapıldığım histir. modernizmle ilgisi yok aslında, sadece bugün olması gereken şeyleri sürekli ötelemek gibi. ya da o anki şansı kaybetmek.
misal; gün içinde biriyle konuşuyorum, sohbet ediyorum, gece oluyor o konuştuğum kişiye aslında söylemem gerekenleri söylemediğimden hayıflanıyorum. ve de gidip aslında şunu söyleyecektim demekse garip geliyor. serüvenimin tozlu sayfalarına kaldırıyorum ardından.
pek verimli bir örnek olmadı ama buna yakın şeyler işte.
serüven ne mi?
yaşadığım kurgusal hayat.
miş gibi.
Çok pis bir histir. Yakar yakar durur içinizi. Bu konuda soylenmiş bir kelam şöyle der: yapmadıklarınızdan duyduğunuz pişmanlık yaptıklarınızdan duyduģunuz pişmanlıktan çok daha fazladır.
bir türlü yakamızı bırakmayandır. nasıl bir hisse artık kendini kabul ettirmeye çalışıp durur sürekli. hani kafanı durmadan çevirip başka yöne bakarsınsın da umursamadan biteviye bir el çenenden tutup yüzüne bakmaya zorla öyle bir şey. neyi kabul ettirmeye çalışıyorsun olum sen bana? hadi diyelim kabul ettik değişen ne olacak? geçen zaman ve içinde götürdüklerin geri gelecek mi? yıllar, yaşananlar zaten derin izler, yaralar bırakmış. sanki biz bu evrenden değiliz, biz kaosun çocuklarıyız. ne durmadan aklımı kurcalıyorsun? senin işin benle değil. çek git artık aklımdan, arada sırada moralimi bozan karşıma çıkmalarından. bedelini ya uykusuzlukla ya hayal kırıklığıyla ödedik.
O kadar lanet bir duygudur ki;
Bir anlık boşluk bulursam yapmadığım her ne varsa o boşlukta yapmak istiyorum.
Gidemediğim yerler, görmediğim arkadaşlar, vs..
Elbetde olmuyor o kadar çok ki bu hayatta kaçırdığım şeyler. Sığımıyor o kadarcık zamana.
Yıne yerini hayallere bırakıyor. Belki bir gün yaparım diye. Olamayacak biliyorum hani olurda olursa. Diye, Bekliyorum..
geç kalmışlık değil de, alışmışlık, boşvermişlik hissi daha çok gibi. geç kalmışlık görecelidir. alışmışlık, boşvermişlik hissi ise daha çok bilinebilendir.
niçin geç kaldım diye bir kitap vardı füsun erbulak'ın. neyse, bu hissin benden gittiği hiç görülmemiştir. ödevlerini yapan, iyi bir öğrenci olduğum için hep bir şeyleri erteleyerek geçirdim hayatımı. iyi bir üniversiteyi kazanınca herşey çok iyi olacaktı. üniversiteyi bitirince güzel olacaktı. hadi şu master tezini de yazayım, hadi doktoraya hazırlanayım, hadi yeterlilik sınavı, hadi tez. diye diye geldik bugüne. 30'uma sadece birkaç ay kaldı. dolayısıyla benim de yaşayamadığım şeyler oldu. iyin kötüsü erteleme olayı hala sürüyor. sorumluluk duygusu güçlü biri olduğum için önceliği hep yapmam gerekenlere verdiğim için. ömür geçiyor. sonrası şairin dediği gibi,
"dışarlarda bir omcanın dibinde
bir üzüm tanesi çürüyor azar azar
gece çürüyor
'sonrası iyi olsa ne yazar’
diyor birisi."