polis biraz zayıf düşse ortalığın kuduz köpekten geçilmeyeceğini göstermiştir. ne gözü dönmüş kalabalık vardı orda, kimse bana parktı direnişti sayıklamasın, başbakanlık ofisine giden o kalabalığa müdahale edilmeseydi masumca ofisin önüne çelenk mi bırakacaklardı sanıyorsunuz, çoğu ya içmiş ya hapını almış gelmiş gibiydi. gözleri dönmüştü.
ayrıca memlekette ne kadar kızıl renkli parti varmış arkadaş, bu partilerde ne çok militan yetişiyormuş.
çok ciddi sonuçlar doğurmuştur. otobüs duraklarından bazıları zarar görmüştür, kaldırım taşları yerinden oynamıştır, mobese kameraları kırılmıştır.
bunlar ciddi sonuçlardır ve "gerçek halk" buna karşı çıkmaktadır.
bu arada; satılan, özelleştirilen, yabancılara kişisel rantlar uğruna peşkeş çekilen kurumlar, bürokrasinin en tepesindeki bireylerin baba serveti gibi kullandığı "şey"ler devletimizin,milletimizin ya da "kamunun" malı değil ve bunlara tepki vermeye gerek yok zaten.
hepsi bir kenara,
sökülen kaldırım taşları önemli, evet. ben sizin kaldırımlarını onarabilirim, siz ali ismail'i geri getirebilir misiniz?
ben de dedim ki; insanim, kadinim, vatandasim. sokaklarda benim haklar da benim.
bundan gurur duyuyorum,
digerleri adina utaniyorum ve onlari da sonsuz hosgoruyle kabul ediyorum. bu noktaya kimse kendi kendine gelemez, kimse vicdansiz, terbiyesiz dogmaz.
elbet bir gun hesaplasacagiz, burda ya da oteki tarafta,
Türkiye'de muhalefetin sadece partiler bazında değil halk bazında da olgunlaşmadığını gördük. Açıklayayım:
Olaylar sırasında aynı saflarda bulunan LGBT'li, PKK'lı, Alevi, CHP'li, Atatürkçü, solcu veya şu an aklıma gelmeyen farklı gruplardan farklı insanların önemli bir bölümü hala seksist, milliyetçi veya dini değerlere karşı saygısız olmayı bırakamadıklarından dolayı zaten kendi aralarında çatışma yaşamaya müsaitlerdi. Olaylardaki ruh bizzat kendi içinde insancıl olmayı başaramadı. Tek ortak yanları AKP'den duydukları bazı rahatsızlıklar olarak kaldı ki herkes aynı şeylerden rahatsız değildi.
Bir grup "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye bağırırken başka bir grubun "Mustafa Keser'in askerleriyiz" diye bağırması orada Atatürkçülüğün ortak olmadığını gösterir.
Oraya destek vermeye gelen LGBT'liler varken birçok insanın içinden "Geldi yine lavuklar" diye geçirdiği bir gerçekti.
Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken bir grup varken oradan olabildiğince uzaklaşan insanların da az olmadığını da görmezden gelemeyiz.
Tüm bu insanları toplamdan çıkardıktan sonra geriye gezi ruhunu oluşturan insanlar kalıyor ki onlar gerçekten de üç-beş çapulcudan öte bir şey değil.
ülkede palalı göt kıllarının ne kadar rahat suç işleyebileceklerini göstermiştir.
halkın birleşince sökülen Atatürk resimlerini akm ye astırabileceğini göstermiştir.
devlet görevlilerinin söylediklerini tersini yapmakta ne kadar usta olduklarını göstermiştir.
insan olma onurunu taşıyanların her türlü güce karşı sokağa çıkabileceklerini göstermiştir.
yerel idarelerde üst konumlara gelmişlerin insanların gözünün içine baka baka yalan söylediklerini göstermiştir.
askeri vesayet var diye ağlayanların gücü yetmeyince askeri halkın karşısına çıkardığını göstermiştir.
ben daha çok yazarım ama son olarak şunu yazmalıyım bu yazacaklarımı anlamayacak %50 nin suriye de savaşmak için, mısırdaki insanlar öldüğünde üzülürken reyhanlı katliamında kıvırmak için, gencecik insanlar ülkesinde öldürülürken başlarını gömdükleri kumdan çıkarmamak için nasıl insanlıktan çıktılarını göstermiştir.
Ak parti oy oranını artırmış da olabilir artırmamış da; bana ilki daha muhtemel geliyor. Ama şurası kesin ki ak partiye oy verirken içinde hafif kuşku olanlar(hafif dedik lan) artık hiç bir çekince duymaksızın verecekler. Aynı şekilde önceden ak partiye oy vermeyenler daha da vermeyecek, ak partiye yer veren bir oy pusulasını bu amaca hizmet etmek için uygun görmeyecekler; belki başka bir işte kullanılabilir diyecekler. Yani, öhöm öhöm, beyler bayanlar; insanların ortak paydada buluşması hiç olmadığı kadar zorlaştı.
akpye her kesimden nefret duyanların olabileceği açığa çıkmıştır.
i. melih'in çarşı bayrağını tam olarak bilmediği anlaşılmıştır.
tayibin götünün kıllarının da oy hakkı olduğu öğrenilmiştir.
türk gençliğinin mizah yeteneği zirveye ulaşmıştır.
ama tüm bunların sonucunda bi bok olmamıştır. (bkz: şimdilik)
ülkedeki polis şiddeti bir kez daha dünyanın gözüne sokulmuştur. Mısır'da rabia ya ağlayıp kendi ülkesinde polis ve ak itler tarafından öldürülen insanlara iyi ki ölmüşlar yea diyen tipleri görmüşüzdür. ulan acaba bunlar ne istiyor diyeceğine insanlara türlü hakaretler eden, iftiralar eden bok çuvallarını; dolayısıyla bunların yalancı müslüman oldukları gerçeğini bir kez daha anlamamıza vesile olmuşlardır.
escort kadına yada kerhaneye verilecek paradan kurtulup o işi taksim çadırlarında ayaküstü birkaç pompa seansı ile halleden ve parası cebinde kalan mutlu abazaların huzur dolu gülüşleri.
yoktur, yalan olmuştur. memleketlerine giden üniversite öğrencileri ailelerine direnememişlerdir en başta. en ufak başka bir meselede unutulmaya mahkum bizim ülkemizde olaylar. sen o kadar direnirsin, lig maçları başlar unutursun. işte arkadaşlar, biz bu kadarız, bizim derdimiz bu kadar ucuz. bizim hafızamız bu kadar balık.
türk halkının polisin yanında kenetlenmesini sağlamıştır.
ite köpeğe haddini bildirmiştir.
esnaf bile çileden çıkıp gezi beyinlileri dövmüştür.
sadece palalıyı demiyorum. bilen bilir. çok gezici enik kısırlaştırıldı orda.
hala bik bik konusabilen insanlar oldugunu gostermistir. hic degilse ben evimden cıkıp bir sey yaptıysam bu halk icin benim icin yeter. bir durus sergiledim ozgurlugumu aradım. ve tepkim iltidara oldu. cunku ozfurlugumu kısıtlamıstı. esraya aglayıp 7 sehit veren bir ulkede ki yalancıyı gordum. medyanın ne kadar yalancı oldugunu gordum.
aklı başında şerefli insanların bu ülkeye karşı inançlarının bir kez daha patatese dönüşmesini sağlayan sonuçtur. gezi parkı şehitler vermiştir, insanların gözleri kör olmuştur ve bazılarımızın kolları bacakları kırılmıştır. insanlar bu fedakarlıkları bir sonuca varabilmek için yapmıştır fakat insanların ölmesinin bedeli akp' nin önümüze koyduğu fantastik bir paket değildi. açıkça söylemek gerekirse gezi parkı direnişinin sonucu kocaman bir sıfırdır. boşuna öldüler demiyorum ve hepsini saygı ve özlemle anıyorum. fakat ne yazık ki gerçek bu.