gezi parkı eylemlerinin perde arkası

entry3 galeri0 video1
    ?.
  1. Lale, Yasemin, Gül, Bahar, Turuncu…
    Bir botanik bahçesinden veya baharın güzelliğinden dem vurmuyoruz.
    Kendilerinin koyduğu janjanlı başlıklar altında; laleyi, gülü ve baharı milyonların kanlarıyla kıpkırmızı yapan, kanlı, vahşi ve kapitalist düzenin kendilerince dünyaya çeki düzen vermesinin çirkefliğinden bahsedeceğiz.

    Lale Devrimi Kırgızistan’da, Gül Devrimi Gürcistan’da, Yasemin Devrimi Tunus’ta, Turuncu Devrim Ukrayna’da… Arap Baharı diye bilinen devrimler ise tüm Müslüman topraklarda…
    Oluk oluk akan kanlar, tek elden muhteşem bir planlamayla yapılan örgütlenmeler, muazzam koordinasyon ve istenilen iç isyanlar ve kendilerince elde edilen zaferler…
    Artık milyarlarca dolar harcayıp bir ülkeye savaş açmaya, savaşlar yapmaya gerek yok, amiyane tabirle iti iti kırdırma da diyebileceğimiz iç isyanlarla istediklerini alıyorlar. Yangını içten çıkartıp, hedef ülkeyi içten çökertiyorlar ya da yaşamak ve yaşatmak için yavrusunu kutup ayısına yedirtiyorlar.
    Onlar için ne kadar kan o kadar para, ne kadar karışıklık o kadar sömürü…
    Son halka, son ve en hassas ve can alıcı oyun istanbul Baharı…
    Medeniyetlerin, içinden iki denizin kavga etmeden daracık bir yerden geçtiği, zarafetin, güzelliğin başkenti… Dünyanın göz bebeği… Lalenin ana vatanı…
    Tam on dokuz gün boyunca süren ve bu yazıyı yazarken de devam eden direniş(!)… Masumane başlıkla vira bismillah denilen, ülkenin elli dört ilinde yankı bulmayla iyice alevlenen ama feraset sahibi bu necip milletin oyunu erkenden okuyup bozmasıyla takkenin düşüp kelin göründüğü, maskenin yırtılıp çirkefin ortaya çıktığı, Hasta Adam nasıl iyileşir de bizi yatağa düşürür denildiği bu vahşi oyun…
    Şimdi gelin sizleri yormadan başlıklar halinde olayların iç yüzlerini inceleyelim:



    OLAYLARIN ARKASINDAKi GÜÇ CIA DESTEKLi OTPOR

    Srdja Popoviç… Otpor’un şu anki lideri… Otpor, sivil direniş demek… Sıkılmış bir yumrukla sembol edilen, silahsız, şiddetsiz ve sosyal medya ağı ile kitleleri direnişe geçiren, ilk olarak Sırp lider Miloseviç’in devrilmesiyle Sırbistan’da ortaya çıkan kısacası maşa bir örgüt. ABD’de Think Tank denilen düşünce kuruluşu ve mason lobisi finansörlüğünde faaliyet gösteren CIA güdümlü bir örgüt…

    Tüm dünyanın en zeki çocuklarını en usta hackerlerini ülkesine milyonlarca dolarla çeken ABD, bu çocukları da para ve kariyer gibi kulağa hoş gelen vaatlerle kandırmış ve “Dünya Savaşlarının”artık bombalarla, füzelerle, milyarlarca dolarla değil de bu tür içten çökertmelerle yapıldığını, en acı şekilde yukarıdaki sözüm ona baharlarla bizlere göstermiştir.
    Aşağıdaki linkleri mutlaka ama mutlaka izlemenizi istiyorum. Dünyaya nasıl baharlar geliyormuş, nasıl olaylar muhteşem bir şekilde en ince ayrıntısına kadar hesaplanıyormuş, dünyanın elli yerinde nasıl legal ama illegal yollardan faaliyet gösterilip devlet adamları alaşağı ediliyormuş ya da kendilerinin istemediği bir politika izlenildiğinde liderler çaresizce nasıl dümen suyunda hizaya geliyormuş. Hepsinin cevabını burada çok çarpıcı ve dehşet bir şekilde bulabilirsiniz.
    http://www.youtube.com/watch?v=lpXbA6yZY-8
    http://www.youtube.com/watch?v=GWs8GgEnrs4

    Birkaç gün önce iktidara yakınlığı ile bilinen bir gazetede çıkan haberle, izleyeceğiniz görüntüler birbiriyle paralel…
    Çıkan haberde, Şubat ayında istanbul Baharının ABD’de bir simülasyonla provasının yapıldığından bahsediliyor.
    “Washington'daki en etkin israil kuruluşu Amerikan Enterprise Institute'nin, ABD'li 'NeoCon'larla Şubat ayında olası bir 'istanbul isyanı'nın masaya yatırıldığından, 6 Türk'ün de yer aldığı toplantıda izletilen simülasyonda Taksim Meydanı'nı Tahrirleştirme senaryolarının tartışıldığından, apolitik Türk gençliğini sokağa indirerek sokağı canlı tutmak' için 'istanbul isyanı' senaryosunun masaya yatırıldığından bahsediliyor.
    inanmak istemeyenler verilen linklerdeki görüntüleri izlediklerinde eminim ki daha farklı düşüneceklerdir.

    iRAN, RUSYA, ÇiN, ABD, iSRAiL, ALMANYA, iNGiLTiRE FRANSA… HASTA ADAMI ÇOK ÖZLÜYOR

    Bir ülke düşünün ki doksan yıllık Cumhuriyet tarihinin her on yılında darbelere, vesayetlere, iç isyanlara, ihtilallere maruz kalsın.
    Birileri istiyor ki:
    Ne ölsün ne ayağı kalksın… Sürünsün, üretmesin ve sürekli kontrolümüz altında olsun.
    Bu oyunun dışına çıkan, çizdiğimiz kuralı yok sayan bir lider gelirse başlarına o liderler asılsın, zehirlensin. Askeriyesi, adaleti, bürokratları bizim içteki işbirlikçilerimizden olsun.
    Sürekli sizden borç alsın, ecdatlarını bilmesin, tanımasın, onları araştırmasın. Değerlerinden, kimliğinden yani manevi unsurlarından yoksun olsun. Maddi anlamda ise sizin ürettiklerinizden başka bir şey üretmesin ve karnı da Afrikalıdan biraz daha tok olsun.
    işte yukarıda saydıklarımın hepsi arzulanan Hasta Adam’ın tevarüsü…
    Arzulayanlar kimler mi?

    Tarih boyunca savaştığımız ve şii kimliğiyle ön planda olan ve Esed’in ve PKK’nın yıllarca can dostu olan iRAN…
    Hinderlantında milyonlarca Türk barındıran ve Türk birliğinden ödü kopan, bunun gerçekleşmemesi için de yıllarca çok başarılı bir şekilde mücadele eden Rusya…
    Çin Seddini yapacak kadar bizlerden korkan, süper Güç olmanın kriterlerinin Orta Doğu’dan geçtiğini bilen ve enerji yollarında yolsuz kalmak istemeyen ve artık ABD’yi de geçen devasa güç Çin…
    Bir zamanlar otur çocuğum, kalk çocuğum diye bizlerin akıl hocalığına yapan, yıllarca bu ülkeyi içten içe yiyen, sömüren, şekillendiren en dost düşman…ABD
    israil… Musa’nın Asi çocukları… Dünyanın belası, Müslüman vampiri… Lobileriyle, illimünati ile tapınakçılarıyla dünyaya fitne yayan, her hafta Mehdi’yi bekleyen, gelmedi diye üzülen, fanatik Yahudi toplumu.
    Mavi Marmara ile tükürdüklerini tarihlerinde ilk kez yalayan, kana doymayan ve peygamberini bile bir yönüyle arkadan vuran kavim…
    ingiltere… Siz ABD’ye israil’e kin kusarsınız ama ingiltere’yi saymazsınız, çünkü bunun adı ingiliz politikasıdır. Her şeyin arkasında olup da hiçbir şey yapmamış gözükmek onların en belirgin özelliğidir.
    Almanya… Türklerin nüfus itibari ile Avrupa’daki başkenti… PKK’nın yıllarca her türlü lojistiği, ülkemizde sinsice gezen ajanların en çokça mensup olduğu ülke… Türk medyasının yarıya yakınının beslendiği ana damar…
    Fransa… Ülkemizde en çok tercih edilen otomobil firmalarının ait olduğu ülke… Bizler ürettikçe en çok zarar görebilecek ülke…

    IMF’ye borcunu ödemiş ve ayağındaki en büyük prangadan kurtulmuş, şimdi de borç verecek duruma gelmiş, gerek savunma sanayisinde ve gerekse diğer alanlarda dışa bağımlılığı azaltıp kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmiş, genç nüfusuyla bir dinamizmi yaratmış, Avrupa krize girerken büyümesine büyüme katmış, sağlıkta, ekonomide, sanayide, eğitimde kısacası her türlü alanda adeta destan yazmış, birilerinin verdiği gündeme uymak yerine kendi belirlediği gündemi uygulamaya koymuş, kısacası Hasta Adam diye bilinen bir babanın evladıyken, dedelerinin şanlı zaferlerinin yoluna bayrak açan bir Türkiye tabii ki bu devletlerin hiçbirinin işine gelmez.
    israil’le iran Türkiye için ortak hareket edebiliyorsa bunu uzun uzun düşünmek gerek. Birileri sakın ola ki iktidar şakşakçılığı yaptığımı zannetmesin, yiğidi öldürelim ama hakkını verelim. Siz yiğide yiğit demiyorsanız, ben de bazı unsurlardan çok çok öfkelensem de şahsına, Endonozya’dan Bosna’ya, Ürdün’den Katar’a bütün coğrafya bu lidere hayran…
    Türkiye yeni dünya düzeni denilen bir konsepte artık lider bir ülke…
    Bu olayların arkasında, Kürt sorununu çözmüş, kanal istanbul’u ve üçüncü köprüyü eylem planına almış, üçüncü havaalanını dev bir rakama ihale etmiş, çok çok güçlü bir şekilde küllerinden yeniden doğmuş, dünya Tarihine evvelden beri yön vermiş bir milletin yeniden dirilişinden rahatsız malum devletler yatıyor.
    ingiltere oyun kurucuyken yedek kalmaktan rahatsız…Kanal istanbul’un Montrö’yü bypass edeceğinden dem vuruyor. Almanya yapılacak havaalanı ile Frankfurt’un pasifize olacağından,direk uçuşların istanbul üzerinden yapılacağından korkuyor.
    Ermenistan’da Bulgaristan’da bile nükleer santraller varken neden bizde yok düşündünüz mü? Yarın enerji açığımız yerli kaynaklarla daraldığında, altmış milyar dolar Rusya’ya gitmez. iran bize doğalgaz satamaz, bunları ister mi bu adamlar.
    Zamanında bu ülkede ne başbakanlar vardı, sanırsınız ki Gazprom’un ortağı, Mavi Akım’ın rant odağı…
    Ola ki yerli arabalar üretirsiniz, Fransa muzdarip olur. Uçak yapmaya başlar TAI’niz,ihraç eder hale gelirsiniz perişan edersiniz Boeing’i, Air Bus’ı…
    Mızrak çuvala sığmıyor artık, herkes bilsin ki bu oyunları biz Osmanlının son iki yüz yılından beri izliyoruz.

    Sadrazam kelleleri götürdünüz, paşaları birbirine düşürüp Balkanları Türklerin kanıyla suladınız, başbakanlar astınız, zehirlediniz, ihtilaller yaptınız.

    Mayıs, Eylül, Şubat… Mevsimlerin içindeki güzel aylar değil, sizin kan kokan baharlarınızın ayları oldu.27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat…

    PKK belasıyla kardeşi kardeşi vurdurttunuz. Bu ülkenin milyarlarca dolarını heba ettiniz. On binlerce cana kıydınız. Basiretsiz devlet adamlarını seçerek vesayet sistemleri oluşturdunuz, adamlar yolladınız ABD’den.
    DERViŞ edasıyla gelen adamlar...Uçağa bindiğinde Merkez Bankası başkanıyken Ankara’ya indiğinde başbakan yardımcısı ettiğiniz ya da bu yönde talimat aldığınız adamlar.
    Ve siz IMF’YE öyle bir bağ ile bağlandınız ki aklınız başınıza yazarkasalar atıldığında geldi.
    Toplumun inançlarıyla değerleriyle irtica parolasıyla oynadınız, nesilleri katlediniz, hayalleri yıktınız.
    Paşalar, maşalardan farklı olduklarını anladıklarında Silivri’nin soğuk duvarları vardı önlerinde…
    Ve bu ülkenin faiz lobisine akıttığı milyarlarca dolarlar…
    Yetmiş milyonun ürettiğini yiyen beş bin Beyaz Türk …Kendi tanımları bu… Ne janjanlı değil mi beyaz Türk… beyazı çok kara, Türk’ü çok mason olan Beyaz Türkler.
    içten dıştan girdiniz, kevgire döndürdünüz. Ama dilinizden öyle anlayan biri geldi ki ya da bizi öyle kendimize getirttiniz ki artık yemiyor, yemedi de yemeyecek de…
    Direnemedi gezi parkınız… Umudunuzu kesmeyin, sırada Sinop ve Mersin’e yapılacak santraller, istanbul’a yapılacak köprü ve havaalanı var. Bir de bu Türkler de çok oluyor dediğiniz Kanal istanbul…
    Siz de oyunlar çok olabilir ama bizde sizden gelen oyunlar bitti… Bitti, anlamıyorsanız BiR DAHA SÖYLEYEYiM BiT- Ti… Ya da evrensel bilinen bir dille yani sizin dilinizle söyleyeyim:
    THE END or EVERYTHING FiNiSHED…


    Ezcümle… Olayları idrak edemeyen ya da işine böyle gelen Ana muhalefet, birilerinin hedefinde olan apolitik gençlik ve iktidarın politikalarını kendi pencerelerinden görüp de tasvip etmeyen, birçok olayla rencide edilen bu yönüyle iktidardan da hiç hoşlanmayan milliyetçi can dostlarım. Son sözüm sizlere… Oyun belli ve çok ama çok açık…
    - KAYNAK http://www.61haber.com/ya...html#sthash.UJE0c1gw.dpuf
    1 ...
  2. ?.
  3. Bunlar doğru bile olsa cia'in destekleriyle askerimizin başına çuval geçirtenler, arkasından da büyük devletler özür dilemez diyenler bunların ürünüdür. Siz de bu iddianızda samimiyseniz o zaman bırakacaksınız akp yandaşlığını.
    0 ...
  4. 0.
  5. akp'nin perde arkasıyla bağlantılı gezi parkı eylemlerinin "nedenleri" hakkında alıntıdır:

    "Ekonomist ve Capital Dergileri “CEO CLUB PLATFORMU” üyeleri arasında bulunan 137 CEO ile bir anket yaptı. Anket ile ilgili sonuçları beraberce değerlendirmeden önce kısa bir bilgi aktarımı yapalım.

    CEO (Chief Executive Officer-Baş Yönetici) demektir.

    Bu kişiler, şirketlerinin politikalarını oluştururlar ve uygularlar. Şirketlerinin tepeden tırnağa tüm stratejilerini belirlerler ve tüm sorumluluğu yüklenirler.

    Bunlar ülkemizin en iyi yetişmiş, dünyadaki her türlü gelişmeyi yakından takip eden değerleridir. Bunlar üretir, istihdam yaratır, kazandırır ve vergi vermede öncülük ederler.

    Aklı başında ve demokrat bir Başbakan, bu insanları dinlemeyi, deneyimlerinden yararlanmayı, mümkünse bu kişilerden arzu edenleri, siyasete kazandırmayı bilmelidir.

    Soru 1: Gezi Parkı olaylarının size göre ana ekseni nedir?

    *Hükümetin birçok politikasına tepkidir: ————– %54,8
    *Demokratik bir hak aramadır: ————————–%26,1
    *Çevreci bir harekettir: ——————————-%11,3
    *Dış Güçler ve Faiz Lobisinin oyunudur: —————–%4,0
    *Hükümete tepki+Dış Güçlerin oyunu: ———————%2,2
    *Diğer: ————————————————-%1,6
    Hükümetin birçok politikasına tepki+Demokratik bir hak arama+Çevreci Hareket diyenlerin toplamı: %92,2

    Soru 2: Olayların bu boyuta gelmesinin sizce sebebi nedir?

    *Başbakan’ın olaylar karşısındaki sert üslubu: ———%40,8
    *Orantısız Polis müdahalesi: —————————%30,8
    *Göstericiler ile Hükümet arasındaki diyalog eksikliği: %13,7
    *Provokativ Grupların karışması: ———————–%11,4
    *Göstericilerin kabul edilmez istekleri: —————%1,9
    *Dış Güçler+Biz yaparız uygulaması: ——————–%1,4
    ilk üç grubun toplamı %85,3 etmektedir ki, bu sonuç Hükümetin beceriksizliğini gösterir.
    Soru 3: Gezi Parkı protestoları boyunca hiç Taksim’e gittiniz mi?
    *Evet gittim: —————————————————%52,5
    *Hayır gitmedim: ————————————————%47,5
    Bu sonuç CEO’ların olayla bizzat ilgilendiklerini gösterir.

    Soru 4: Gezi Parkına, Topçu Kışlası yapılsın mı?

    *Gezi Parkı yeniden düzenlenmeli ama kışla ya da benzeri inşaat yapılmamalıdır: ————%48,5
    *Gezi, mevcut haliyle park olarak kalmalıdır: ——————————-%25,7
    *Gezi Parkı Kararı, referandum ile halka sorulmalıdır: ———————-%11,9
    *Topçu Kışlasının yapılmasında bir sakınca görmüyorum: ———————-%7,9
    *Diğer: ———————————————————————%6,0

    ilk iki grubun toplamı %74,2 etmektedir ki, bu sonuç Topçu Kışlasının yapılmasının istenmediğinin işaretidir.

    Soru 5: Hükümetin Gezi Parkı krizini yönetme biçimine 10 üzerinden not verir misiniz?

    * Verdiğim Puan(1) ——–%51,5
    * Verdiğim Puan(2) ——–%16,8
    * Verdiğim Puan(3) ——–%19,8
    * Verdiğim Puan(4) ——–% 4,0
    * Verdiğim Puan(5) ———%5,9
    * Verdiğin Puan(7) ——– %2,0

    Not: CEO’lardan Hükümete 7’nin üzerinde not çıkmadı

    ilk üç grubun, yani zayıf verenlerin toplamı %88,10 etmektedir ki, bu sonuç tam bir yönetim zafiyetidir.

    Değerli Okurlar;

    Bu ankete katılan CEO’ların tamamına yakını AKP Hükümetinin ekonomik politikalarını destekleyen kişilerdir.

    Başbakan Erdoğan, iddia ettiği gibi “Demokrat” bir siyasetçi ise, böyle anketleri dikkate alıp, kendisini düzeltmelidir. Erdoğan kendisinin Şah-Padişah-Sultan-Reis-Halife olmadığını, belli bir süre için seçimle göreve gelen ve yine seçimle gidecek bir fani olduğunu sabah-akşam ayna karşısında defalarca tekrarlamalıdır.

    Bu ankete katkı olsun diye, bende tanıdığım 14 CEO’ya şu soruyu sordum;

    * Siz her biriniz yanınızda binlerce insan çalıştıran, katma değer yaratan, ihracat yapan, vergi veren ve ülkeye teknoloji getiren yöneticilersiniz.

    Başbakan Erdoğan’ı yanınızda herhangi bir işe alır mısınız?

    - 13 CEO, “Keşke imkân olsaydı, ama kadrolar tamamen dolu” dedi.

    - 1 CEO, “Fabrikadaki imam Kadrosuna bile almam, işçilerimizi Sünnî-Alevî diye birbirine düşürür” dedi.

    işte böyle, 1500 korumayla dolaşabilen kahraman Erdoğan;

    Gel sen beni dinle vakit varken kendini düzelt, ilkokullarda okutulan “Yurttaşlık Bilgisi ve Demokrasi” kitabını önce iyice bir hatmet ve uygula.

    Yoksa yazının başlığı sana, “Capon Yapıştırıcısı” gibi yapışacak!…

    Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Haziran 2013

    Rifat Serdaroğlu

    iLK KURŞUN"

    işte gerçek "perde arkası" !
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük