gezi parkı direnişi

entry645 galeri130 video6 ses1
    512.
  1. çok güzeldi. çok yaratıcı şeyler gördük. aslında topçu kışlası yapılamadığına göre başarılı oldu. hükümet devirme olayı zaten abartı kısmıydı. ya tutarsa hesabı.
    3 ...
  2. 511.
  3. Devlet kim. Lan it serefsiz siktirin gidin kokusmis fasistler. Devlet sen ben...
    1 ...
  4. 510.
  5. Gezi direnişinin, muktedirlerin ve taraftarlarının bu yöndeki tüm iddialarına rağmen planlı ve kumandanlı bir hareket olmadığını ispat etmeye çalışmanın bilmem artık lüzumu var mı…Orada bulunduğumuz her an, bir sonraki anda ne yapacağımızı da neye maruz kalacağımızı da bilmiyorduk. ilk günler, tek derdi arkadaşlarıyla açık havada vakit geçirmek olan bir arkadaşın parkta sabahlamaya kalkıp uykusundan biber gazıyla uyandırıldığı için çok sinirlendiğini ve en bıçkın direnişçilerden biri haline geldiğini söylersem belki mesele biraz daha açıklık kazanır. Bizler, kabaca davranışlardan hoşlanmıyor ve attığımız tüm sloganlarla esasen tek bir şey anlatmaya çalışıyorduk: “itiraz ediyoruz.”

    Gezi Kütüphanesi de, parktaki birçok şey gibi bir itiraz etme yöntemi olarak kuruldu.

    Daha ilk günden rafların dolup taştığını, yayınevlerinin ve dergilerin muazzam desteğini, ellerine torba torba kitap alıp getirenler kadar ülkenin dört yanından kargo gönderenler de olduğunu duymuşsunuzdur zaten, o kadar anlattık. Ben size biraz daha başka şeylerden bahsetmek istiyorum.

    Filiz Ali geldi mesela bir gün, soluk soluğa. Babasının yeşil mürekkebiyle onun adına imzaladığı kitapları getirdi. Ona, Sabahattin Ali’nin ölüm şekli nedeniyle bu ülkede yaşayan bir insan olarak ne büyük utanç duyduğumu söyleme fırsatı buldum, gerçi neye yarar. Refik Halid Karay’ın torunu dedesinin bir koli kitabını getirip bıraktı sessizce, sormasak kim olduğunu söylemeye niyeti yoktu. Eşi ağlayarak, Fethi Naci’nin kütüphanesinden getirdiği kitaplarını bıraktı. Elinde bastonuyla emekli bir doktor hanım, eşinin tekerlekli sandalyede olduğu için gelemediğini ama kendisini bize sarılması için sıkı sıkı tembihlediğini söyledi, sarıldık. Bir sürü insanla sarıldık. Kitapların, insanlara sarılmak için müthişkulade bir yol olduğunu bir kez daha hatırladık.

    Gelenler soruyorlardı:
    -Bu kitap ne kadar? -Bedava.
    -Okuyup geri getirmek için ne kadar sürem var? -ilk fırsatta oku ama getirmene gerek yok.
    -Yerine başka kitap mı getireyim? –Eh yani hiç fena olmaz ama sen bilirsin.
    -Kaç kitap alabilirim? -istediğin kadar.
    -Kimlik bırakmam gerekir mi? -Delirdin galiba.

    Klasik kütüphane kurallarına alışmış gözlerdeki şaşkınlık ve mutluluğu tarif edebilecek boyutta bir edebi yetkinliğe sahip değilim. Ama bu hareketin herhangi bir kısmına uzaktan ya da yakından şahit olmuş herkesin ne demek istediğimi anladığını düşünüyorum.

    Sonra hatıra defterleri. insanlar gelip hatıra defterlerine öyle güzel şeyler yazdılar ki, hangi birini anlatayım? 8 yaşındaki Can şöyle yazmıştı mesela: “Demokrasi istiyorum çünkü canım istedi.” Çocuk haklıydı, bizimki de candı, başka ülkelerde görünce özeniyorduk işte.

    ilk iki gün o kadar büyük ilgi oldu ki yoğunluktan kitaplara damga basmayı akıl edemedik. Parktan birileri sağolsunlar oydukları silgilerden “Gezi Parkı” yazan damgalar yaptılar bize. Kitapları ve ayraçları damgaladığımızı görenler kollarına omuzlarına da istiyorlardı. Damgalanmayı insana sempatik bir şeymiş gibi gösterecek kadar güzeldiler çünkü. Polisin el koyduğu şeyler arasında herhalde en çok üzüldüklerim o silgilerdir.

    Yanlış hatırlamıyorsam Tolkien’in bir kitabının içine “Bu kitabı alan lütfen çocuğuna da okusun, benim babam bana hiç kitap okumadı.” yazmıştı bir kız, bir çocuğa okunması dileğiyle koyduk rafa. Bir anne, yakın zamanda kaybettiği oğlunun kitaplarını verdi ağlayarak, “Başka çocuklar okur inşallah.” dedi. Dediğini dua bilip koyduk rafa. Saksılarla fesleğenler getirdiler. Dilek fenerleri, mumlar ve kalemler getirdiler. Biraz dinlenelim diye uyku tulumları battaniyeler, karnımızı doyuralım diye yiyecekler getirdiler. Gecenin üçünde de sabahın köründe bir şeyler taşıyanlar hiç eksik olmadı. O kütüphanenin raflarında dünyanın en mutlu kitapları dolaştı.

    Az da olsa “Oraya kütüphane kurdunuz da n’oldu?” minvalinde eleştiriler duydum, cevap vereyim. Ödevlerini, tezlerini bitirmeye çalışan bir sürü öğrenci paraları yetmediği için alamadıkları kitaplarını almış oldu; bir sürü insan, kendisiyle aynı duyguları paylaşan bir başkası tarafından hediye edildiğini bildiği bir kitapla belki biraz yalnız hissetmekten kurtuldu; kim bilir bir sürü insan belki uzun zaman sonra ilk kez sevgilisine şiir okudu…Bilmiyorum yani, illa bir şey olmuştur.

    Salih diye bir çocuk vardı mesela, sokaklarda yaşayan kardeşlerimizden. Çizgi romanlara baktığını görüp birini vermek istediğimde “Abla istemem o çok yeni.” dediğini anlatayım mı? Yok, onu daha sonra anlatayım.

    Sonra işte biliyorsunuz, parktan çıkartıldık. 400-500 civarı kitabımız, birkaç hatıra defterimiz, fesleğenlerimiz ve geri kalan her şeyimize polis el koydu.

    Gezi Parkı’ndaki kitaplara polisin çöp muamelesi yaptığı yönündeki spekülatif çıkışlara tam olarak katılmıyorum. Esasen polis, oradaki insanlardan ağaçlardaki çaputlara kadar her şeye çöp muamelesi yaptı ve kitaplara da bir ayrıcalık tanımadı. Polisimiz hiç olmazsa bu konuda adil davrandı, haklarını yemeyelim.

    Şimdilerde Gezi Parkı, her tarafı dantellerle süslenmiş ruhsuz misafir odalarına benziyor. Yetkililerin kafalarına göre kullanıma açıp kapamalarındaki istikrarsızlığa bakacak olursak, layık gördükleri misafirlerin kim olduklarını onların da bildiğini söyleyemeyiz. Mühim değil, orada olmamız şart değil. Gezi Parkı deyince artık herkesin aklına bir parktan çok daha fazlası geliyor.

    Akla, vicdana ve hatıralara hiçbir kuvvet el koyamıyor. Bu direniş, hepimize unutamayacağımız çok fazla şey bıraktı. Bundan sonra üstüne Topçu Kışlası da yapsalar, yerinden söküp başka şehre de taşısalar, hatta benzin döküp yaksalar bile hikayesini hiç kaybetmeyecek bir yer artık Gezi Parkı.

    Ve ardından söylemesi en güzel cümlelerden biri: Orada bir Gezi Kütüphanesi vardı.
    5 ...
  6. 509.
  7. 508.
  8. direnis mi ? bu daha ziyade barışçıl bir şekilde başlayan gösterilerin provake edilmesiyle b* ka saran bir süreç bence.

    devlete karşı olan her şeye karşıyız.
    4 ...
  9. 509.
  10. çok şükür ki aralarında bulunduğum haklı bir direniştir.
    3 ...
  11. 508.
  12. demokratik ülkeler sandıkta iktidar değiştirebiliyor çünkü orada tayyip yok oy çalamıyor, ölüye oy kullandıramıyor, amına kodumun suriyelilerini ülkesine alıp vatandaş yaparak oy alamıyor.
    zaten demokratik ülke demişsin, burası türkiye.

    anane evi sephasına bak sen aq.

    edit: sinirden ne yazacağımı unuttum. 14 gecemi 15 gündüzümü verdiğim gururlu hareket. biz o parkta direndiğimiz için gidip ağaçların altında oturabiliyorsunuz.
    1 ...
  13. 507.
  14. Bunu mu demek istediniz;

    Gezi parkı kalkışması.
    2 ...
  15. 506.
  16. Direniş değil terörizmdir. Demokratik ülkelerde sandıkta iktidar değiştirilebilirken, türkiye gibi sekizinci sınıf dünya ülkelerinde parkta çadırda seks yaparak oraya buraya camilere saldırarak iktidara karşı duruldu. iktidar zerre umrumda değil de, ikiyüzlü devrimci orospu çocukları çok daha fazla mide bulandırıyor be sözlük.
    5 ...
  17. 505.
  18. ulu önder atatürk ile abdullah öcalan isimli bir alçağın resimlerinin yan yana koyulduğu direniş. insanın çıldırası geliyor.
    3 ...
  19. 504.
  20. En onurlu direniştir, siz istanbula ihanet ettik diyenlere oy verin siz.
    5 ...
  21. 502.
  22. Gezi parkı pkk ile chp nin toplanıp kendi boklarında boğuldukları ve türk polisinin müdahalesi ile yerle bir olan çapulcuların pis geçmişidir.
    3 ...
  23. 502.
  24. 2 veya üç diktik ağaç tutmadı evet. Sadece ağaç değil özgürlüğümüze karışan her türlü harekete karşı olmaktır . Mehmet ali alabora kimi ak piçleri kudurtmuş anlaşılan.
    2 ...
  25. 501.
  26. al bak gezi kendisini ifşa etmiş zaten edeceği kadar . anlamayan salak sana diyor bak mehmet ali alabora piçi . sen hala ağaç de ve kendini avutmaya devam et .

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1811100/+

    ağaçmış kaç tane ağaç diktiniz de ağacı pis ağzınıza alıyorsunuz lan siz .
    2 ...
  27. 500.
  28. Binali yıldırım yeşil alanımız yok demiş, depremde toplanacak alanımızda hahaha gezidekiler ne demiş bunu demiştir.
    0 ...
  29. 499.
  30. Türkiye'de siyasal islam'a sokulmuş ilk borudur. Korku imparatorluğunu yıkmıştır.
    5 ...
  31. 498.
  32. Kimi dinci aktroller tarihin tozlu raflarında yer alacak çok yakında gezi değil.
    0 ...
  33. 498.
  34. bu direnişe tepki gösterenlerin hepsinin de sosyal medyada kaydı var, çok rahatız. emniyet el değiştirebilir, emniyet hocaefendi zannettiğiniz teröristlerin eline geçebilir, ama sosyal medya ne birilerinin eline geçecek ne el değiştirecek.
    0 ...
  35. 497.
  36. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1811097/+

    Hahaha gezi işte bunu anlattı evet. Gezi en serefli halk hareketidir.
    2 ...
  37. 496.
  38. kendi maskesini değiştirmiş ancak zihniyeti aynı pislik olarak devam ediyor .

    gezici olması yeterli zaten ne olduğunu anlamak için .

    gördüğüm yerde ağzının payını veririm bu yüzden .

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1811083/+
    2 ...
  39. 495.
  40. 494.
  41. 493.
  42. üzerinden neredeyse 6 sene geçip de ardından yaşananlara bakınca resmen türkiye'nin önündeki köprüden önceki son çıkışmış diyorum.

    yani türkiye nüfusunun çoğunluğu gezi parkı direnişine kulak verseydi ülkemizin toplumsal, siyasal ve ekonomik anlamda bir çöplüğe dönmesini engelleyebilirdik. tam fed 2013 mayıs'ında faiz arttırımlarına başlayabileceğinin sinyalini vermişken zamanlama olarak 2013 yılı mayıs ve haziran ayından daha uygun bir zaman olamazmış.

    ülkemiz bu kadar suriyeli ile dolmayabilirdi.
    döviz, enflasyon ve işsizlik bu denli yükselmeyebilirdi.
    gereksiz imam hatipler ile eğitim bozulmayabilirdi.
    inşaat projelerine bu kadar saçılan paralar israf edilmeyebilirdi.
    cengiz inşaat dünyanın en çok devlet ihalesi alan şirketi olmayabilirdi.

    siz de biliyorsunuz ki bu maddeler daha uzayıp gidebilir ama milletimiz tüm bunların hiçbirini istemedi ve sonuç ortada; gezi parkı direnişi'nden beri ülke yangın yerine döndü.

    kısacası gezi parkı direnişi demek türkiye için bir nevi sonun başlangıcı demekti.

    çağlar keyder'in 19 haziran 2013 tarihli yazısı: https://www.lrb.co.uk/blo...keyder/law-of-the-father/

    ne umutlar varmış dedim okurken o dönemin başbakanı rte'nin gücü her şeye kadir başkan olmayacağından o kadar emin ki.
    6 ...
  43. 483.
  44. islami kesimin yaptığı eylemlerde neden olaylar çıkmıyordu,kaos terör bankalara saldırma,araç yakma,devletin malına zarar verme,halkı korkutma neden yoktu,polise saldırı niye yoktu?müslüman farkı..
    4 ...
  45. 482.
  46. insanlar "Devlet Faşizmi" tarafından öldürülürken,kırılan bir Cam daha değerli olabiliyor insan hayatından.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük