karekter sınırı gezi parkı direnişinin kazandırdıkları ve kaybettirdikleri.
evet efendim orada bizden içimizden kişiler direniyorlar neye? bir sosyal mekanın betonlaştırılmasına. bana göre haklılar mı evet. ama bunlar sonraki mesele. ele almak istediğim şu: gezi parkı direnişi başlayalı beri ne gibi şeyler gördük. ne kazandık ne kaybettik. ne kadar yanlı var ne kadar muhalif. hepsi olmasa da bir kısmı hakkındaki gözlemlerimi paylaşacağım.
*gezi parkı yıkılıp, yağmalanıp bir avm yapacaklardı ya ee bunu benim yaşadığım küçük ilçede yapsalar aynı şehre oranla aynı popülariteye sahip olan mekanımız hiç kimsenin tepkisini çekmezdi. medyaya yansımazdı. hatta oraya kepçe ile dozer gelene kadar kimse bunu bile duymazdı. malum devlet yahut belediye anlaşmış bu konuda. ama neden direkt medyada bu. ya medya çok çalışkan ve ajanları var ya da belediye yahut anlaşılan firmanın ağzı sıkı olmayan adamları var. bu kötü bir şey mi halk için değil yüksek mevkileri için öyle.
*ikincisi medya yasağıyla yankılanan ya da hiç duyulmayan reyhanlı olayı biraz göz açtırmıştı şimdi ise yanlı tv kanallarını görüyoruz. eylemlere tabi tutuluyorlar. halk tv gibi her ne kadar siyasi bir partinin kanalı olsa da en azından objektif bir çerçeve saati olan kanallar son günlerde prim yaptılar. asıl medyayı hatırlattılar.
*türkiye'de tamam %50 oy verilen ve nerdeyse despotluğunu ilan etmiş bir parti olsa da kalan %50'nin gerçekten nefret düzeyinde olduğunu gördük.
*hala bir torba kömüre devletin yamaklığını yapanı gördük.
*türlü türlü mazeretle bütün suçu yollan geçmek olan insanı suçlu bulma yollarını izledik tanıdık.
*biber gazının sütle tedavi edildiğini öğrendik.
*oradaki insanlar "iki ağacı" savunurken bundan dahi siyasi rant elde etmeyi düşünenleri gördük.
*modern kölelik sistemini ve durdurulmaz bir enaniyeti gördük.
kısacası gördük de gördük ama gerçekten gözü kapalı kulakları tıkalılar vardı ki onlar çerçevelerini kanal d, cnn türk, ntv gibi kanallardan almaya korktular. akıllarının karışmasından korktular. ateistliğin eşiğinde olan bir müslüman gibi namaz da kılmadılar inkar da etmediler. tek söz kalmadı artık onlara söylenecek. biliyorum darbe gerekmiyor ama bu orantısız şiddet ne sen savaşa mı gidiyorsun yoksa halkının eylemi bitirmesini mi istiyorsun.
eğer o eyleme bu denli dağıtma kuvveti uygulamasaydınız tıpkı normal bir eylemmiş gibi biraz heveslerini alsalar deseydiniz ne diğer şehirlere sıçrardı ne de istanbul'da bu kadar protesto eden çıkardı. insanlık eden neden insanlık bulmasın. varsın sen orayı bir ay geç tahdil et.
peşit edit: elbette kaybettirdikleri de var lakin ellerim yoruldu sinirlerim zıpladı. yazmayacağım onları belki birisi yazar. ha şimdiden söyleyeyim bu entry i eksilemekle 1 torba daha kömür alamazsın.
yeri gelindiğinde iki ağaç için bile götten kan alınabileceği gerçeği.. yani kısaca akıllı ol, yüz veriyoruz diye götün kalkmasın, sikerim belanı demektir..
eylem yapanlara bol bol dayak. Ak partiye bol bol oy! Milletin oy verdiği partiyi yok sayarsanız millet de inadına o partiye koşar. Şahsen ben öyle yapacağım, çevremdeki pek çok kişi de. Bu lafımı not alın ak partinin oyu an itibariyle en az yüzde 55 olmuştur.
kimine göre toplumun siyasetçileri denetlemesinin önü açılmıştır , kimilerine göre demokrasi olgunlaşmaktadır , kimilerine göre de birşey kazandırmamıştır.
90 neslinin yeri geldiğinde haksızlıklara karşı apolitik kalmadığını göstermiştir. ülkedeki en ayrı uçtaki insanların bile diktatör birine karşı birleşebileceğini göstermiştir. insanların aslında o kadar duyarsız olmadığını göstermiştir.
solcuların bu ülkeye bir çivi dahi çakmayıp, sadece devirmekten anlayan anarşistler olduğu gerçeğini ortaya çıkarmış olup, polislerin olaylara müdahale etmede, bolca gösterici döverek, deneyim kazanmalarını sağlamıştır.
önyargıyla kolayca insanları etiketleyebilsek de 'halk'tan olduğumuzu ve at gözlüklerimizden biraz da olsa vazgeçerek 'halk' olarak tepkimizi ortaya koyabileceğimizi göstermiş; aslında hala kopmadığımız ortak değerlerin var olduğunu görecek göz kazandırmıştır. bir de çarşının gücünü bir kez daha fark ettik tabii.